Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1219 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Mucize
Kürsü Kainatın Efendisi

  Sayı: 105 -

“İmam–ı Kastalanî’den Seçme ve Süzmeler”

M U C İ Z E

(Mucize bahsi devam ediyor)

Bir başka mucize: Kökleri toprak altında ve yere perçinli bir ağaç, yürüyerek mukaddes huzurlarına geliyor.

Talha Bin Nâfi:

−Bir gün Allahın Resûlü, Kureyş kâfirlerinden gördükleri zulüm üzerine, bir köşede mübarek tenleri kanlı, mahzun mahzun otururlarken Cebrâil geldi. Cebrâil sordu: “Ey Allahın Resûlü, bir mucize görmekten zevk alır mısın?” Allahın Resûlü “Evet!” dediler. Kâinatın Efendisi, Cebrâil’in işareti üzerine karşılarındaki ağacı davet ettiler. Ağaç yürüyerek geldi. Cebrâil, “emret, yerine dönsün!” dedi. Emrettiler ve ağaç yerine döndü.

İbn–i Ömer:

−Allahın Resûlüyle seferdeydik. Karşıdan bir çöl adamı gelmekteydi. Adam yaklaşınca, Allahın Resûlü, sordular: “Nereye gidiyorsun?”… Adam karşılık verdi: “Evime, çoluk çocuğuma gidiyorum!”… Buyurdular: “Bir haber almaya dileğin var mı?”… Cevap: “Nasıl bir haber?”… Allahın Resûlü, dediler: “Allahtan başka İlâh ve onun ortağı olmadığına, M…….’in de onun kulu ve Resulü olduğuna şehadet getir!”… Çöl adamı bu teklif karşısında Allah Resûlünden delil istedi. Allahın Resûlü, ileride bir ağacı gösterip, “işte bu ağaç şahidimdir!” buyurdular ve ağacı yanlarına davet ettiler. Ağaç dere kenarından, toprağı yararak Büyük Huzura geldi ve orada üç kere şehadet kelimesini tekrarladı ve sonra eski yerine döndü. Köklerini yere gömdü ve öylece kaldı.

Bir rivayete göre de, çöl adamı, doğrudan doğruya Allahın Resûlüne, istediği mucizeyi teklif etmiş ve şöyle demiştir:

−Şu ağaca “Allahın Resûlü seni davet ediyor!” deyiver ve onu çağır! Bakalım davetine itaat edecek mi?

Allahın Resûlü, adamın teklifini kabul etmişler, ağacı çağırmışlar, ağaç sağa sola, öne arkaya eğilip köklerini yerden çıkarmış ve huzura gelmiştir. Huzura geldikten sonra da Kâinatın Efendisine hitap etmiştir:

“−Selâm sana olsun, ey Allahın Resûlü!”

Bunun üzerine çöl adamı atılıp:

“−Şimdi emir ver, yerine dönsün!”

Demiş ve ağaç geldiği noktaya kadar gerileyip aynı yere kök bağlayarak durmuştur. Bütün bunları gören çöl adamı, Allah Resûlünün önünde yere kapanıyor ve haykırıyor:

“−İzin ver, sana secde edeyim!”

Allahın Resûlü buyuruyorlar:

“−Eğer bir insanın öbürüne secde etmesine ve bu yolda emir vermeye imkân olsaydı, kadınların kocalarına secde etmelerini emrederdim.”

Daha evvelki bahislerde geçen bu Hadîs, işte bu münasebetle söylenmiş oluyor.

Câbir Bin Abdullah:

−Allahın Resûlüyle giderken bir dere kenarında durduk. Kâinatın Efendisi, yıkanmak için bir tarafa gittiler. Ben de su kabını alarak peşleri sıra gittim. Âlemin Fahri etrafa bir göz atıp, münasip ve örtülü bir yer bulamadılar. Dere kenarında iki ağaç vardı. Ağaçların yanına vardılar ve birinin dalına yapışıp “Allahın izniyle bana tâbi ol!” buyurdular. Ağaç, güdülür deve gibi Varlığın Nuruna tâbi oldu. Öbür ağacı da dalına el atıp çektiler. İki ağaç bir oldu ve Allahın Resûlünü peçelediler.

Ağaç kütüğünün inildeme vak’ası yakından bilinen ve görülmüş olanlardan…

Peygamber mescidinde, ağaç gövdesinden, kürsü veya masa gibi bir kütük vardı. Ona dayanıp hutbelerini verirlerdi. Sonradan minber yapılıp ağaç gövdesi kaldırılmak istenince ondan, iniltili bir çığlık sesi geldi. Bu sesi o anda mescidde bulunan Sahabîler işitti. Rivayet ve şehadet de umumî olduğu için, hâdise, tevatür beyyinesi kesinliğini kazandı.

Peygamber mescidindeki kütüğün ağlarcasına çığlık bastığı, bütün Hadîs âlimlerince sabit ve kamerin inşikakı derecesinde yaygındır.

Beyhakî isimli büyük âlim ve imam, kütüğün ağlarcasına inlemesi mucizesini, tamamiyle meydanda ve umumî ittifakı toplamış bir hâdise kabul eder ve şöyle der:

“−Bu hâdiseyi, zincirleme, gelenler gidenlerden haber almış ve gelenlere duyurmuştur. Tevatür ve ittifak tamdır. Ve hâdise, Allah Resûlünün, Peygamberliğine delil olan büyük âyetlerdendir.”

İmam–ı Şafiî Hazretleri:

“−Allah, bizim Peygamberimize verdiğini hiçbir Peygambere vermedi. İsa Peygambere ölüleri diriltmek mucizesi verildiyse Kâinatın Efendisine de, ağaç kütüğünü iniltilerle ağlatmak mucizesi verildi. Bu, öbüründen üstündür.”

Kütüğün inlemesi mucizesini rivayet eden Sahabîler, en emin ve üstünlerinden olarak on zattır. Nakil, bütün teferruatiyle şöyledir:

−Peygamber mescidinde ağaç gövdesinden bir kütük vardı. Allahın Resûlü, namazlarını, o kütüğe doğru kılarlar ve onun yanında hutbe okurlardı. Sahabîlerden biri; “Allahın Resûlü, diler misin, sana bir minber yapalım? Cumaları oraya geçer ve hutbeni halka yöneltirsin…” dedi. Kâinatın Efendisi bu teklifi kabul buyurdular. Bunun üzerine teklifi eden Sahabî, üç basamaklı bir minber yaptı ve mescide yerleştirdi. İşte bu minber, yerine konulunca, kütüğün yanından ayrılıp minbere çıktıkları an, kütük iniltiler salıvermeye başladı. Herkesin haşyet ve dehşet nazarları önünde Allahın Resûlü, minberden indiler ve elleriyle kütüğü meshederek okşadılar ve tekrar minbere çıktılar.

Bu rivayetin, esasta hiçbir farkı olmaksızın, teferruat üzerinde küçük değişiklikler belirten başka şekilleri de vardır. Fakat hepsi birden, minber yapıldıktan sonra yanından ayrıldıkları kütüğün ağlamaklı sesler çıkardığı üzerinde müttefiktir.

Hasan Basri Hazretleri bu Hadîsi andıkları her zaman ağlar ve şöyle derdi:

“−Ey, Allahın kulları; Varlık Nurunun Allaha yakınlığından bir kütük zevke gelip ağlıyor da, siz insan olduğunuz ve bu hakikate vâris bulunduğunuz halde ne duruyorsunuz?”

Mucizelerden bir şube de, Allah Resûlünün hayvanları râm ve teshir edişleridir. İmam–ı Ahmet ve Nisaî yoliyle gelen Enes Bin Malik rivayeti:

−Medinelilerden birinin, bahçesini sulama işinde kullandığı bir devesi vardı. Bir gün deve ani bir huysuzluk gösterip sahibine itaat etmez oldu. Serkeşliği o kadar arttı ki, onu zaptetmek ümidini kaybettiler. Nihayet Allah Resûlünün huzuruna gelip yalvardı: “Ey Allahın Resûlü; devemiz serkeş oldu, ağaçlarımız ve ekinlerimiz susuz kaldı, sen çaremize bak!” Allahın Resûlü, hemen tek başına devenin bulunduğu bahçeye gittiler. Deve, bir kenara çekilmiş gelenlere hışımlı hışımlı bakıyordu. Allahın Resûlü, hemen tek başına devenin bulunduğu tarafa doğru ilerlemeye başladılar. Medineli Sahabîler haykırdı: “Ey Allahın Resûlü! Bu deve kuduz ite dönmüş… Sana saldırmasın?” Kâinatın Fahri buyurdular: “Bana ondan zarar gelmez!”… Allahın Resûlü ilerlediler; deve kendilerini görünce halini ve bakışını değiştirdi ve Âlemlerin Fahrine doğru yürümeye başladı. Tam karşılarına gelince de, Sahabîlerin hayret ve haşyet nazarları önünde yere yattı, secde etti. Allahın Resûlü deveyi çekip diledikleri şekle soktular. Deve eski halinden daha yumuşak bir tavırla emri kabul etti. Sahabîler koşup geldiler ve Allahın Resûlüne dediler: “Bu akıl ve idrakten mahrum hayvan sana secde eder de, biz dururuz, olur mu? Biz insanız ve secdede ondan fazla mükellefiz”… Bunun üzerine Allahın Resûlü, şu cevabı verdiler: “Beşer beşere secde edemez! Eğer benim için böyle bir emir vermek mümkün olsaydı, kadınların kocalarına secde etmelerini söylerdim!”

Aynı ruh ve meâlde bir Hadîsin evvelki bahislerde geçtiği hatırlardadır. (Devam edecek)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Hususilik... - Sayı 114
Hususilik... - Sayı 113
Hususilik... - Sayı 112
Hususilik... - Sayı 111
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Çaresizlik yoktur, umutsuzluk vardır. Engellerin yıkılması umut etmeyi umut etmekle başlayacaktır.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gazze, ümmetin imtihanıdır
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16310839
 Bugün : 1683
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 693602
 Bugün : 118
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 216
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim