Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     5564 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

"Felix Culpa-Kutlu G?nah" veya "Fair Value-Makul De?er"
Sinan Ayhan

  Sayı: 46 - Ekim / Aralık 2005

Çok değil, bundan on yıl önce muhasebe mesleğinin bir işe yarayıp yaramadığını umursamazdım. Şimdi bazı değerler için bir savaş alanı olduğunu düşünmeye başladım ve o değerlerin ne olduğunu merak ediyorum. Çünkü bana göre hiçbir değer ve değerlendirme başıboş bırakılamaz. Çok değil, üniversi- teye başladığım ilk yıllarda bana deseniz ki dünyada en kof meslek hangisidir; matematik olmayıp da matematik gibi davranan ve oradan kendine payeler çıkarmaya çalışan, bir sayı sayıklama mekanizması olarak bir delilik sanatı addedileceğine kendini ilim kürsüsünde gibi gösteren mevzu nedir; hiç düşünmeden o malûm cevabı verirdim. Aslına bakacak olursanız fikrim kökten değişmiş değil. Değişen tek şey, hayata karışmaya çalışan benliklerimden birinin benliklerim üzerinde kurduğu hakimiyet…

Muhasebe matematiksel işlemler mantığı olmaktan ziyade, para ve para benzeri unsurların hesap plânları altında cem edildiği bir dil hüviyetinde… Görülen ve fizik şartlar altında ifade edilebilen şimdilik bu.

İşin acınacak tarafı, -paslı iğnelerle sinirlerini söktürmekten öte- benim geçirdiğim buhranlar bir tarafa, yer yuvarlağı üzerinde bilmem kaç milyar insanı temsilen kendi konuları üzerinde iktisadi bir değer ve zekâ geliştirmeye çalışan muhasebe kuramcılarının, onların ataları olan feylesofların düştüğü tuzağa düşmüş olmaları… Felsefe, "göğe ok atmak"tan başka nedir ki…

Muhasebede "tarihi maliyet değeri" yerine "makul değer"in ön plâna çıkması, doğru ve gerçekçi bilgiye erişmek açısından son zamanların muhasebe kavram dizini içerisinde bu evrim geçirmekte olan ekonomik dil keyfiyetinin ulaştığı son merhale olarak işaretlenmekte. Lâkin mev- cut diyalektik seyir bakımından ucuca eklemlenen ve ucu görün- meyen bu anlam serisi varılmış olunan noktadan farklı daha başka hangi şartı gerektirirdi ki?..

Çocukken arklardan akan yağmur sularının biriktirdiği çerçöpü temizleyip her bir çöpün bir gemi olduğunu hayal etmek ve ona göre çöpler arasında bir yarışa tutuşmak o zamanın eğlenceli bir oyalanmasıydı. İşte son dönemin çözümsüz çözümü böyle çocuksu bir üsluba sahip… "Henüz ideali bulamadım, ama didine çırpına elbet bulacağım."

Felsefede çözümlenmeyen ve her defasında yer yüzeyine saplanıp kalan neyse, muhasebe kuramında da döne dolaşıla aranan o. Keza muhasebe ve denetim mesleğinde "yakınsaklaştırma"(1) diye ifade edilen kavram, mantık olarak aynı "zenon paradoksu"(2) gibi işlemekte değil mi? Nasıl denetçi için yetkinlik sağlanması veya mevcut ortamda durmadan etik kodların oluşturulmasından bahsedilmesi bir denetçiye vicdan vermiyorsa; mali tabloların gerçekliği hangi değerleme metodu kullanılırsa kullanılsın o ideal gerçekliğe erişmeyecek. Her şey olabildiği kadar birbirine yakınsayacak, her şey "epiktetus"(3)un kemikleri gibi tuzla buz olacak, bu arada sistemler yıkılacak, sistemler kurulacak; o arada belki kuant matrislerden kentler inşa edilecek, yeni hep yenilenecek, yenilenler aslında yenilmediniz, hepimiz kazandık, diye avutulacak; yumak bir iğ ipliği çapındayken bir karadelik çapına evrimlenecek, insanın içindeki karmaşa dışına taşmış olsa da bir düzen diye kabul edilecek, böyle böyle kendi burnumuzun ucunda "sisife"(4) gibi bir kahraman olup çıkacağız.

Size sizin oynadığınız global oyundan daha dehşetini söyleyeyim. Sizi zaten, öyle hayal ettiğiniz ve olayları o tür analiz ettiğiniz için şekillendiren "görünmez bir el". "Görünmez bir el" sizi mağaza vitrinlerinin arasında dolaştırıyor, "görünmez bir el" fatura matrislerini, barkot kuyruklarını hafızanıza eklemliyor, beyannamelerinizi o "görünmez el" dolduruyor, cebinizin astarından kayıp giden ruhunuzu o el bir yerden bir yere sürüklüyor. Demek size göre dünya aleminin bilmem kaç yıllık düşünce mirasını "görünmez el" cafa erdirecek… Erdirsin bakalım. Eğer hayal edebilme kabiliyetiniz olsaydı o taht daha bir başka olurdu.

Sizin içinize bizim içgenlerimize oturduğu kadar oturmasa da, en kestirmeden söyleyelim meseleyi; belki bu gidiş daha girift bir noktayadır, ama eninde sonunda varacağı nokta her zaman olduğu gibi çözümsüzlüktür.

O vakit, ne olacak… Mevcut ipuçları doğrultusunda iyi gözüken manzara ve gidiş, gerçekte bir "felix culpa-kutlu günah"(5)a işarettir. Eski değerler üstüne giydirilmiş yeni değerler bulanacak; bir değerden sonra başka bir değer daha bulunacak; makul değerden sonra başka değerler zinciri keşfedilmiş gibi yapılacak, mantık burada kıstırılamıyorsa başka değişkenler sokup kavramın içine makulün makulü değerler bulduk, diyecekler; değerlerini aşama aşama süsleyip püsleyecekler ve bulunmaz bir hint kumaşı gibi bütün global kanallara nüfuz ettirecekler… O arada şirketlerin, o doğrultuda devletlerin, peşi sıra toplumların çehresini değiştirecekler; tabi bu makul süreç içerisinde bir fil karnı kadar genişleyebilen yer kürenin her hangi bir köşesinde insanlık ve fikir namusu adına fildişinden makul bir kırıntıya rastlamak bile mümkün olmayacak. Hepsinin özü oyalanmaktan öteye geçemeyecek… Bu arada, bütün kanıyla canıyla gerçek bir fikir arayanlar, aradıkları "ortada görünmeyen fikir"le kalacak; -belki 24 saatlik aksiyonlar plânında- en büyük fikri ise nakit değere endekslenmiş ruh kupürleri alacak…

"L'art, c'est le presentiment de la verité."(6) Bizce "laissez-faire" den daha anlamlı bir tını…"Fair-value"(8)dan veya onun türevlerinden de keza öyle...

-----------------------------------------------------------

(1)Muhasebe ve denetim mesleğinde global bir ifade, her türlü ekonomik değeri ortak bir dile kavuşturmak için ortaya atılan kavram, özellikle mali tablo okuyucularına yönelik telaffuz edilmekte…

(2)Matematikte "limit" ifadesine denk düşen paradoks… Bir duvara atılan ok, her seferinde alacağı yolun yarısını kat ederek duvara yaklaşmakta ve iddiaya göre asla o duvara varamamakta.

(3)Stoa'cı feylesof… İşkence görürken ses çıkarmayacak kadar acıya dayanaklı; sadece bacağı bükülürken "kırılacak" ve bacak kemiğinin sesi duyulduğunda ise "demedim mi" diyecek kadar uysal...

(4)Mitolojik kahraman… Çukurdaki bir kayayı bir tepeye çıkarmakla cezalandırılmış olan bu kahraman, tam kayayla tepeye ulaşmışken onu tekrar düşürecektir, düşürdüğü kayayı her defasında yukarı çıkaracak ve bir daha düşürecektir.

(5)NFK'ya göre: "Latince bir tabir…Mesut hata, kutlu suç mânâsına… Eski Romalı, bu tabiri, dışından mesut gibi görünüp de içyüzü felaketli işler hakkında kullanıyor…"-İdeolocya Örgüsü, s.377

(6)Rus şair Alaksandre Blok'un sözü…"Sanat, hakikatin önsezisidir." anlamında.

(7)Meşhur liberal tekerleme: "Bırakınız yapsınlar!..." anlamında.

(8)Muhasebe terimi: "Makul Değer" anlamında


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kalem, O Kalemdir... - Sayı 114
Oluşmuş ve Oluşmamış Âzâl... - Sayı 114
Hakikatin Önsezisinden Ye... - Sayı 113
Liyakatin Kökleri ve Köke... - Sayı 112
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Devekuşunun kafasını kuma gömmesi misali kafasını toprağa gömen Avrupa bilmez mi ki, nefesi kesilince kafasını (soktuğu yerden) çıkarmak zorunda kalacak ve pişman olacaktır(pişmanlık duyacaktır).
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Gazze günlüğü
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13168636
 Bugün : 2644
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 605179
 Bugün : 220
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 398
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim