Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     879 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Yunus Emre ve Lorca üzerinden bir medeniyetin diğerine el uzatması
Sinan Ayhan

  Sayı: 110 -

47 yaşındayım; o vakit 47’ye nispetle zaman ve mekân bağlamında, dünyaya dair, eşya ve hadiseler arasında bir hesaplaşmam olmalı. Öyle mi… 47 yaşındayım ve sanki hiçbir şey değişmemiş gibi Kanunî misali Viyana’dan dönüyorum. 47 yılın bendeki ciğere işleyen hükmü bu...

Bu hükmün taradığı misaller nereden çıktı…

Aklım erdiği ve yirmili yaşlarıma henüz varmadığım demlerde, batı doğu arası bir yakınlaşmanın yüz yıllara yaygın olduğunu düşünürdüm. Bir, batının doğuya el uzattığına; bir, doğunun batıya el uzattığına inanırdım. İki kutup kendini terazide tartıyor olabilir mi… Bütün zıt hallerine rağmen bu iki medeniyetin birleşebileceği düşüncesi beni içten içe bir meraka itmişti; acaba Doğu Batı birleşmesi ne zaman mümkün olacaktı... Kıyamette mi... Zıtlar birleşebilseydi, bir daha ayrılmazlardı, hikmetine bağlı olarak...

Gelişme bayrağını bir Batı elinde tutuyor, 400, 500 veya bilemediniz bin sene götürüyor; sonra bir gerileme ve çöküşle bayrağı Doğu’ya teslim ediyor; Doğu da madde ufkunda yaklaşık bir bin sene de o bu temsili yükleniyor; böyle sürekli bir su değirmeni devri misali tarih yazılıyordu. İkisinin eşit şartlarda bir araya geldiği tarihi bir mizansen yaşanmadı. Ama bunun yaşanma ümidi hep kursaklarda saklı kaldı.

Yine gençlik dönemlerimde Yunus Emre Divanı ile karşılaştım. Rahmetli babam bizim dervişin kitabını almış, kütüphanemize koymuştu. Hoş bir merakla mısraları okumaya başladım.

Şöyle diyordu Yunus, bizim Yunus;

“Bir garip ölmüş diyeler

Üç günden sonra duyalar

Soğuk su ile yuyalar

Şöyle garip bencileyin”

Yunus’un bendeki izi, bendeki dervişliği bu gariplik duygusuyla başladı işte. Belki buradan bütün zamanı kuşattı. Garip ve yalnız olmayan, böyle bir çilesi olmayanın hükmü nedir ki...

Aynı dönemlerde bir popüler şarkı ile Lorca’yı tanıdık. Bu elbette bizim Yunus’tan sonraydı. Belki kıymeti benim kişisel tarihime ait ve yalnız ona uygun. Olsun; bu mısralarda da bir garibin sesi vardı.

Lorca şöyle diyordu:

“Ay kocaman, at kara

Torbamda zeytin kara

Bilirim de yolları

Varamam Kurtuba’ya”

Viyana’dan önce bizim bir Endülüs dönüşümüz var tarihte, yaraları hâlâ sarılmadı. Anlaşılan Lorca da bir başka türlü gariplerdendi. Devamında şöyle demiş çünkü Lorca:

“Yola baktım, yol uzun

Aman atım, canım atım

Etme eyleme ölüm

Varmadan Kurtuba’ya

Kurtuba uzakta, tek başına…”

Kurtuba’ya varamamak nasıl bir ölümdü acaba... Kurtuba’ya varamayan Viyana’dan geçebilir miydi...

Tarihin Doğu Batı üzerine hayalleri öyle kaldı. Doğu ve Batının buluşması batının hırsı ve doğunun ahmaklığı yüzünden öyle kaldı. İçimizde idealler hem Yunusca, hem Lorcaca öyle boynu bükük kaldı.

Lorca o toprakların garibi, bizim Yunus bizim toprakların... Hangisinin tesiri daha kuşatıcıdır; o başka tartışma konusu. Zıtlar birleşebilseydi; doğu bizim, batı bizim,  hattâ Yunus gibi Lorca da bizim olabilirdi. Ama zamanın üzerime bıraktığı heves, görüyorum ki hâlâ Viyana’dan dönmek zorunda.

Yirmiye varmadan kurduğum hayal, sadece benim hayalim olamaz; ben bir hissiyatı söylüyor olmalıyım; yoksa bizim Yunus bize yazdığı gibi derviş dizelerinden bizim Lorcalar’a da bu mektupları yazdı. Belki onların seslerinde Muhiddin-i Arabî’nin nefesleri var... Bir medeniyetin diğerine el uzatması sadece boş bir hayal mi… Ben, bunun boş bir hayal olduğunu düşünmüyorum.

Garibin teni her yerde aynı ten, insan her yerde insan…

Mektupları Viyana’nın ötesine, Kurtuba’ya taşımak ne büyük ideal... İşte bu bizim elimiz, bizim hayalimiz, bizim rüyamız, bizi sigaya çekecek Molla Kasımlar olsa bile biz bu rüyayı görmeye devam edeceğiz. Böyle düşünüyorum ve böyle düşünmekten de vazgeçmeyeceğim. Selâm ile…


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kalem, O Kalemdir... - Sayı 114
Oluşmuş ve Oluşmamış Âzâl... - Sayı 114
Hakikatin Önsezisinden Ye... - Sayı 113
Liyakatin Kökleri ve Köke... - Sayı 112
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Nüfuz plânlaması diye bir şey tutturmuş gidiyorlar.
Ülkedeki kazalar, ihmaller ve terör sebebiyle ölenler hiç hesaba katılmıyor.
İnsanımızda bu ibret almamak, hükümetlerimizde bu beceriksizlik olduğu sürece bırakın planlamayı, nüfusu teşvik etmeleri gerekmez mi?
Yoksa bunca ölüme karşı bu tedbirsizlik, nüfuz planlamacılarının işi mi?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Gazze günlüğü
Sosyal medyanın gücü
Üstün fikir
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13158587
 Bugün : 77
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 604581
 Bugün : 21
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 226
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim