Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2535 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

?ankaya
Medya Sepeti

  Sayı: 56 - Nisan / Haziran 2007

Başbakan olabilen birinin cumhurbaşkanı olamayacağını kanıtlayan bir hukuk icat etmeye çalışıyorlar.
Zaten bizim devlet maceramızın özeti bu.
Hukuka uymaz...
Hukuk icat etmeye çalışır.
O yüzden her şeyi eline yüzüne bulaştırır, darbeler yapar, çeteler kurar, katilleri korur, suikastlerin içinden kendi adamları çıkar.
Türkiye de ikinci sınıf bir ülke olmaktan paçasını bir türlü kurtaramaz.
İnatla da bunu sürdürürler.
Devletten maaş alanlar bu ülkenin çıkarını herkesten daha iyi bilirmiş, bizi buna inandırmaya çalışırlar.
Parayı veren biziz, neyin iyi neyin kötü olduğunu bilmeyen akılsızlar da biziz.
Bu kadroları devletin içinde tuttuğumuz, bunlara para verdiğimiz için herhalde akılsız olduğumuza inanıyorlar.
Bizim paramızla yemek yiyorlar, bizim paramızla giyiniyorlar, bizim paramızla saraylarda, villalarda, lojmanlarda oturuyorlar, bir de bize patronluk taslıyorlar.
Böyle beleşinden bir hayat, böyle ucuzundan bir patronluk söz konusu olunca da, ortada sahipsiz duran parayla iktidarı kapışmak için her şeyi yapıyorlar.
Bunca parayla iktidar yetmiyor bir de 28 Şubat gibi ucubeliklerle bankaları soyuyorlar.
Tabii ortada bunca iktidar hırsızlığı olunca bizi işlerine karıştırmak istemiyorlar.
Bizi uzakta tutabilmek içinde, kendileriyle bizim aramıza bazı kutsal tabular yerleştiriyorlar: "devletin çıkarı", "milletin bölünmezliği, "Atatürk'ün ilkeleri", "şeriat tehlikesi", "bölücülük tehdidi," "ülkeye düşman olan yabancılar."
Bu barikatların üstünden atlayıp "ne yapıyorsunuz bakayım siz orada" demek bir türlü mümkün olmuyor tabii.
"Siz bizim paraları nereye harcıyorsunuz," "bu kadar parayı silaha yatırmak zorunda mıyız," "bu silahların komisyonu kimin cebine giriyor", "siz toplam kaç para harcırah alıyorsunuz," "arabalarınızın benzin parası ne kadar" diye sormak isteyen herkes "Atatürk'ün ilkelerine," "şeriat tehlikesine," "bölücülük tehdidine," çarpıyor.
İktidar pastasının en iştah açan dilimi de anlaşılan Çankaya.
Oraya kimin çıkacağına kendileri karar verecekler.
Sabah Gazetesi'nde Emre Aköz'ün anlattığına göre Mustafa Kemal'den beri böyle bu.
Şimdi gene Çankaya savaşlarını başlattılar.
Sloganlarına bayılıyorum, "Atatürk'ün koltuğuna bilmem kim oturamaz."
Biz o koltukta kimlerin oturduğunu gördük.
Cevdet Sunay'ın, Kenan Evren'in, Demirel'in, Sezer'in oturduğu koltuğa şu anda ülkenin başbakanı olan adam oturamazmış.
Niye?
Eşinin başı bağlıymış.
Bu sözlerden benim anladığım, daha önceki cumhurbaşkanlarının hepsinin makamlarını eşlerinin açıkta duran saçlarına borçlu olduğu.
Devlet yönetiminin "saça" bağlı olduğu bir ülke haline getirdiler burayı.
"Adamın yeteneği nedir, zekası ne kadardır, yaratıcılığı var mı, dünyanın gidişatını kavrayabiliyor mu, devlet içinde armoniyi sağlayabilir mi" diye sormuyoruz, sorduğumuz şu:
"Yenge hanım saçlarını örter mi?"
Örtmüyorsa buyurun Çankaya'ya.
Devleti böylesine gayrıciddi bir duruma düşürdüler işte.
Lakin dünyanın en gülünç devletinde bile "saç"tan hukuk olamayacağı için, şimdi başbakanın olan birinin cumhurbaşkanı olmayacağını söyleyen bir hukuk icat etmeye uğraşıyorlar.
Toplantılar düzenliyorlar, ciddi ciddi demeçler veriyorlar, birlikte yemekler yiyorlar, ana muhalefetimizin "sosyal demokrat" liderine "ordu kızacak ama" türünden acıklı konuşmalar yaptırıyorlar.
Cumhurbaşkanının eşinin başı bağlı olursa ülkeye şeriat gelirmiş.
Cumhurbaşkanının eşinin başı açık olursa ülkeye ne geliyor?
Bakın sizin eşlerinizin başının açık olmasının ülkeye bir yararı olmadı, onların eşlerinin başlarının bağlı olmasının da bir zararı olmaz.
Yarar da zarar da, bu işlerle ilgisi olmayan hanımların saçlarında değil, sizin kafalarınızda.
Eşlerinin başları bağlı olanı da, açık olanı da görüyoruz, ne farkınız var, hanginiz eşlerinizin saçlarından dolayı daha dürüst, daha cesur, daha yaratıcı oldunuz?
Şemdinli rezaletinde elele vermediniz mi?
Suçun üstünü elbirliğiyle örtmediniz mi?
Eşlerinizin saçları, aranızdaki ortaklığa hiç de engel olmadı o zaman.
Eşlerinizin başı açık da olsa kapalı da olsa siz bu işi beceremiyorsunuz.
Suçu kadınlara niye atıyorsunuz?
Saç kavgası yapıp, hak edilmemiş iktidar için dövüşeceğinize size verdiğimiz paraları hak etmek için uğraşsanız daha yararlı olur.
İşinizi daha iyi yapabilmek için bir fikriniz var mı?
Yok.
Fikriniz olmadığı için kavgayı "saç" üzerinden yürütüyorsunuz.
Biriniz de çıkıp "bu insanların daha mutlu ve zengin yaşaması için şunları yapmak gerek" deyip bir fikir açıklasa ya.
Açıklayamazsınız çünkü hayatınızda böyle bir şey düşünmemişsiniz.
Aklınız fikriniz koltuklarda.
"Koltuk" diyemediğinizden "saç" diyorsunuz.
Vitrinine saat koyan sünnetçiden pek farkınız yok doğrusu ama sünnetçiyi anladığım gibi sizi de anlıyorum.
Vitrine ne koysaydınız ki?
(Ahmet ALTAN;www. gazetem.net, 27.03.2007)

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Erdoğan: Pısıp geri adım ... - Sayı 78
Artık tasada ve kıvançta ... - Sayı 78
?nl? yazarlardan ?stad yo... - Sayı 67
M. Kemal'in gizlenen vasi... - Sayı 64
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


*Eskiden Allah için verilen selam, artık “rüşvet deyü” veriliyor.
*İnsanlığın ölçüsü olan selamlaşmak, kaybolalı beri, çevrede insan görmek zorlaştı.
Kardelen-Gazete: Sayı 3, 1989
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Gazze günlüğü
Sosyal medyanın gücü
Üstün fikir
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13160125
 Bugün : 1615
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 604672
 Bugün : 112
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 226
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim