Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1392 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Kafalar karışık
Site Editörü

  Sayı: 109 -

2019 yılı başlarında hayatımıza giren kovid 19, yıkıcı etkisi azalmış görünse de halen gündemdeki ilk konu... Atılan her adım, alınan her nefes bu virüse göre belirlenmiş durumda. 

İlk günlerde normal gripten de bu kadar hasta olan, hayatını kaybeden var, kovid abartılıyor diyenler gün geçtikçe etraflarından da genç yaşlı ölümler başlayınca işin ciddiyetini daha iyi anladılar. Normal gripte daha çok ileri yaştakiler risk altında bulunurken kovid nedeni ile hayatını kaybedenlerin yaş ortalaması giderek azalmaya başladı.

Bu grip türünün bildiğimiz gripten diğer bir farkı ve asıl tehlikesi ise bulaşma hızıydı. Evlere kapanmanın, temizilik, maske, mesafe kuralının amacı bulaşım hızını azaltmaktı. Bu hız bazen azalsa da halen virüsün varyantları tehlike oluşturmaya devam ediyor. Dünya çapında aşılama ile yayılmanın önüne geçilmek isteniyor. 

Doksanlarda globalleşmeyi anlatırken kullanılan bir söz vardı: dünya artık bir köy diye... Bu söz çok doğru bir ifade, dünya artık bir köy veya şehrin bir mahallesi gibi. Hemen herkes birbirinden haberdar ve herkesin her şey hakkında bir fikri var. Eskiden köy veya mahalle kahvehanelerindeki çay muhabbetlerinde herkes uzman olduğu futbol, siyaset ve din konularında görüş bildirirdi. Günümüzde bu görevi sosyal medya araçları görüyor. İnternet erişimi olan ve bu araçları kullananlar da kahvehane müdavimleri gibi her konuda görüş bildiriyor. 

Sosyal medyada herkesin doğru bildiği veya öne çıkmak için doğru olduğunu düşünmese de aykırı gözükmek için belirttiği bir fikri var, bunu paylaşıyor, konu üzerinde çok düşünmeyen insanları da hemen etkiliyorlar. Yanlış bilginin yayılma hızı bu ortamda ışık hızı ile aynı. Hadsizliğin sınırı yok. Eskiler âlimin karşısında dilini, ârifin karşısında kalbini tut demişler. Bu sözden o kadar uzağız ki… Bu nedenle bir konu üzerinde fikir birliği olması, hakikate ulaşmak imkânsız hale geldi. 

Kovid konusunda kafaların bu kadar karışık olmasının bir nedeninin de sosyal medyanın bu kadar aktif olduğu bir dönemde ortaya çıkması olduğunu düşünüyorum. Cehaletle hadsizlik bir arada olunca bu karışıklığın önünü almak mümkün olmuyor. Geçenlerde şöyle bir tivit atılmıştı, aile aşı olmuş o sırada telefonlarında daha önce görülmeyen bluetooth cihazlar ortaya çıkmış. Aşının marifetiymiş. Büyük oyunu çözmüşler. Büyük ihtimal gırgırına atılan bu tivit o kadar çok kişi tarafından ciddiye alındı ki.

Bu işin bir tarafı. Böyle sululuklar gerçek bilgilerin, olması gereken tartışmaların da önüne geçiyor. Virüsün insan eli ile mi yoksa doğal yollarla mı ortaya çıktığı hâlâ meçhul. Aşıların güvenliği konusunda yukarıda örneğini verdiğim sululuklar dışında meslekleri doktor olan profesörler arasında da fikir birliği yok. Biri mutlaka olun diyor, diğeri kesinlikle olmayın diyor. Çok farklı görüşler var ama aşıların test aşamasını geçmeden kullanıldığını, bunun zorunlu tutulamayacağını söyleyenlerin sesi, aşının içinde çip var diyenler kadar çıkmıyor.

Bu karışıklık yetmezmiş gibi bir de mRna teknolojisi kullanılan aşının gündemde olması kafaları iyice karıştırdı. mRna son on beş, yirmi yılda geliştirilen bir teknoloji. Bu aşının karşıtları, aşının insan vücudunda kalıtsal değişiklik yapabileceğini söylüyorlar. mRna altyapılı aşı bildiğiniz gibi başında Türk bilim adamları bulunan Alman firması tarafından geliştirildi. Bu aşının alternatifi olan Çin aşısı ise eski usül yöntemli bir aşı, ona da Çin malı diye ucuz üretim oyuncak muamelesi yapılıyor. 

Peki, bu kadar kafa karışıklığının olduğu yerde halk ne yapsın, biz ne yapalım? 

Kişisel görüşüm, iki konuya dikkat etmemiz gerektiği yönünde: ilki “size bir fâsık haber getirirse doğruluğunu araştırın” hükmünce bu konuda duyduğumuz, okuduğumuz her şeye hemen inanmamak ve arkasını araştırmak. İkincisi de ulu’l emre itaat, eğer hayat sürdüğümüz vatanımızı emanet ettiğimiz devletimiz bu konuda ortak bir karara varmışsa ona uymak.

Aşı hakkı çıktıktan sonra birkaç gün bunları düşündüm ve kendi kendime şöyle dedim: eğer devletimiz bu aşıyı olmamızı istiyorsa, olmak gerek. Böylece mRna’lı Biontech aşısını oldum. İnşallah alınan önlemler ve aşılar bu sıkıntıdan kurtulmamıza vesile olur.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Hayatın merkezi anneler... - Sayı 124
Zor sınavımız mülteci mes... - Sayı 123
Tevhid yoksa huzur da yok... - Sayı 122
Anlam peşinde... - Sayı 121
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Hislerin hissizleştiği noktada, onlarda kalan aklın varlığını sürdürebilmek için o noktaya varışın yaratıcısını bile inkâr edebilecek kadar “bencil”leşmesine kılıflar uydurarak (bunu) üstünlükmüş gibi gösterenleri iyi tanımak gerekir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
İddiamıza arşivimiz delildir
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15729931
 Bugün : 920
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656839
 Bugün : 39
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 58
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim