Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     17 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Ademe mahkûmiyetten ibaret değil
Ali Erdal

  Sayı: 120 -

Üstat Necip Fazıl’ın eserleri bugün, rahatça temin edilebiliyor, şiirleri yüksek mevkideki kişiler tarafından okunabiliyor, ödüller verilebiliyor, sadece eserleri değil, kendisi bile haberlere konu oluyor.Mühim yerlere ismi verilebiliyor. Bu sebeple İslâm dâvâsı için cemiyet meydanına atıldığı zaman, “ademe mahkûm edildiğini”, bugünlere kolay gelinmediğini yeni nesiller bilmez; bilemez. “Ademe mahkûm edilmenin” (baskı ve zulüm bundan ibaret değil) ne olduğunu bilmezler ki, “mahkûm edileni” bilsinler. Her soruya cevap veren internetteki arama motorları da bilmez. Bu da “ademe mahkûmiyetin” tam olarak kalkmadığının göstergesi.

Bazı olaylar vardır, zamanında tam anlaşılamaz, yıllar geçtikçe idrak edilir. İşte benim “ademe mahkûmiyetin” ne olduğunu anlamam; kimin, niçin mahkûm edildiğini idrak edebilmem de öyle oldu. Bu tespit cemiyet için de geçerli.

Ortaokulda okuma hevesim kütüphaneyi keşfetti. Öğretmen okulunun, mesai saatleri dışında bile açık zengin kütüphanesinde buldum kendimi. ‘Daha neler’ misali birkaç örnekle ifade edeyim. Önce Batının çocuk klâsikleri, ardından klâsik romanları… Kâğıt kırpma makinesi hızıyle elden geçti. Tom Savyer’in maceralarından Donkişot’a, Seksen Günde Devr-i Âlem’den Vadideki Zambak’a… Tanımadığım yazar, okumadığım kitap kalmamalı. Arzın Merkezine Seyahat’la meraklandım, Pol ve Virjini ile ağladım, Romeo ve Jülyet’le hüzünlendim, Pinokyo ile güldüm, Polyanna ile ümitlendim, şövalye romanları ile kahraman oldum, Donkişotla ‘benim idealim ne’ diye düşündüm… Romeo ile Jülyeti, Leylâ ile Mecnun’la karşılaştırdım.

Hıçkırık’tan, Çalıkuşu’na; Gulyabani’den Yaban’a, Vatan yahut Silistre’den İnce Memet’e.. “Batı tesirinden Türk edebiyatı” tasnifinde yer verilenler; okudum demeye değmeyecek çerezler. Bütün sol eserler de öyle… Tek parti döneminin Batıyı empoze eden tercümeleri… Birkaçını okumak, mütercimleri küçümsememe yetti. Tek parti döneminin yeni ve tek tip nesil yetiştirme gayreti Halkevi yayınları… Falih Rıfkı, Ömer Rıza Doğrul, Behçet Kemal ve benzerleri… Feridun Fazıl Tülbentçi’nin kalın kitaplarından Nihal Atsız’ın romanlarına…

Okulun geniş imkânları sayesinde günlük gazetelerdeki fıkraları okuyorum. Kapanmış “Adam” ve “Kadro” gibi dergileri bile... Varlık, Akbaba, Hayat, Ses vesaire... “Okunmak için alınan gazete” telkini, bana Cumhuriyet’i; bir edebiyat dergisi takip etmek lâzım kanaati “Varlık”ı aldırtıyor. Ara ara Akbaba başta mizah dergileri de alıyorum. Bir grup arkadaşla değişik gazeteler alıyor, şimdi adı köşe yazarı olan fıkra muharrirlerini ‒bazan beraber‒ okuyoruz. Yazarlar ve yazıları hakkında konuşuyor, aralarındaki kalem savaşlarında taraf oluyor, tartışıyoruz.

Bir gün benim tanımadığım kalem erbabı kalmamıştır diyebilmeliyim. Bir kâğıt parçası görsem; kâğıt, punto ve karakterden hangi gazete veya dergiye ait olduğunu biliyorum. Okuduğum veya dinlediğim ibaredeki üslûptan sahibini tanıyorum. Bir gün bir arkadaş soruyor: “Büyük Doğu’yu da biliyor musun?” Ne olduğunu soruyorum, “çok kötü bir şeymiş” diyor.

Resim hocamızın rehberliğinde ve sağladığı imkânlarla, özel odamda büyük ressamların eserlerinin kopyalarını yapıyorum. Değerli hocam, “kopya değil reprodüksiyon” diyor. En zevk aldığım zamanlar… Yemeğe geç kalıyorum, ders gibi yoklama yapılan “mütalâalara” katılmama ayrıcalığı kazanıyorum. Bir gün disiplini ile nam salmış beden eğitimi öğretmeni, sınıfı takımlara ayırdıktan sonra bana, daha önce istediğim izni hatırlatıyor “Ali sen kütüphaneye gitmeyecek miydin?” diyor. Resim ekolleri ile felsefe ve edebiyat ekollerinin paralelliğini ve bizdeki özentilerini fark ediyor, Batı hayranlarını küçümsüyorum. Dersler mi? Sıradan bürokratik işlemler… Derse girilir, imtihan olunur, notlar okunur vs… Ben bütün dünyanın fikir adamlarını, yazar çizerlerini tanımakla meşgulüm… Karikatür, zevkle takip ettiklerimin başında… Şimdi bile o günden bugüne hangi karikatürü görsem kime ait olduğunu bilirim. Batı klasik müzik dâhilerini, “sınıfta kalma” korkusuyla tanıdık, dinledik.

Dünya fikir atlası içinde benim bilgim dışında kimse yok emniyeti içinde okul bitti. Askerde birden bire âdetâ duvara tosladım. Elime, o güne kadar görmediğim bir dergi geçti: Yeni İstiklâl. Bir başyazı... Yazarın adı yok, mahlâsı Adıdeğmez… İlk cümlede kim olduğunu anlarım. Hayret!.. Bugüne kadar rastlamadığım bir üslûp… Anlaşılan Adıdeğmez uzaydan dün gelmiş ve bu yazıyı kaleme almış...

Adıdeğmez’in kim olduğunu ve onun “Beni ademe mahkûm ettiler” tespitini duyduktan sonra anladım ki, bu hinlik; Türk’ü köklerinden koparma operasyonunun bir parçası... Millet, mütefekkirini tanımasın ki sistemin küvezinde kalsın. Ama hakikate, gün ışığına çıkmak gibi bir fazilet de verilmiştir. Şükürler olsun, “Surda bir gedik açtık, mukaddes mi, mukaddes”!.. Bugün gelinen nokta gösteriyor ve ispat ediyor ki, “doğru fikirden üstün güç yoktur ve hakikat, eninde sonunda galip gelir.”


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Hem şahin, hem güvercin-2... - Sayı 120
Hem şahin, hem güvercin-1... - Sayı 120
Ademe mahkûmiyetten ibare... - Sayı 120
Deniz kabarıyor... - Sayı 119
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Batı’nın Pompei’sinin günlerini andırmasının sebepleri Osmanlı Devleti’ni çökerten “metal yorgunluğu”nun ilk safhası değil midir?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Kasem olsun!
İsrail-SAMİRİ-oğulları
Üstün fikir
Tas tarak
Çocuk
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13321971
 Bugün : 4475
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 610155
 Bugün : 120
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 112
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim