Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4751 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Ramazan kokulary
Fatma Pekşen

  Sayı: 46 - Ekim / Aralık 2005

Çarşıdan geçersiniz... O zamana kadar hiç sesi çıkmayan, siz geçtiğiniz zaman ardınızdan “Ben buradayım” diye haykırmayan kokular çıkar gün yüzüne...
İlk ses çoğunlukla fırınlardan yükselir... Nefis bir somun veya pide kokusudur seslenen...
“Bu kadar güzel kokuyordun da Ramazandan önce niye sesin soluğun çıkmıyordu?” diye sormaya kalkmayın... Alacağınız cevap şudur:
–Benim kokum her zaman aynı ama, ancak sen oruçlu olduğun zaman bu kokuyu duyabiliyorsun ve ancak bu zamanlarda, ramazan günlerinin ikindilerinden sonra ne kadar güzel koktuğumu farkedebiliyorsun?
İftar için lokantalara takılan dönerler usuldan usula kızarmaya, kesilerek tabaklar içinde müşterilere sunulurken, yanık et kokusunun dayanılmaz cazibesi size dönüp baktırır... Sanki ömrünüzde hiç döner yememişsiniz gibi özlersiniz... O size bakar, siz ona bakarsınız... Ama sizi evde sizinkilerin yaptığı yemekler bekler ve oyunbozanlık edip onlardan ayrı olarak lokantada iftar etme hakkınız yoktur... Aslında en güzel iftar, zeytin ekmekle de olsa evinizde, eşinizle dostunuzla yaptığınız iftardır... Bunu düşünürsünüz ve oruçlu olduğunuz için size öylesine hoş geldiğini anladığınız döner kokusunun “Lokantaya buyurun” davetini kibarca reddedersiniz... Ama aklınızın bir ucu da orada kalır hani...
Sahi, siz ramazanın dışında turşuların koktuğunu, böylesine davetkâr olduğunu hatırlıyor musunuz?.. Efendim tenekeleri yeni açılmış kornişonlar, biber turşuları geçit resmi yaparlar... Kurumuş dudaklara rağmen ağzınızın sulandığını hissedersiniz... Uzmanlar derler ki; “Aç karnınızla alışverişe çıkmayınız... Önünüze çıkan her yiyecekten bol bol alırsınız da evin yolunu unutursunuz.” diye... Aslında Ramazanda da, özellikle ikindiden sonra, hele hele açlığın zirvede olduğu topa yakın zamanlarda alışverişe asla çıkmamalı... O köftehor turşular albenili kaplarında “Benden kilolarca al” Hattâ “Tenekesiyle götür” naraları atıp durur... Neredeyse kanacak olursunuz da, bazan cebiniz, cüzdanınız izin vermez... Ama hiç değilse bir iftar sofrası için tadımlık olarak da olsa almadan geçemezsiniz...
O meşhur Türk kahvesinin satıldığı köşedeki dükkâna daha elli metre kala, nefis bir taze kahve kokusu gelir burnunuza... Tansiyonunuzu biraz yükseltmesine, uykunuzu biraz kaçırmasına rağmen, şöyle küçük bir kesekâğıdı kahve almadan geçemezsiniz... Anneniz de sever hani... Teravihten sonra yaşlılarla içilen bir Türk kahvesinin yerini ne tutar ki?

*

Biz bu çay ve kahve sohbetlerini bir kenara bırakarak Ramazan kokularımıza yine dönelim...
Evin dış kapısına geldiğinizde, pilavın üstüne yakılmış bir yağ kokusu buyur eder sizi içeri.
Sizin uzmanlılık alanınızdır hani... İçeri girip havayı şöyle bir kokladığınızda sizinkilerin ne pişirmiş olduklarını hemen anlarsınız... Bazan helva ile erişte kokusunu karıştırdığınız olur ama olsun... Genelde isabetli tesbitlerde bulunursunuz... Biber dolmaları, yeşil fasulye, kuru fasulye, mercimek çorbası hiç şaşırmadan bildiğiniz türlerdir... Bazan kadayıfı bile tahmin edersiniz ama onu kokusundan değil, yapılışında kullanılan aracı, gereci evde gördüğünüzde anlarsınız sofranızın tatlanacağını. Sizin evinizde, kadayıfın yapıldığını jurnalleyen baş araç yörenizde “dibek” diye de anılan havandır... Havan sizin evde, kadayıfa konulacak cevizlerin biraz ufaltılmasında kullanılır ninenizin gününden beri.
Evde bir iftar verecek olursanız, kokudan geçilmez... Birbirine karışa karışa yoğunlaşan ama bu karışıklığa rağmen yine de güzel olan kokteyl yemek kokusu sofralarınızın misafirle bereketleneceğinin en bariz işaretidir... Bu kokular topa beş dakika kala daha da cezbedici olur.
Haa benim için ramazan kokusu denildiğinde ilk aklıma gelen, annemin “Buhamber” babamın “Künnük” dediği, benim de asıl adını hâlâ bilemediğim ancak, buhurlamakla amber balığının barsaklarından ya da himene adlı ağaçtan elde edilen amber kokusu diye adlandırdığım kokudur...
Evi amberle buhurlamak annemin göreviydi... Elindeki küçük amber maddesini kışsa sobanın üstüne, yazsa bir kor parçasına koyarak tütütür, bu üç beş dakika içinde bütün evi sarardı... Bu, bizim diyarın camilerinde bayram sabahlarında uygulanırdı...
Ve bize ekmeğin ve her türlü yiyecek kokusunun güzelliğini hatırlatan, yediğimizden zevk almamızı sağlayan ramazanlar bütün güzelliğiyle on bir ay da bir evlerimizi ve gönüllerimizi şereflendirmeye devam ediyor...
Mahyalar kadar aydınlık gönüller, saf akan bu gür pınardan içmenin zevkini hiçbir şeye değişmiyorlar...

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : g?lizar    
Yorum : cok dogru





 
Dağlara çen düşende... - Sayı 126
Mustafa... - Sayı 123
Pehlivan dayının elmaları... - Sayı 120
Armudun Son Çiçeği... - Sayı 115
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Cinayet, hırsızlık, fuhuş, içki, kumar ve uyuşturucu karışımından ibaret düzeni ambalajlayıp medeniyetin ta kendisi diye yutturmak isteyen “tek dişi kalmış canavar”a karşı hani, “iman dolu göğsümüz” vardı?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16348845
 Bugün : 684
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 695027
 Bugün : 21
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 184
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim