Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2523 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Candy'm
Mehmet Mücahid Atik

  Sayı: 68 - Nisan / Haziran 2011

Yalnızlık bazılarının kanına işlemiştir yahut ıssızlık veya kimsesizlik ruhlarına ilmek ilmek işlenmiştir. Yatağımdan kalkıp, perdeleri açmaya cesaret etmişsem, odama gece dolsun isterim, çünkü onca yüz çevrilen günden sonra bu hak edilmiştir.

İçinizden birine aşığım.

Puslu, buz gibi sabahın kör bir vaktinde, parmak  tırnak etlerim soyulmuş, dudaklarım çatlak  kupkuru, dumanlı hülyalardan sıyrılırken sevdim onu.

 Eski bir konakta kiralık odalardan birisini tutmuş yeni bir komşu sandım bir an kendimi. O da üst kattaki odasını küçük bir arkadaşıyla paylaşan beyaz gecelikli kadın. Merdiven korkuluklarına tutunmuş, daha yirmisinde, ihtiraslı ve masum gözleriyle bana bakarken, bir taraftan da göğüslerini kapatıyor  saklıyor ben görmeyeyim diye. Valizimi yere bırakıp, kasketimi çıkarıyorum ve ağzımdan ha duyuldu ha duyulacak bir merhaba çıkıyor. Beni duymamış olacak ki aniden arkasını dönüp, koşarak çıkıyor merdivenleri, geceliğini savurarak. Ayakları çıplak. Şaşıp kalıyorum ardından, çok yorgunum, odama zor atıyorum kendimi.

Loş bir oda… Tek kişilik bir yatak, küçük, ahşap bir masa, yanında bir sandalye, yerde eski püskü, ince bir halı. Odanın tüm eşyası bunlar, ha bir de gece lambasıyla yatağın başucunda duvara tutturulmuş iki sıra uzun tahta var. Kitaplarımı koyabilirim buraya. Seviniyorum. Valizi boşaltma işini yarına bırakıp kıyafetlerimle yatağa atıyorum kendimi. Çok rahat değil ama idare eder. Ceketimin cebindeki beş on kuruş para ancak birkaç gün yeter bana şehirde. İş aramak lâzım deyip uykuya dalıyorum.

Uyandığımda öğle güneşi odamın küçük penceresinden içeri sızıyor, gözlerim kamaşıyor. Kalktığım gibi sokağa karışıyorum. Konaktan çıkarken zeminde kalan ev sahibesinin öğle kahvaltısı teklifini kibarca reddediyorum işlerim olduğunu söyleyerek. Uyanır uyanmaz bir şeyler yiyemem, huyumdur.

Sokak kalabalık. Bir sigara yakıyorum. Dar yollardan şehrin merkezine doğru yürüyorum. Bir başına, tanıdık bildik olmadan yaşamanın zor olduğu yerlerden burası, adımını attığında hissettiriyor insana. Lâkin alışmak lâzım diyorum kendi kendime, yaşayıp görmek lazım, elbet birileri tutar elinden, kurdu olursun bir zaman sonra buraların.

……………..

Gece. Saat tam gece yarısı. Konağın kapısını güç belâ açabiliyorum. İçerisi karanlık, herkes uykuda. Merdivenleri tırmanıyorum göz kararı, başım dönüyor. Bir küçük rakı içtim hepi topu. Neden bu haldeyim bir türlü anlam veremiyorum. Meyhaneden çıktıktan sonra yol iz bilmeden evi bulmam şans ama büyük şans. Odama varıyorum ses çıkarmadan, kimseyi uyandırmadan. Yatağa uzanıyorum hemen.

Ardımdan kapı vuruluyor. Yarı uyanık yarı uykulu bir haldeyim. “Buyurun” diyorum, “kim ki bu gecenin köründe!”. Yatağımda doğruluveriyorum, beyaz gecelik içeri girip kapıyı örtüyor sessizce.

“İyi misin”

“Evet, sağ ol”

“Pencereden gördüm de, içkilisin muhakkak, bir kahve pişireyim, ister misin?”

“Olur”

O kadar dağınığım ki kafamı toparlayamıyor, olanlar hayal mi gerçek mi ayırt edemiyorum. Kadın odamdan çıkıyor. Yüzümde şapşal bir ifade, kafamda bin bir türlü düşünce sigara paketine uzanıyorum, ceketimin cebine. Hızlı hızlı çekiyorum dumanı, arada tokat atıyorum yüzüme, elimi çimdikliyorum. Hâlâ yatağın üstünde oturuyorum.

Zaman mefhumum yoktur, söylemişimdir belki, biraz sonra elinde bir fincanla içeri giriyor. Beyaz geceliğinin üstünde siyah bir hırka var her ne kadar vücut hatlarını gizlemese de. Fincanı uzatıyor bana, odadaki tek sandalyeyi işaret ediyorum otursun diye, bir fısıltı sanki teşekkür edişim. Gülümsüyor, yatağa hemen yanıma oturuyor. Tek kelime etmiyoruz ikimiz de, kahveyi içiyorum nefes almadan, ağzım yanıyor, “o” gülümsüyor hâlâ, fincanı yatağın başucundaki tereğe bırakıyorum.

Ellerimi tutuyor, elleri o kadar beyaz ki avucumun içinde hem o kadar küçük ki gözlerim yaşlarla doluyor. O kadar yakın oturuyor ki dalgalı saçları omzumda. Yüzüne bakamıyorum, ayakları çıplak.

“Seninle kalayım ister misin bu gece”

“Beş kuruş param yok” diyorum gözlerimi kaldırmadan.

“Ne sandın be bizi, senden para isteyen yok!!” diyor ellerini çekerken avuçlarımdan.

Ben artık hıçkırıklarla ağlıyorum.

Omuzlarımdan tutuyor, biraz sarsıyor beni. Sonra gözlerimdeki yaşları siliyor geceliğine. Yatırıyor yatağa, gece lâmbasını söndürüyor, kendisi de yanıma uzanıyor. Şimdi sakallı suratım avuçlarında, gözlerine bakıyorum. Gözleri ıslak, “daha önce kimlere dokundu” diye düşünmeden göğsüne yaslayıp başımı uykuya dalıyorum. Ayakları çıplak.

Etleri biraz daha soyulmuş parmaklarım yeni bir hikâyeye uzanıyor sonra.

İnanın, inanın anlattığım gibi olmadı. Evet, daha önce yolumun düşmediği bir yerde sevdim onu. Evet, oturduk bir süre baş başa, kalabalığın izbe bir köşesinde.

Fakat ne ben sarhoştum onu sevdiğimde ne de o gözlerimle anlattığımı anlayacak kadar ayıktı. Havadan sudan ve hayallerden bahsettik.

Saçları simsiyah bir denizdi sanki beni gecenin korkutucu karanlığında dalgalarına çağıran. Elleri bembeyazdı, bana içinde göl kenarı evler ve bağırış çağırış çocuklar olan hayaller kurduracak kadar beyaz. Uzuncaydı boyu. Konuşurken dudaklarındaki tebessüm sunulmuş bir harikaydı.

Ben yine de “Sevdim seni” diyemedim.

Kendime dokunuyorum artık yalnızlıktan. Kahve siyah, gece siyah, kalem,  mürekkep, yazı simsiyah. Efrasiyab misali, mabedimde kendi ayım ve güneşim dahi var fakat beni almaya gelen ölüm meleği değil bir çift ölüm siyahı göz, çocuk gibi korkuyorum artık karanlıktan.

Gözleri mi? Gözleri elâ değildi, gözleri “belâ”ydı.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : tuana    24.02.2013
Yorum : internette okudugum ilginç yazılardan..basarılı tebrikler..:)





 
Candy'm... - Sayı 68
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Kim demiş okumuyoruz diye?
*Sevmediklerimizin, televizyon ekranlarında ve gazete sayfalarında canına okuyoruz!
*Trafik kazalarında ölenler ve PKK canilerinin katlettikleri için rahmet okuyoruz!
*Törenlerde nutuk okuyoruz!
*Kim ne derse desin, bildiğimizi okuyoruz.
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13201982
 Bugün : 6913
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606413
 Bugün : 98
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 134
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim