Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2187 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Doksan dokuzun bereketi ile
Site Editörü

  Sayı: 99 -

Dostoyevski, yeraltından “gerçek, hastalıktır” diye seslendiğinde “gerçek” ile mutlak bir şuuru mu kastediyordu acaba? Belki de “gerçek” kelimesini hakikat olarak çevirmek lazımdı. Ama ya hastalık… Hakikatin sınırlarına yaklaştığı yerden hakikat ona hastalık gibi mi gözüktü dersiniz?

Hastalık, ilgili varlığın normalde içinde olmaması gereken bir durumda olduğunu gösterir. Ateşimiz normal koşullarda otuz yedi derece olmalıdır, bunun altında veya üstünde olduğunda ise normalin dışına çıkmış oluruz, hastayızdır. Normal durumda belirli bir uzaklık ve yakınlıktaki varlıkları görebilmemiz, belirli bir frekans aralığını duymamız beklenir, bu sınırların dışındaysak yani normalin aksi bir durum varsa hastayızdır. Hatta normalden çok daha iyi görüp, duyuyorsak da bir gariplik vardır.

Dostoyevski, “mutlak şuur” veya “tam bir bilinç” için de aynı şeyi mi demek istedi acaba? Zaten cümlesinin devamında az bir bilinç normal bir insana yeter diyor. “Ye aşı, yat aşağı” sözünün Dostoyevskicesi...

Sayı konumuz olan Esmaü’l Hüsna üzerine biraz tefekkür edince (elbette bir Varlığın isimlerini düşünüyorsak o isimlerin işaret ettiği kendisini de düşünmemiz çok olağandır) O’nun “her şeyin mutlak olanı” olduğunu idrak etmenin kıyısında dolaştım durdum. Aklıma sürekli, her şeyin Mutlak olanı O ise Varlık’ın da mutlak olanı O değil midir, sorusu geldi.

Efendimiz’in izini takip edenler için bu mesele “hastalık” olmamış. “Görelim Mevlâ neyler, neylerse güzel eyler”, demişler. “Muhammed’den göründü kendi bizzat” demişler, Efendimiz’i takip etmişler. Kendi varlıklarından geçmişler, hakikatin tek olduğunu söylemişler, “İster isen bulasın cananı sen/Gayre bakma sende iste sende bul” diye bu tekliğe işaret etmişler.

Bizim gibi nâkıslar için de tek yol Efendimiz’in izinden gidenlerin izinden gitmek olsa gerek. Allah istikamet üzere kılsın bizleri.

Kardelen istişare toplantımızda doksan dokuzuncu sayımız için “doksan dokuzuncu sayıdan hareketle konumuz Esmaü’l Hüsnâ olsun” teklifini ilk duyduğumda ben de dergi editörümüzün söylediği gibi “bu konuda ne söyleyebiliriz ki” diye geçirdim içimden. Editör ne söyler, röportaj yapmak istesen kiminle neyi konuşabilirsin, esmaların anlamını bilmek isteyen heryerden bulabilir, gibi düşünceler aklımda sıraya dizilmişti.

Ancak böyle olmadı. Bu konu verimli bir tefekkür alanı açtı bizlere… Güzel yazılar çıktı ortaya. Röportajımızı, alanında söz sahibi bir âlim olan Ebubekir Sifil Hocamızla yapmak nasip oldu. Hepsi, O’nun isimlerinin bereketi ile olsa gerek.

Allah güzeldir, güzeli sever. O güzelliğe lâyık olmak haddimiz değil ancak inşallah bir nebze olsun yaklaştığımız bir sayı olmuştur.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Hayatın merkezi anneler... - Sayı 124
Zor sınavımız mülteci mes... - Sayı 123
Tevhid yoksa huzur da yok... - Sayı 122
Anlam peşinde... - Sayı 121
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Batı; kaybettiği noktanın idrâkinde ve kazanacağı noktanın gafili olduğunu -yalnız kendine- ihtar ederek bugünkü buhranını yaşıyor. Biz; tüm taklitçiliğimize rağmen hem birincisinin, hem ikincisinin gafletindeyiz.
Eğer batı gibi kaybettiğimiz noktanın idrakinde olabilseydik, elimizden kaçırdığımız bunca zamandan ötürü eyvahlar eder; kazanacağımız noktanın gafletinden de sıyrılabilirdik…
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir
Annelerin zaferi


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15727648
 Bugün : 237
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656744
 Bugün : 2
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 83
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim