Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3394 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Ytiraf
S?leyman Ayhan

  Sayı: 57 - Temmuz / Eylül 2007

Sizlere yerin yedi kat derinliklerinden sesleniyorum. Karanlık bir dünyanın, kapkara ilişkilerinin bu topraklardaki mücadelesini anlatacağım. Buna itiraf diyebilirsiniz; ama bizim için anlatılanlar marifettir.
Varlığın örtülü yüzündeki ilk hareketle başlamıştı karanlığa yolculuğumuz. Yaratılış sebebi olan ilk kavgamızın adıydı Âdem. Biz âdeme yol açan, köprüler kuran şer kapısını açmıştık insana.
Dünya döndükçe biz bilendik. Aydınlık yollara diken olduk döşendik. Zift olduk, taş olduk, çakıl olduk. Aydın beyinlerle güneş arasına perde olduk gerildik.
Zaman geçti, devran döndü, asır başkalaştı. Kâh inişlere yuvarlandık, kâh yokuşlara tırmandık. Varlığın sebebi, insanlığın güneşi zuhur edince yeryüzü dar geldi bize. Onun himmeti her tarafı sarıp sarmalayınca karanlığın gücü zail oldu. Aydınlık ikliminde yununca arz ve sema gölgesinde barınacağımız bir kötülük ağacı bile kalmadı. Ahmed’in güneşi, “dosdoğru olun” fermanı ilâhisi elimizi, kolumuzu bağladı. Tarihin en korkunç gayyalarına yuvarlandık. Belimiz kırıldı adeta.
Her şeyin bittiği bir anda; kara bir delikten, küçücük bir menfezden beslenmeye başladık. Ciğerlerimiz yeniden nifak solumaya başlamıştı. Damarlarımızdaki asabiyet harekete geçti. Bedeviyet oldu, cehalet atına binerek iman sarayına taarruza başladı.
Haçlı sürülerinin İslâm coğrafyasında döktüğü Müslüman kanıyla beslendik. Biraz toparlanabildik, dizlerimize derman, gözlerimize fer gerdi. Ardından Moğol istilası ile belimizi doğrulttuk. Kargaşa, katliam ve zulümler bizi biraz şişmanlattı. Karanlıkta zayıflamış vücutlarımız gürbüzleşti.
İlk defa Müslümanları dize getirmiştik. Haçlı zulmü ve Moğol istilası İslâm’ın kılıcını yormuş, boynunu bükmüştü. Fırsattan istifade binmiştik ensesine. Karartmıştık aydınlara bakan nazarlarını.
En kara günleri yaşattık yeryüzüne. Zehirle yoğrulmuş fikirlerimizi aşıladık imanlı topraklara. Anadolu’da bir sessizlik vardı bu arada. Yıkık hanümanlar, kırık kalpler, virane olmuş harabelerden geriye kalan birkaç gönüllü nefer.
Bu derin bekleyişte Yunusların, Mevlânaların ve Hacı Bektaş Velilerin tevekkülleri vardı. Gönüllerinde yoğurdukları, nefesleriyle mayaladıkları sevgi tohumları fideye durmuştu Anadolu’nun sinesinde.
Karanlığın koyu atlasında bir delik açılmıştı. İstikbal güneşinin tayfları görünmüştü ufuklarda. Anadolu da filizlenmiş boy vermişti “Osmanlı” fidanı. O aydınlık çınarının büyümesi karşısında biz eridik. Dal budak salan ihtişamında sindik. Fazilet ve adalet yayan emniyet ikliminde bozgunculuğumuz, bozguna uğradı.
Ama bu şaşkınlığımız fazla sürmedi. Koca çınarın gövdesindeki yerimizi hemen aldık. Zaman ilerlerken bizde gövdede kök saldık. Aynı oyunlar her zaman işe yarıyordu. İnsanın varlığındaki istihkâmlarımızdı kin ve nefret. İlk dirençlerini kırardı her zaman rahat ve rehavet. Köklerine indik koca çınarın. Milletten beslenen damarlarını tek tek kuruttuk.
Sabırla ve inatla sinesine boşalttığımız ağulara daha fazla dayanamadı Koca Çınar. Önce sararıp soldu. Sonra yapraklarını döktü. Yaz sıcağında kurudu, inceldi. Kış soğuklarında kırıldı döküldü dalları. En nihayetinde koca bir kütük oldu devrildi, Anadolu’nun üzerine boydan boya. Tekrar ümitlendik şenlendik. Varlığın güneşinin gurubuna inandık. Bu sefer öldürücü darbeyi vurmuştuk. Koca dev artık iflah olmayacaktı.
Boğazına geçirdiğimiz pençelerimizin arasında son nefeslerini soluklarken; Anadolu’nun “Ana gözyaşları” ile suladığı çınarın köklerinden taze bir fidanın boy vermesi ile sarsıldık. Bunu büyütmeyelim dedik. Yılanın başını küçükken ezmeliydik.
Fakat heyhat! Yine ilâhi siyanet!
Karanlığı delip aydınlık âlemine kafasını uzatan bu fidanı koparamıyorduk. Varlığa vücut veren yüce kudret soldurmuyordu bahar çiçeklerini. Onun için de her baharın ardında gelirdi kış, zemherinin ayazında döllenirdi bin bir nakış. Aydınlık gönüllerde mayalandı son bir oluş.
Artık bizde tecrübeliydik. İlk yenilgiden sonra nece defa feleğin çemberinden geçmiştik. Işığın yayılmasıyla yokluğa mahkûm olmanın acısını tatmıştık her seferinde. Ama bu sefer öyle olmayacaktı. Tüm asırların intikamı alınacaktı Âdem’den.
Kurutmaya, yok etmeye muktedir olmadığımız bu fidana filiz verdirmeyecektik. Soğuk darbelerle onu sarsacak, yerinden oynatacaktık. Böylece köklerinden beslenmeyecekti. Madem ki kurumuyor, o zaman yeşermeyecekti
Hep aynı çiğlikte, aynı kırılganlıkta varlığını hastalıklı olarak devam etmeliydi.
Daha anlatacak çok şey var ama kısa kesiyorum. Burada harcadığım her dakikada nasıl fırsatların kaçtığını bilemezsin. Daha çok çalışmalıyım, çoooooook!

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Ytiraf... - Sayı 57
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Bayramlar da insan ilişkilerinin koparılması için bir vesile haline getirildi. Yakında bayramlar da “bayram tatili”ne çıkarsa hiç şaşmayın!...
Kardelen-Gazete: Sayı 3, 1989
Kasem olsun!
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Bir tufanın ardından: Filistin
Deniz kabarıyor
Gazze günlüğü
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13165211
 Bugün : 6701
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 604916
 Bugün : 356
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 226
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim