Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4288 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Gelece?in Teminaty Gen?ler
Bedran Yoldaş

  Sayı: 53 - Ekim / Aralık 2006

 

Sıcak.

Havaların çok sıcak olduğu; ter damlalarının insanların alınlarından süzülerek yanaklarından aşağıya bir mercan gibi kaydığı; günlerin uzun, gecelerin kısa, insan ruhlarının sıcak havalardan depreşip bunaldığı bir gündü. Ortalıkta mahşeri kalabalık. İnsanlar amaçlarına ulaşmak için dizi dizi sıra oluşturmuşlar. Durak hınca hınç dolu. Kimisi işine, kimisi dostuna, kimisi muhabbetle kucaklayacağı bir sevdiğine bir an önce ulaşmak için sıvamış kollarını sabırsızlanmakta. Kavurucu sıcağa rağmen sıra beklemekte... İtip kakışmalar neticesinde alevlenen küçük münakaşalar genellikle büyümeden tatlıya bağlanıyordu. Ama sıkıntılar bir binanın katları gibi insan yüreğinde üst üste binerek patlama noktasına doğru yelken açtırıyordu.

Ahmet Hoca hızlı adımlarla kendini sıranın sonuna atıverdi. Bir an önce okula yetişmeliydi. Otobüse nasıl bindiğini kendisi de bilemedi. Koltuğa gömülüverdi... Düşüncelerle birlikte yol almaya başladı. Hem kendisi hem de otobüs...

“Biz öğrencileri eğitmek bir şeyler kazandırmak, öğretebilmek için elimizden gelen tüm gayreti gösterelim. Çırpınalım... Ya eğitim politikası?...

Eğitim politikası tamamen bunun tersini salık veriyor. Tembellik adeta ısmarlanıyordu, okul kırmakla, haylazlık yaparak kötü örnek olan ve çalışan ile çalışmayan öğrenci aynı kefeye konulacak ; “sınıfını geçti” ile ödüllendirilecekti. Bu nasıl adaletti akıl-sır erdirmek mümkün değildi. Ancak milli eğitim bakanlığının yayınladığı yeni yönetmelik maddelerine göre böyle... Okulu takmayan, derslerine çalışmayan, kafasının dikine giden öğrenci “sınıf geçmeyi” hak etmediği halde velisinin de vereceği kararla sınıf geçecekti. Boş bir çuval gibi bir sınıftan alınarak diğer bir sınıfa; üst sınıfa bırakılıverilecekti. Büyüklerimiz böyle uygun görmüştüler... Bunu öğrenen tembel, haylaz öğrenciler şimdiden öğretmenlerine diş bileyerek:

“Bizi sınıfta bırakamazsınız?..”

Demeye başlamıştılar bile...

Bu uygulamayla ne yapılmak isteniyordu?.. Öğretmen, öğrenci, veli, okul idaresi karşı karşıya getirilerek kime ne fayda sağlanacaktı?..

Durum gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alıyordu... Derin düşünceler kulaklarında arı uğultusu oluşturmuşu. Boş gözlerle etrafı seyrediyordu.

Ağustos sıcağında gölgede 45 dereceye ulaşan ortamda halk otobüsüyle okula doğru yol alıyordu. Sıcaktan yayılan dalgalar insanların yüzüne yakıcı bir adres bırakıyordu.

Yanındaki yolcu birkaç cesaretsiz teşebbüsten sonra:

—Hocam okulda kayıt parası alıyor musunuz?

—Evet.

—Ne kadar alıyorsunuz?

—On milyon.

—Milli eğitim bakanı geçenlerde açıklama yapmıştı: “Kayıtta bağış adı altında para alınmayacak” diye.

—Evet.

—Siz alıyorsunuz?

—Evet.

—Kanunsuz değil mi?

—Kanunsuz olsa da almak zorundayım. Okulun eksikliklerini tamamlamak için almak zorundayım. Kışın yakıt verilmiyor, giderlerimiz karşılanmıyor, üstüne üstlük eksiklikler için de yine biz suçlu oluyoruz. Alsak ta suçluyuz, almasak da ... Öyleyse ben de bağış alacağım. Söylemler ve pratikler hep çelişiyor. Odun kömür vermezler “neden soba, kalorifer yakmazsınız?” derler . “Kömür yok” denince de “ neden öğrencilerden toplamıyorsunuz” derler... Para toplanınca da “kanunsuz” derler...

Gel de çık işin içinden!..

—Korkmuyor musunuz?

—Neden korkayım ki

—Kanunsuz iş yapıyorsunuz?

—Devlet... Bakan önce ihtiyaçlarımı karşılasın, sonra “kayıt sırasında para alınmayacak” desin. O zaman tamam... Ama sizin halk olarak da onlardan aşağı kalır yanınız yok yani!...

—Nasıl?..

—Bakanın “kayıt sırasında bağış alınmayacak" sözünü ağzınıza sakız yapıyorsunuz. Kışın soğuklar bastırdığında yakacaksız, kırık camlı sınıflarda ders yapınca da galeyana gelerek bağıracaksınız; “çocuklarımız hastalanıyor” diye... Kime, yine okul idaresine... Para istenince veryansın edeceksiniz. Çocuklarınıza ders kitaplarını almazsınız, bir yerden yardım gelir diye. Gelen yardımları fakir öğrencilere dağıtırız yine bağırırsınız: “Biz de fakiriz” diye. Aslında değilsiniz. Bu ikilem içinize işlenmiş durumda. Toplumun alt bireyinden, devletin en üst düzeyine kadar. Bir de kanunsuz dersiniz. Hak nedir kanun nedir bilmez, takmazsınız!..

Hızını alamayarak bağırarak konuşmuştu hoca, gayri ihtiyari. Bir anda otobüsteki tüm gözlerin kendisinde toplandığını gördüğünde utanmıştı...

Aslında utanması gereken kendisi değildi; tepkisizleşen, kişiselleşen toplum ve buna sebebiyet verenler utanmalıydı...

Eğitim-öğretim yok ediliyordu. İnsanlar cahilleştirilmeyle karşı karşıya... Şuursuz bir nesil yetişiyordu, yetiştirilmek isteniyordu. Topluma faydalı bireyler yerine topluma kene gibi yapışacak, sömürecek bireyler yetiştiriliyordu...

On milyon bağışı çok görenler çocuklarının geleceğini düşünmeden boş bir torba gibi bir yerden alınarak bırakılan emanet gibi sınıf geçmesine vize veren veliler daha sonra çocuklarının bir yüksek öğrenim kurumuna kapak atabilmesi için yıllarca “dershanelere” milyarlar akıtmaktan da geri durmazlar.

Bu çarpık düşünce ve davranışları bir türlü anlayamıyordu. Bu nedenle öğretmenlere;

—Ya kalması gereken tüm öğrenciler sınıfta bırakacaksınız ya da herkesi geçireceksiniz. Erki geçen velinin çocuğunu geçireceksiniz, garibanın çocuğunu sınıfta bırakacaksınız yok böyle bir şey.

Haklıydı hoca. Uysal olanlar hep zarar görüyordu toplumda. Onların korunması, kollanması; gücü nispetince kendinde buluyordu. Ama yeterli değildi. Dejenere olan toplum bireylerine gerçekleri anlatarak çarpıklıkları vurgulayarak toplum uyandırılmalıydı. Uyanmalıydı. Politize olmaması gereken yek organ belki de eğitim kurumları olması gerekirdi. Ama onu da lâçkalaştırdılar, bozdular. Gelecek nesil çok kötü yetiştiriliyordu... Bilinçsiz, şuursuz, boş bir gençlik... Hani; şey yani!... Geleceğimizin teminat olan gençler...


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : MUSTAFA AYK?L    
Yorum : TEK KELİME İLE AĞZINIZA SAĞLIK. HERŞEYİ İLE KONUYU ÇOK GÜZEL ANLATMIŞSINIZ. tebrikler





 
Kelimelerin dansı aşkla f... - Sayı 124
Nice sahipsiz yüzler görd... - Sayı 120
Elinde taş küçük çocuğun... - Sayı 119
Sallandı yer ve gök... - Sayı 118
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Sonsuz karanlıklarıma gömülüşümü anlamayıp bilmeden kendi karanlıklarına denk sayanlar tarihin karanlığında boğulmaya mahkûmdurlar.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16367730
 Bugün : 2818
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 700037
 Bugün : 1064
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1672
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim