Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     5596 kez okundu.     5 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

ACI ZUL?M
Ayşe Sena Ünsal

  Sayı: 64 - Nisan / Haziran 2009

Ağlamak istiyorum, doyasıya ağlamak... Yüreğimde kopan fırtınaları bir nebze olsun dindirebilmek için ağlamak... Kalbim ağrıyor, gözlerim yorgun, yüreğim huzursuz, kalemim tutuk...

Bir hayal var gözümde yıllar öncesine ait. Geçmişin izleri kolay silinmiyor, aksine bir bir aklıma geliyor. Unutmak ne mümkün yaşanmışları...

Yağmurun yağması gök gürültüsü ve fırtınayı nasıl durdurabiliyorsa; ağladığımda da sanki tüm acılar bitecek... Ama öyle bir düğüm var ki içimde çözülmesi imkânsız...

Yıllar önce eşimin vesilesiyle tanımıştım O'nu. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nu... Hattâ bir gezide hayran olmuştum. Ankara'dan gezmeye gelmişti ve bir şehit ailesini birlikte ziyaret etmiştik. O eşi ve bir grup arkadaşla birlikte. Kendi kendime kızmıştım o zamanlar. “Benim Bursa'da haberim yok, Oysa Ankara'dan gezmeye geldiğinde bile yaralara merhem oluyor,” demiştim.

Kara bir çarşamba günü; tüm Türkiye ile birlikte ağladık ve hâlâ ağlıyoruz. Bazen acı kaderine, bazen değerini yeterince bilememize ve bazen de bir daha onun gibisinin gelemeyeceğine...

Acı haberi aldığımızda; oğlum küçükken birlikte çekilmiş bir fotoğrafını alıp ağlayarak dualar etti günlerce. Rabbim onları kurtarsın diye. 5 yaşındaki kızımsa; “Anne gözümde ağlamak yaşı var ama sen üzülme diye ağlamıyorum” diyordu mahzun bakışlarıyla. Tüm Türkiye seferber oldu. Kimi gücü ve kuvvetiyle, kimi kalbi ve diliyle... Tüm dualar onlar için edildi. Saatler yıl gibi uzadı televizyon karşısında, elimizde telefon ile haber beklerken. Hep umuda doğruydu bakışlarımız, yorumlarımız. Gözlerimiz yaşlı, dilimiz dualı hep kurtuluş müjdesini bekledik. Ama nafileydi. Saatler saatleri kovaladı, yorumlar yorumları. Çile dolu bir geçmişi vardı. Biz hep o dağdan sağ salim ineceği ana kilitlendik. O değil miydi 7.5 yıl hapis yatan ve bunun 5.5 yılını 2.5 metrekarelik bir hücrede kalan, O değil miydi vücuduna buz gibi soğuk sular tutulan, elektrik verilen ve hattâ tırnakları sökülen... İşte bu gün çektiği çile dolu yıllar sonucunu gösterecekti ve Muhsin Başkan o karlarla kaplı dağdan sağ salim inecekti. Fakat umutlarımız sözlerden öteye gidemedi. İnanamasak da, inanmak istemesek de O'nun; “Ey sonsuzluğun sahibi sana ulaşmak istiyorum,” duası kabul edilmiş ve Hakk'ın rahmetine kavuşmuştu. Kader yazılmıştı bir kere. Sayılı nefesler tükenmiş, vakit gelmişti.  Su testisi suyolunda kırılır derler doğruymuş. Tarihiyle, gelenek ve kültürüyle iç içe bir Anadolu yiğidi milletinin iyiliği için başladığı ve sürdürdüğü yolculuğunu bir çarşamba günü yine milleti uğruna çırpınırken noktalamıştı. Bir politikacıdan çok dava adamıydı. Onun hayalleri hepimizin hayaliydi;

“Bir hayalim var... Bütün vatandaşlarımızın ay yıldızlı bayrağımın altında şerefle yaşadığı bir Türkiye hayal ediyorum...

Bir hayalim var... Başını örtenle açanın aynı üniversitede yasaksız kavgasız kardeşçe yaşadığı bir ülke hayal ediyorum...

Bir hayalim var... Kürt Türkmen, alevi Sünni ayrımı olmadan, zengin fakir, yoksul ayrıcalığı görülmeden imtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir Türkiye istiyorum...

Kısacası Adriyatik'ten Çin seddine kadar kaynaşmış güçlü bir Türk Dünyası hayal ediyorum...”

Umarım Koca Reisin hayalleri bir gün gerçekleşir.

Her konuşmasında; “Ağaca yaslanma kurur, duvara yaslanma yıkılır, insana yaslanma ölür, yaslanacaksan Allah'a yaslan. Tek baki kalan O'dur” derdi. Çok önce başlamıştı bizi kaçınılmaz sona hazırlamaya ama yine de acı azalmıyor...

Kendisini millî ve manevî değerlerin korunmasına adayan, insan vatan ve ezan üçlüsünü birbirinden  asla ayırmayan, idealleri uğruna yılmadan çalışan ve her düşüncesini açıkça dile getirebilen, fikirlerinin her zaman ardında durabilen, herkesin adam gibi adam dediği ender şahsiyetlerden biriydi.

25 yıl önce Mamak cezaevinde yazdığı “ÜŞÜYORUM” şiirinin sözleri dinledikçe yüreklerimizi yaktı. Öyle bir yangındı ki bu dünyadaki tüm karları getirseler söndürülemeyecek kadar korlu ve büyük.

“Siyaset bölücülük, ayrılık, kavga aracı değildir. Siyaset ülkeye hizmet etmek için bir vesiledir...” derdi her defasında. Ve her zaman yanında bir şehit yakını görmeniz mümkündü. En zorlu zamanlarda bile sözünü eğip bükmeden dürüstçe, delikanlıca söylemesiyle ve dim dik duruşuyla; siyasette dürüstlük olmaz diyenlere en büyük dersi vermişti her daim. “...Dik duracağız, doğru gideceğiz. Allah'ın izniyle hep böyle gittim,” derdi. Kritik dönemlerde, herkes susmayı tercih ederken O; “Millete karşı çevrilen namluya selâm duramam” dedi. Milleti de O'nu son yolculuğunda da olsa anladı ve yalnız bırakmadı. Necip Fazıl Kısakürek'in deyimiyle; her evin ölüsü olabilmiş kahramanlardan biriydi artık. Yüz binler yürüdü arkasından. Milyonlar dua etti. Allah sevdiği insanları kullarına sevdirirmiş derler. Bir politikacıya değil sanki can dostlarına veda etti insanlar. Halk dava adamıyla politikacı arasındaki farkı gördü. TBMM'nden ilk defa bir kişi tekbir getirilerek uğurlandı. Böyle bir durum ilk defa ona nasip oldu.

Türk İslâm Birliğini kurmak için Allah rızası uğruna çekilen bunca çile ve yaşanan bir ömür vardı. Kendi deyimiyle ilk defa ACI ZULÜM kiraladıkları bir helikopter kazasında kaybedilen bir yaşam öyküsü. Onca zaman geçmesine rağmen hâlâ mezarı ziyaretçilerle dolu ve hâlâ insanlar elleriyle yaptıkları ikramları mezarı başındaki ziyaretçilere dağıtıyorlar. Yüce Rabbim O'na ve arkadaşlarına rahmet etsin. Ailelerine ve arkadaşlarına sabır ve metanet versin inşallah. Necip Fazıl'ın dediği gibi;

“Ölüm güzel şeydir, perde ardından haber,

Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü peygamber...”

Ölüm Onun için güzel, fakat bir de ayrılık olmasaydı. O Rabbinin rızasını kazanmak uğruna çektiği çilelerin, ızdırapların ve haksızlıklara her zaman sabretmenin karşılığını almaya gitti, yoldaşlarını ve sevenlerini yetim bıraktı. Sağcısı solcusu acıda birlik oldu.  Belki geç de olsa değerini anladılar. Türkiye bir yiğidini kaybetti umarım diğer bütün yiğitlerini kaybetmeden değerini anlar ve bağrına basar.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Ay?e Sena    27.05.2009
Yorum : Sevgili Zeynep, yazdıkların gerçekten çok güzel şeyler. Emin olmalısın ki; gelecek nesilleri sizin gibi başarılı rehber öğretmenlerle birlikte elele yetiştireceğiz.




Ekleyen : fATMA ZEYNEP    23.05.2009
Yorum : Canım arkadaşım.Yazdıklarında ne kadar samimi olduğunu en iyi bilenlerden ve aynı duyguyu paylaşanlardanım.Biz idealistliğin ölçüsünü ONDAN öğrendik.Çok paylaşımlarımız oldu.Ama unutmamak gerekir ki ölüm hepimiz için nasıl ve ne şekilde olacağını bilemeyiz.Hem bu topraklarda ne reisler yatıyor.Hem Osmangazi den Fatihler gelmedi mi,Kanuniler gelmedi mi?Rabbim bu milleti reissiz bırakmaz .Ben buna inanıyorum.Yeterki biz layık olalım.Yeter ki senin gibi anneler olsun daha çokkk reisler yetişir inşaallah.Başkan daima bizim yüreğimizde,davamızın başında olacaktır.Rabbime emanet ol.




Ekleyen : Ay?e Sena ?nsal    23.05.2009
Yorum : Aldığım yorumlardan bir tanesini yanlış anlamalara mahal vermemek için sizinle paylaşmak istiyorum. Belki sizlerin aranızda da aynı fikirde olanlar olabilir. "Su testisi su yolunda kırılır" atasözünün yerinde kullanılmadığı hakkında dışarıdan bir yorum aldım. Amacım bir insanın nasıl yaşarsa o şekilde öleceğini anlatmakti. Aşağıda bu atasözünün kullanım yerlerinden örnekler vermek istiyorum; Prof.Ömer Asım Aksoy 1995: Ata Sözleri ve Deyimler Sözlüğü Anlamlar 1: Bir kişi ya da şey, hangi amaca hizmet ediyorsa o uğurda bir kazaya uğrar ; yok olur. Açıklamalı Türkçe Atasözleri Sözlüğü: Bir kişi amaç ettiği işte veya ülküde, tuttuğu yolda çeşitli engellerle karşılaşır; kazaya uğrar, zarar görür, hatta ölür de. Atasözleri Sözlüğü: İnsanların yaşam tarzlarının paralelinde olaylarla karşılaşacağını anlatan ifadedir. Kişinin yaşam tercihlerine göre yaşam da onlar hakkında tercihler yapacaktır. Atasözleri içinde en dişe dokunanlarından birisidir. Yine başka bir Atasözleri Sözlüğünde; Kişinin yaptığı davranışların hareketlerin yanlışlığı ve doğruluğu sonucunda dönüp dolaşıp kendine döneceğini belirten bir atasözüdür. Bu örnekleri çoğaltmak ve farklı yerlerde kullanım tarzlarını görmekte mümkün. Gönül isterdi ki yanlış anlamalara mahal vermeyecek bir söylem olsaydı. Fakat o anki duygu ve düşüncelerimle kalemimden dökülen kelimeler onlardı. Sürçü lisan ettik ise affola.




Ekleyen : Nefise Tiryaki    22.05.2009
Yorum : Teşekkürler. Bir dava adamı ancak bu kadar duygu yüklü cümleler kurularak anlatılabilirdi! Şimdi yayınevlerinden beklenen böyle nitelikli yazıları toplayarak bir kitapla sunmak.




Ekleyen : Ahmet Besim    19.05.2009
Yorum : Çok dokunaklı bir o kadar acı eline kalemine sağlık çok güzel ve akıcı bir üslupla o günü yadetmemize vesile olmuşsun. Rabbinin sevgisine mazhar olan kullarındanmış ki Muhsin Bey, şehitlik şerbetini içerek rabbine kavuştu. Allahüteala gani gani rahmet eyleye... Duraklamaksızın okuyabildiğim nadirane yazılarınızdan dolayı teşekkür ederim.





 
Yüreğimiz kan ağlıyor!... - Sayı 73
Eğitimde çıkış noktası... - Sayı 72
ESMA’ÜL HÜSNA İLMİ ... - Sayı 66
ESKİ BİR FOTOĞRAF KARESİ... - Sayı 65
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Bayramlar da insan ilişkilerinin koparılması için bir vesile haline getirildi. Yakında bayramlar da “bayram tatili”ne çıkarsa hiç şaşmayın!...
Kardelen-Gazete: Sayı 3, 1989
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Deniz kabarıyor
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13196025
 Bugün : 956
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606342
 Bugün : 27
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 134
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim