Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     6203 kez okundu.     4 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Teknoloji pe?imizde mi?
Mustafa Kınıkoğlu

  Sayı: 44 - Nisan / Haziran 2005

Amerika Birleşik Devletleri’nde yıllardır süregelen bir “saldırıya maruz kalma” psikolojisi var. Reagon’ın “yıldız savaşları” projesi bu psikolojinin bir sonucuydu.
60’lı yıllarda, bu psikolojinin bir başka sonucu olarak yeni bir proje üzerinde çalışılmaya başlandı. Projenin amacı, bir savaş sırasında, telefon iletişiminin aksamasıyla kesilecek iletişimin devamı için gerekli çözümleri bulmaktı. Projenin adı ise DARPA‘ydı (Defense Advanced Projects Agency).
1972 yılında gerçekleştirilen DARPA projesi ile, bilgisayarların birbirleri ile iletişimini sağlayacak ilk adım olan ARPANET ağı başarı ile kuruldu. Günümüz internetinin temeli işte bu projeye dayanıyor.
Bildiğimiz anlamda internet ise 1991 yılında kullanılmaya başlandı. Aradan geçen 14 senede katedilen mesafe çok büyük.

Artık internetten bankacılık işlemleri gerçekleştiriliyor, alışveriş yapılıyor, televizyon izlenebiliyor, radyo dinlenebiliyor, haberleşiliyor, hattâ uzaktan evdeki elektronik eşyalar kumanda edilebiliyor...
İnternet ile dünyadaki tüm bilgisayarların birbirleri ile konuşabildiğini düşünürsek bu durumda kaşımıza çok önemli bir konu çıkar : Güvenlik.
İnternette güvenlik deyince aklınıza ilk gelenler kredi kartları ile yapılan alışverişler ve özel yazışmalarınız olabilir. Alışveriş siteleri güvenliği sağlamak için yeni teknolojiler kullanarak sitelerini daha güvenli hale getirmenin yollarını arıyorlar. Örneğin sanal kart bu yollardan biri. Siz bu yollardan faydalanmayı bilirseniz kredi kartları ile ilgili çok sorununuz olmaz.
Ancak daha da önemli olan internet üzerinde birilerinin sizi izleyip izlemediği olabilir mi?
İnterneti, kabaca birbirlerine bağlı binlerce bilgisayardan oluşan bir sistem olarak tasvir edecek olursak internet üzerinde yapacağınız “size özel” tüm işlemlerin birileri tarafından biliniyor olması mümkün. Örneğin eposta hizmeti veren bir siteden eposta adresiniz var. Size gelen ve sizden giden epostaların o portalı işleten firma tarafından saklanıp saklanmadığından emin olabilir misiniz?
Benim eposta adresim bir portaldan değil kendi site adıma kayıtlı adreslerim var diyebilirsiniz. Bu sefer de bu hizmeti aldığınız firmanın internet çıkışlarının filtreden geçirilip geçirilmediğinden emin olamazsınız.
Google kelimesini duymayanınız yoktur sanırım. İnternetin en büyük arama motoru. Google’ın tarihine baktığımız zaman iki üniversite öğrencisi tarafından hayata geçirilen bir proje olduğunu görüyoruz. Bu öğrencilerden biri Larry Page, diğeri ise Sergey Brin. İki ismin de babaları profesör ve yahudi bir aileden geliyorlar.
İki ortak projelerini tamamladıktan sonra 1998 yılında Google adındaki şirketlerini kuruyorlar ve 1 sene içinde finans çevrelerinden aldıkları destekle 25 milyon dolar sermayeye sahip oluyorlar. Üniversitelerde proje sahibi her öğrenci bu kadar şanslı olmasa gerek?
Günümüze gelindiğinde Google internet aramasında tartışmasız lider. Ve artık yeni projelere de imza atıyor.
Geçtiğimiz yıl duyurulan eposta sistemi gmail önemli projelerden bir tanesi.
96-97 yıllarını hatırlıyorum, o zamanlarda da eposta siteleri revaçta idi. Ancak maliyetler çok fazla artınca verilen eposta kotaları 2-3 megabaytlara kadar düşürüldü. 100 megabaytlık alanlar ücretli satılmaya başlandı. Ancak son zamanlarda ne olduysa oldu büyük portallar eposta yarışına girdiler. Buna öncü olan ise gmail oldu.
Bakıldığında gmail diğerleri gibi görünse de, ayrıntılarda bazı farklılıklar barındırıyor.
Gmail kullanıcılarına 2 gb’ı aşkın bir alan veriyor ki bu alanın size gelen epostalar ile dolması hayli zor.
Gmailin en göze batan farkı ise kullanıcılara gelen epostaların içeriğine göre reklâm gösterilmesi. Evet, burada durmak gerekir. İçeriğe göre reklâm demek epostanız içinde geçen kelimelerin taranması demek.
Google bu konu ile ilgili şöyle bir açıklama yapıyor sitesinde:
“Google epostalarınızı okumaz. Her eposta sitesi gibi virüs ve spam eposta tesbiti için epostaları filtreden geçirir. Ayrıca hedefe yönelik reklâm gösterimi için bir tarama teknolojisi kullanır. Bu tamamen otomatiktir ve insan gücü ile yapılmaz.”
Milyonlarca epostanın insanlar tarafından okunması zaten düşünülemezdi. Virüs ve spam (istenmeyen reklâm epostaları) filtreleri denildiği gibi tüm eposta servislerinde vardır ancak bu eposta içeriğindeki kelimelerin filtreden geçtiği anlamına gelmez. Virüsler ek dosya olarak geldiğinden mesajdan ayrı bir parçadır. Spam bilgisi ise epostanın başlık (header) bilgilerinden alınarak kontrol edilir. İki durumda da epostanın içindeki kelimeler filtrelenmez.
Merkezi Washington’da bulunan Elektronik Mahremiyet Bilgi merkezi (EPIC) gmail ile ilgili şu uyarılarda bulunuyor:
lgmaile üye olanlar üye sözleşmesinde “içerik taramasını” kabul ettiklerini belirtiyorlar. Ancak gmail üyesi olmayan ve gmail hesaplarına eposta atan kişiler bu sözleşmeyi kabul etmedikleri halde epostaları “içerik taramasından” geçiyor
Limitsiz veri saklama: Verdikleri kapasite ile kullanıcıları silme tuşunu kullanmamaya yönlendiren gmail şu anda olmasa bile eposta içeriklerine göre kullanıcılara ait profil oluşturma da gündeme gelebilir.
Gmailin içerik tarama işlemi ile eposta mahremiyeti zarar görmeye başlamıştır.
Gmailin veya google’ın satılması durumunda ellerindeki tüm bilgiler transfer edilebilir (gmail sözleşmesinde yer alıyor).
Bu gibi sakıncalardan bahseden Merkez, alınabilecek önlemleri de şöyle sıralamış:
Gmail hesabı açmayın, gmail hesaplarına eposta atmayın, internette bilgilerinizi taşıyan kurabiyeleri (cookie: internet siteleri kullanıcı bilgilerinizi cookie denilen dosyalarda tutarlar) takip edin.
Gmail ile ilgili bir iddia da kullanıcıların sildikleri epostaları ve hesabını kapatan kullanıcıların epostalarını sakladıkları yönünde.
Radikal Gazetesinden Serdar Kuzuoğlu bu konuda şunları yazdı:
“Gmail, sildiğinizi sandığınız mektupları aslında silmiyor. Kullanıcı sözleşmesinde yazdığı gibi kendi sunucusunda saklıyor. Peki ama neden?”
“Gmail, üyeliğiniz bitse bile yazdığınız ve aldığınız mesajları sistemin sunucularında saklanmaya devam ediyor. Yine aynı soru: Neden?”
Gmail sözleşmesinde bu iddiaya cevap olarak şöyle denmiş: “her eposta servisi veren firmada olduğu gibi biz de kullanıcıların epostalarını herhangi bir soruna karşı yedekliyoruz.”
Bu açıklama tatmin edici. Gerçekten eposta hizmeti veren firmalar kullanıcıların epostalarını yedeklerler. Aslında bu işlem ek bir maliyettir ve mümkün olan en kısa sürede bu yedekler silinerek yeni yedeklere yer açılır. Gmail gibi en fazla kota hakkı veren firmanın kullanıcı sayısının çok fazla olacağını düşünürsek yedeklemenin maliyetinin çok çok fazla olacağı aşikâr. Ancak sözleşmede bu yedekleri ne kadar süre tutulduğuna dair bir bilgi olmaması ilginç. Ayrıca yukarıda da belirttiğim gibi gmail, kullanıcılarını epostalarını silmemeye yönlendiriyor. Direk olarak silme işlemi yapılamıyor mesajlar arşivleniyor.
Google’ın son projelerinden biri de arama motorunu kullanan kullanıcılarının aradıkları kelimeleri saklaması. Bu projede kullanıcılar üye girişi yaptıktan sonra aradıkları kelimeler google tarafından saklanacak.
Kuzuoğlu bu konu ile ilgili de şunları yazmış gazetedeki köşesinde: “Bütün bunları düşünürken Google geçtiğimiz günlerde yeni hizmetini yürürlüğe soktu ve paranoyakların çorbasına tuzu tepeleme bastı. Search History (Arama Tarihçesi) adını taşıyan bu hizmette yaptığınız aramaların tümü sizin de kullanabileceğiniz bir şekilde kaydediliyor. Ne aramışsınız, karşınıza çıkan sonuçlardan hangilerine tıklamışsınız, hepsi arşivleniyor. Hattâ isterseniz karşınıza çıkan takvimde hangi gün neleri aradığınızı bile görebiliyorsunuz. Yetmez gibi bu hizmet birbiriyle ilgili aramalarınızı da ‘sezip’ tavsiyelerde bulunuyor”
Tüm bunlar belki sizlere normal gelebilir. Bu kadar paronayak olmaya gerek yok diyebilirsiniz.
Ancak Amerika’da ciddi olarak dijital mıknatıs işlevi görecek, dijital dünyadaki hareketler sayesinde terörist saldırıları önceden belirleyecek projeler için milyonlar harcandığını düşünürsek yazılanları kulak arkası yapmasak iyi olur. Nuh Gönültaş ve Eşref Günaydın’ın yazdıkları Dijital Röntgenci kitabında bahsettikleri gibi Amerika’da bütün dünyayı izleyebilmek için çeşitli projeler geliştiriliyor.
Aslında kötü niyetli kişilerin bile bile lâdes diyerek kendilerini internette deşifre etmelerini beklemek saflık olur. Ancak bu sistemler sayesinde kullanıcıların epostaları, arama motorlarında aradıkları kelimeleri sayesinde o kullanıcıların düşünceleri, ilgileri öğrenilebilir. Kullanıcılar bazındaki değerler ile de o toplumun ortalama görüşüne ışık tutacağı bence muhakkaktır. Amerika’nın Türkiye’de kendilerine karşı bir tavır olduğunu gündeme getirmesi toplumun düşüncelerinin ne derece önemli olduğunu gösteriyor.
Tüm bunlar göz önüne alındığında dijital dünyada daha dikkatli olmamız gerekmez mi? “Dijital Röntgenci” kitabında denildiği gibi: “Sam Amcanın soğuk nefesi” ensemizde mi?

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : ahmethakan    
Yorum : sam amcanın soğuk nefesinin ensemizde olduğunu çok güzel bir örnekle açıklayan yazar, yazısını bu soruların da cevabının olduğunu söyleyerek ve bu cevabı örneklerle açıklayarak bitirmesi gerekir..




Ekleyen : ihtibar avci    
Yorum : sizin yazdiginiza tamamen katiliyorum bencede insanlar bu hali kesinlikle hafife almamalidir.ama neyazikki artik bunu insanlara ta basindan soylemek ve bildirmek gerekirdi,cunku suan okadar cok insanlar ve hata yeni nesir bagimlilik haline gelmistir ve kendilerini tamamen kaybetmistir.kesinlikle enselerinde o soguk nefes,ben sahsen zaten amerikanin ikiz kule saldirmasi kendilerinin bir oyunudur.bunlari bari biliyoruz neden hala burda yaziyoruz ben diyeyim hayat korkarak yasayacaksak zaten olmusuz demektir.insanlarimiz zaten birlesseydide bu seylere magrus kalmasaydik.sicak nefesler yuz yuze olsaydi.baskalirinin soguk nefesi ensemizde olacagina.BIRLIKTIR KUVET KUDRET




Ekleyen : can    
Yorum : lâdes diyerek kendilerini internette deşifre etmelerini beklemek saflık olur. Ancak bu sistemler sayesinde kullanıcıların epostaları, arama motorlarında aradıkları kelimeleri sayesinde o kullanıcıların düşünceleri, ilgileri öğrenilebilir. Kullanıcılar bazındaki değerler ile de o toplumun ortalama görüşüne ışık tutacağı bence muhakkaktır. Amerika’nın Türkiye’de kendilerine karşı bir tavır olduğunu gündeme getirmesi toplumun düşüncelerinin ne derece önemli olduğunu gösteriyor. Tüm bunlar göz önüne alındığında dijital dünyada daha dikkatli olmamız gerekmez mi? “Dijital Röntgenci” kitabında denildiği gibi: “Sam Amcanın soğuk nefesi” ensemizde mi? Bu yazıya yorum ekleyin Adınız Eposta Adresiniz Yorumunuz Eklenen Yorumlar Ekleyen : ahmethakan Yorum : sam amcanın soğuk nefesinin ensemizde olduğunu çok güzel bir örnekle açıklayan yazar, yazısını bu soruların da cevabının olduğunu söyleyerek ve bu cevabı örneklerle açıklayarak bitirmesi gerekir.. Ekleyen : ihtibar avci Yorum : sizin yazdiginiza tamamen katiliyorum bencede insanlar bu hali kesinlikle hafife almamalidir.ama neyazikki artik bunu insanlara ta basindan soylemek ve bildirmek gerekirdi,cunku suan okadar cok insanlar ve hata yeni nesir bagimlilik haline gelmistir ve kendilerini tamamen kaybetmistir.kesinlikle enselerinde o soguk nefes,ben sahsen zaten amerikanin ikiz kule saldirmasi kendilerinin bir oyunudur.bunlari bari biliyoruz neden hala burda yaziyoruz ben diyeyim hayat korkarak yasayacaksak zaten olmusuz demektir.insanlarimiz zaten birlesseydide bu seylere magrus kalmasaydik.sicak nefesler yuz yuze olsaydi.baskalirinin soguk nefesi ensemizde olacagina.BIRLIKTIR KUVET KUDRET Ekleyen : Cemal Soydemir Yorum : İlginç bir tespit değil aynı zamanda ayrıntılı bir karşı koyuşda var içinde istenmedik bir durum. Ama artık bundan kaçışta yok gibi kabul etmek durumundayız ben eminimki google bu bilgileri abd yetkilerine verecektir, dağu doğrusu veriyordur bizlerin duyarlı olduğu bir nokta yahudi konusudur google kurucularının babaları bununla ilişkilendirilerek ve sermaye bulma hızıda eklenerek yazım güçlendirmiş Kişisel bilgilerin indekslenmesi kişi hakları açısından kaygı verici olabilir ama unutmayın siz güçlüysüniz sisin güçlü olduğunuz bilgisini hangi güçlere sahip olduğunuz bilgisini bilseler bile sizi alt edemezler, Ama gerçekden ilgi çekiçi bir yazı çok beğendim 23 Mart 2005 tarihinden beri Ziyaretçi Sayısı Toplam 120813 - Bugün 18 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam 48180 - Bugün 6 ANA SAYFA




Ekleyen : Cemal Soydemir    
Yorum : İlginç bir tespit değil aynı zamanda ayrıntılı bir karşı koyuşda var içinde istenmedik bir durum. Ama artık bundan kaçışta yok gibi kabul etmek durumundayız ben eminimki google bu bilgileri abd yetkilerine verecektir, dağu doğrusu veriyordur bizlerin duyarlı olduğu bir nokta yahudi konusudur google kurucularının babaları bununla ilişkilendirilerek ve sermaye bulma hızıda eklenerek yazım güçlendirmiş Kişisel bilgilerin indekslenmesi kişi hakları açısından kaygı verici olabilir ama unutmayın siz güçlüysüniz sisin güçlü olduğunuz bilgisini hangi güçlere sahip olduğunuz bilgisini bilseler bile sizi alt edemezler, Ama gerçekden ilgi çekiçi bir yazı çok beğendim





 
"O"... - Sayı 99
Necip Fazıl hakkında iki ... - Sayı 92
Bir Derviş Sultan Ulu Hak... - Sayı 91
Dua, kulun acizliğini gös... - Sayı 89
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Sonsuz karanlıklarıma gömülüşümü anlamayıp bilmeden kendi karanlıklarına denk sayanlar tarihin karanlığında boğulmaya mahkûmdurlar.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Gazze günlüğü
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13169109
 Bugün : 3117
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 605214
 Bugün : 255
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 398
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim