Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3038 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

AY I?I?I
Ayşe Sena Ünsal

  Sayı: 64 - Nisan / Haziran 2009

Güneş bugün yine karanlık... Sanki ay ışığı renginde. Bulutlar huzursuz ve telâşlı, titrek bir ışık hâkim gökyüzüne...
Serpil’in yüreği de böyle bir huzursuzluk içinde; aldığı haberin hüznüyle solmuş, paramparça bir halde idi. Bu ölüm sessizliği sanki hiç bitmeyecek ve renkler yerine hiçbir zaman gelmeyecekti. Işıklar bir bir yer değiştiriyor, her zaman yüreğinde yer alan gökkuşağı parçalanıyordu. Parlak renklerin yerini artık koyu ve sisli renkler almıştı.
Toprak yolda hızlı adımlarla yürüyordu. Ayak bileklerini örten eteği yürüyüşünün verdiği hızla bir sağa, bir sola savruluyor; yolun üzerine serpilmiş çakıl taşları ayakkabılarına çarpıp, bacaklarına sıçrıyordu. Beynindeki ölüm sessizliğini kalbinin çarpıntısı bozuyor, adımlarını hızlandırmak zorunda bırakıyordu. Her şey bir kâbus gibiydi. Sanki gözlerini açtığında bitecek korkunç bir kâbus...
Eve ulaştığında kapının ardına kadar açık olduğunu fark etti. Kalabalık kapının önüne kadar taşmıştı. Bir tane dayısı vardı bu hayatta. Neşeli canlı ve her daim mutlu bir insandı. Nasıl olur da ölürdü. Bu gencecik yaşında, daha yarım asırı tamamlayamadan bir kalp krizi onu ellerinden almıştı. Telaştan ayakkabılarını nasıl çıkardığını bilmiyordu. Kapının sağ yanındaki odada bembeyaz kefeni ile yatıyordu dayısı. Sağ yanı kıbleye çevrilmiş ve karnına büyükçe bir bıçak konmuş olarak. Gözlerinden akan yaşları silerken ne kadar renkli bir hayat geçirdiğini düşündü. Altı kızın ardından gelen yıllarca yolu gözlenmiş bir çocuk. Anneannesi zayıf doğduğu için pamuklara sararak büyütmüş onu. Her şeyin en iyisi yedirilmiş, bir dediği iki edilmemiş. Tek oğlan, tek güvence dedikleri... Kasabanın en büyük fabrikasında ustabaşı olmuştu. Sözü dinlenir ve güvenilir bir kişi olarak nam salmıştı tüm çevrede.
Yıllarca verilen emeklerden sonra sıra evlendirmeye gelmiş de; kapı kapı gezmiş anneannesi; en güzel, en becerikli kızı bulmak niyetiyle. Biricik oğluna elinde olsa Cennetteki hurilerden seçecek kadar titiz ve heyecanlı. Yandaki köyün güzel kızı Zeliha'yı beğenmişti. Kahvesini içtiği bütün kızlardan daha güzel, daha endamlıydı Zeliha. Oğluna da yakışırdı. Zeliha tek şey istemişti kasabada oturmak. Hakkıydı güzel gözlü Zeliha'nın. Oğlu zaten kasabada çalışıyordu ve olması gereken de oydu. Tarlalar satıldı düğün için görkemli bir düğün hazırlığı yapıldı. Bir tane oğlu vardı anneannesinin. Gözünün nuru, evinin direği, biricik yetimi... Küçük yaşta kaybetmişti babasını Ali Dayı. O yüzden evin her işinde ona danışılırdı. Düğün için ev arandı kasabadan. Zeliha kira istemem diye tutturdu. Haklıydı kız, burada ev boş dururken kira mı verilirdi. Köydeki ev ve kalan tarlalar da satıldı kasabadan Ali Dayı'nın üzerine büyükçe bir ev alındı. Kızlar zaten hak istemezdi. İsteseler de verilmezdi. Tüm mal oğlanın hakkıydı. O koskoca evden bir oda verirlerdi anneannesine yeterdi. Düğün yapıldı, davullar çaldı, düğün boyunca kazanlar kaynadı, sofraların biri kalktı diğeri kuruldu... Şenlik üç gün sürdü. At üzerinde getirildi Zeliha... Gelin ve damat masallardaki gibi yakışmışlardı birbirlerine. Kara yağız oğlu Ali ile mavi gözlü, sırma saçlı gelini. Dilden dile dolaştı düğünün ve yemeklerin güzelliği. Düğünden sonra evde üç gün kalabildi Ali Dayının annesi. “Eee sen ne zaman döneceksin” diye sormaya başladı Ali Dayı ve güzel Zeliha. Nereye, nasıl gideceğini hiç düşünmeden... Yıllarını verdiği, ömrünü uğruna tükettiği, tüm malını tek kalemde oğluna feda eden yaşlı kadından haber alınamadı yıllarca. Malını ve kendini feda ettiği oğlunun yanına sığamayan yaşlı kadın damatlarına da gitmemişti şüphesiz. Yıllar sonra bir cami avlusunda soğuktan donmuş cesedi bulundu. Kimsesizler mezarlığında yapayalnız defnedildi.
Şimdi Ali Dayı da annesinin yanına gidiyor. Eminim ki anne yüreği biricik oğlunu orada da sarıp sarmalamak ister. Ama ilâhî adalet ne der bilinmez...

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Yüreğimiz kan ağlıyor!... - Sayı 73
Eğitimde çıkış noktası... - Sayı 72
ESMA’ÜL HÜSNA İLMİ ... - Sayı 66
ESKİ BİR FOTOĞRAF KARESİ... - Sayı 65
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Devekuşunun kafasını kuma gömmesi misali kafasını toprağa gömen Avrupa bilmez mi ki, nefesi kesilince kafasını (soktuğu yerden) çıkarmak zorunda kalacak ve pişman olacaktır(pişmanlık duyacaktır).
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Gazze günlüğü
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13172156
 Bugün : 1320
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 605457
 Bugün : 80
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 418
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim