Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3024 kez okundu.     6 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Emperyalizm ve Ynsan
Emine Akyol

  Sayı: 59 - Ocak / Mart 2008

İnsan; Allah ın yeryüzüne halife olarak seçtiği ve “her şeyi insan için yarattım, sadece insanı kendim için yarattım, sakın kendim için yarattığımı diğerlerinin seviyesine düşürmeyin diye uyardığı insan…

İnsan; yemeyeceğini öldüren tek varlık…

“Şüphesiz insan aşırılığa meyillidir” ifadesiyle; insan, kendisi hakkında uyarılmıştır.

Yaratılmışların en üstünü olmak için yaratılmış olan insan, aşırılığa meyilli oluşuyla yaratılmışların en adisi de olabilen varlık… Dünya bir ekonomik krizi yaşarken Kardelen bu sayıyı ekonomik krize ayırmış ve emin ki çok güzel eserler kaleme alınacak değerli yazarları tarafından…

Amerika gibi büyük bir ekonomi grip olsa diğer ekonomiler zatürreeye yakalanırken; bir büyük kriz… Tüm dünyayı sardı ve gripten öte bir şey olduğu da çoktan kabul edildi… Ama bu konuda yeterli birikimim olduğuna inanmadığım için olayı farklı yönden ele almak istedim. Bir ekonomik kriz baş gösterene kadar geçen süreçte insan unsuruna dikkat çekmek istedim…

İlk olarak DPÜ de 2.Öğretimle girmiş olduğum derslerden birindeki diyalogu aktarmak istiyorum. (2. Öğretim daha ziyade; çalışan, idealist kesimin tercih ettiği bir program olduğundan, derslerimiz çok hummalı tartışmalara sahne oluyordu.) 1994¦1995 yıllarıydı dersimiz İktisadî Analiz ve Rektörümüz İsmail Hakkı Beyin asistanı girmişti dersimize… Bir ara arkadaşlardan bir soru geldi “zengin daha zengin fakir daha fakir nereye kadar?” Hocamız, bir teoriden söz etti… Teoriye göre; zengin ülkeler, sürekli göç alacak ve kişi başına düşen gelirin azalma tehlikesi karşısında, göçün önünü almak için sıkı tedbirler alacaklar. Ancak, kaybedecek bir şeyi kalmayan yoksul sığınmacılar, her ne pahasına olursa olsun gelişmiş ülke vatandaşı olmaya çalışacak… Vatandaşı olamadığı ülkeye terörist saldırılar düzenleyecekler ve gelişmiş ülkelerde terörizm korkusu ve panik hayatı felç edecek. O günlerde umuda yolculuk için evini barkını terk eden insan sayısı dikkati çekmeyecek kadar düşütü…

Aradan 14¦15 yıl geçti… Dünya bir 11 Eylül saldırısına tanık oldu veya öyle olması istendi. Gün olmuyor ki; “umuda yolculuk” adı altında ülkesindeki fakirlikten veya savaştan kaçarak ölümüne bir yolculuğa çıkan insanların olduğu bir tekne devrildi onlarca insan hayatını kaybetti veya aynı dairede yaşayan 50 mülteci yakalandı haberlerini okumadığımız…

Çok ciddi bir rant kaynağı haline gelen bu serüven için gerekli para miktarı 2.000¦5.000 dolar arasında. Söz konusu parayı temin edemeyenler organ mafyasına (ki, insan kaçakçıları veya umut tacirleri adı verilen bu yasa dışı organizasyonların aynı zamanda organ mafyası veya organ mafyasıyla bağlantılı çalıştığı iddiaları yaygın ) böbreklerini satıp ölümüne bu yolculuğa çıkıyorlar…

Yazımızın başında verdiğimiz Hadis-i Kutsî ile insan; dünyadaki her şeyin insan için yaratıldığı, fakat insanın diğer şeyden üstün olduğu; “sakın kendim için yarattığımı diğerlerinin seviyesine düşürmeyin” ifadesiyle uyarıldığı halde, kendi yapmış olduğu sanal ve maddî değerleri, insan hayatının üstünde görüp, onlar için diğer insanları yok etme aşırılığına düşmüş ve 2 dünya savaşı ve onlarca bölgesel savaşla dünyayı bir kaosa sürüklemiştir. Hattâ bunu o boyutlara getirmiştir ki; zengin insanın sağlığı için; diri, fakat fakir insanın, vücut uzuvları para karşılığı gasp edilerek,  kendine en büyük ihaneti yapmıştır.

Birleşmiş Milletler'in küresel göç hakkında 2006 Yılında hazırladığı bir raporda, yaklaşık 190 milyon kişinin memleketleri dışında, bir başka ülkede yaşadığının kaydediliyor. Söz konusu rapora göre, bu rakam 1990 yılına göre dörtte birlik bir artış yaşandığını ortaya koyuyormuş, artışın özellikle başka ülkelerde iş bulmaya gidenlerden kaynaklandığına dikkat çekilirken, göçmenlerin yarısından fazlasının zengin ülkelere gittiği ifade ediliyor. Uluslararası göçün bir yandan büyük bir ekonomik hareketlilik yaratırken, bir yandan da "beyin göçü"ne işaret ettiği belirtiliyor. Guyana, Haiti ve Jamaika'nın en iyi eğitimli kesiminin % 60'ı şu anda ülkelerinin dışında yaşadıkları kaydediliyor.

BM rakamlarına göre 2005 yılında göç edenlerin % 34'ü Avrupa'ya, % 23'ü Kuzey Amerika'ya, %e 28'i Asya'ya, % 9'u Afrika'ya, % 3'ü Güney Amerika'ya ve % 3'ü de Okyanusya ülkelerine göç etmiş. Bu rakamlar dikkate alındığında gelir dağılımındaki adaletsizliğin sonucu olan insan kaçakçılığının ne kadar büyük bir rant oluşturduğu açıkça görülmekte…

Sömürge kavgasını 2 dünya savaşına çevirip, milyonlarca insanın ölümüne sebep olan emperyalist ülkeler bu insanların rızıklarına el atmamış olsaydı; bu insanlar, tüm mazilerini, değer yargılarını, örflerini, kültürlerini ve en önemlisi de yurtlarını geride bırakarak; ömürleri boyu yabancısı kalacakları bir memlekete, canları pahasına gitmek zorunda kalırlar mıydı?

Amerika'nın 11 Eylül saldırılarını bahane ederek, kendini dünyanın jandarması ilân etmesi ve başta Müslüman ülkeler olmak üzere birçok ülkeyi cehenneme çevirmesiyle insan göçü son yıllarda katlanarak artmıştır.

Diğer taraftan emperyalist ülkelerde maddî sorun olmadığına göre acaba hayat çok mu güllük gülistanlık?

Gelir seviyesi oldukça yüksek olan batı insanı daha az çalışıp daha çok kazanmak, daha iyi yaşamak istemeye başladı ve her geçen gün tembelleşti, sorumsuzlaştı. Bu ülkelerde bireysel özgürlüklerin had safhada olması sebebiyle evlilikler azalırken, gecelik ilişkiler artmıştı. Son yıllarda hızla artan AİDS, hepatit ve zührevî hastalıklar sebebiyle tek eşlilik ve evlilik müessesinin yeniden rağbet görmesine karşın, otuzlu yaşlardan sonra yapılan bu evlilikler kısa soluklu oluyordu. Otuzlu yaşlarına kadar ben demeye alışan, kendi düzenini kuran, kendi hayat felsefesini oluşturan insan; onca yılın alışkanlıklarından vazgeçip ortak değerler üretmede zorlanıyor, biz kültürünü oluşturamıyor ve bir evlilik düzeni kuramıyordu. Bunun sonucu olarak ta boşanma oranları hızla artmıştı… Sorumluluktan korktukları için çocuk yapmaktan kaçınıyorlar ve devletlerin tüm teşviklerine rağmen nüfus hızla yaşlanmıştı ve yaşlanıyordu.

İş gücünün yetersiz ve pahalı olması sebebiyle Japonya ve Çin'le mücadele edemeyen batı dünyası hem ihracatta ürünün maliyetini yükselten yol masrafından kurtulmak, hem de ucuz iş gücünden yararlanmak için az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yatırım yapmaya yönelmişti... Diğer taraftan yüksek boşanma oranları ve gayrimeşru birliktelikler sonucu, bekâr anneler çocuklarına veremedikleri aile ortamına ve eksik ilgiye karşılık; maddî imkânlar konusunda eli açık davranarak; çocuklarına sağlayamadıkları manevî değerlerin açığını bu şekilde gidermeye çalışıyorlar, vicdanlarını rahatlatma yolunu seçiyorlardı. Bu ortamda büyüyen yeni nesil aidiyet duygusunu, sokak çetelerine veya bir kulübe üye olmak gibi faaliyetlerle tatmine çalışsa da içki, uyuşturucu ve sapıklık batağına saplanıyordu. Uzun yıllardır gelişmekte olan ülkelerin çalışabilir nüfusunun iş gücünden sağlanan ivme ile her geçen gün hayat standartlarını yükselten bu ülkeler, sosyal ve psikolojik açıdan çöküşün eşiğindeydi.

Yani ekonomik krizden önce de maddî imkânlarla üstünü örtmeye çalıştıkları dağ gibi büyüyen manevî sorunları vardı. Ama maddî sıkıntıyı pek tanımayan bu dünya maddî sorunlar karşısında nasıl tavır sergileyecek bunu zaman gösterecek.

Ama bilinen bir şey var ki, bu krizin sonunda faturayı yine krize sebep olan emperyalistler değil dünyanın geri kalan kısmı ödeyecektir. (BM 2006 raporu ve bazı üniversitelerin araştırmalarından yararlanılmıştır)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : ali    27.09.2009
Yorum : kapitalizmin kol gezdiği günümüzde emek sermaye çelişkisi hep olacak bunu da emekçilerin birliği ters düz edecek tek güçtür.Eline sağlık sevgili emine




Ekleyen : ato?lak    13.02.2009
Yorum : evet arkadaşım: gerçekleri çok güzel ifade etmişsin.KA Pİ TAL-İZM.in yaşandığı günümüzde hemde acımasızca yaşandığı günümüzde bu sonuçlar normal bence.ne kadar paran var o kadar adamsın felsefesi yürürlükte olduğu süre içersinde anlattığın her şey devam edece malesef. eline kalemine sağlık çok güze anlatmışsın.....




Ekleyen : Emine AKYOL    13.02.2009
Yorum : Yorumunuz için teşekkür ederim Syn Bulut... Emperyalizm dünya kaynaklarının adaletsiz dağılımına neden oldu bu da beraberinde bir çok sosyal sorunu getirdi dünyan insanının şu an içinde bulunduğu buhranların nedeninde bu adaletsizlik var... Hz Ömer r.a. ın ifadesiyle ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR... Adalet yoksa, temelsiz bir mülk vardır ve her an çökme endişesi hayatı cehenneme çevirir..




Ekleyen : bulut    12.02.2009
Yorum : emperyalizm çok kötü bir yönetim ama bizim ülkemizde kahrolsun emperyalizm diyen insanlar hapsedildi idam edildi yazını çok beyendim saygılar




Ekleyen : Emine AKYOL    05.02.2009
Yorum : Teşekkür ederim Ahmet Bey... özellikle toplumsal yaşantımızda kendimize ideal olarak belirlediğimiz batının, içinde bulunduğu sosyal çöküşten bir an önce dersimizi almazsak bizim de onlar gibi sosyal çöşümüz kaçınılmaz diye düşünüyorum...




Ekleyen : Ahmet Sel?uk    03.02.2009
Yorum : Güzel bir makale olmuş teşekkürler ediyorum.Belki birilerine ışık olur.





 
Kapat G?zlerini... - Sayı 61
Emperyalizm ve Ynsan... - Sayı 59
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Devekuşunun kafasını kuma gömmesi misali kafasını toprağa gömen Avrupa bilmez mi ki, nefesi kesilince kafasını (soktuğu yerden) çıkarmak zorunda kalacak ve pişman olacaktır(pişmanlık duyacaktır).
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13201948
 Bugün : 6879
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606404
 Bugün : 89
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 134
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim