Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2839 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

H?sn? G?RSEL Hoca'nyn Ardyndan
Mustafa Turan

  Sayı: 67 - Temmuz / Eylül 2009

Numune bir şahsiyet, güzel bir insan, ve tam bir Osmanlı Beyefendisi olan Hüsnü Gürsel Hoca'yı, 84 yaşındayken uğurladık ukba yolculuğuna.(1) Hani: "Karıncayı dahi incitmekten çekinir" tabiri var ya, sanki bu tasvir, Hüsnü Hoca'yı tarif eder gibidir. Sadece Sakarya değil, Türkiye büyük bir fotoğraf sanatçısını kaybetti. Milletimizin başı sağolsun.

Sakarya’da uzun zamandır devam eden kültür san'at faaliyetlerinde, kendisiyle hep birlikte olmuştuk. Bu zaman zarfında, Rahmetli'nin ne bir kaba davranışına, ne de sesini yükselterek konuşmasına tanık olduk. O, her zaman yıkıcı değil yapıcıydı. Kavgacı değil barışcıydı. Sevecen, mülâyim ve mütevâzi idi. Doğrunun, iyinin, güzelin, vefânın, ahlâkın ve insanî değerler idealinin su katılmamış mümessili gibiydi. Madde plânında iyi bir fotoğraf sanatçısı olmakla birlikte, mânâ planında da bir ruh ve ahlâk mimarıydı. Âdeta bir şelâle haşmetiyle akardı insanların gönüllerine güldür güldür. Sakaryalılar’ın kalbinde abideleşen, ebedileşen ve heykelleşen bir adamdı o. Kalbi ve gönlü kadar ak olan saçlarında, tatlı bir ıstırabın epupesi okunurdu sanki. Samimi dostluğuna güvenilir, candan arkadaşlığına inanılırdı. Politikaya mesafeli bir duruşu vardı. Kültür san'at çevrelerinde olduğu kadar, siyaset, spor, eğitim ve ticaret çevrelerinde de takdir gören bir isimdi. Cenazesindeki manzara, anlattıklarımızın şahid-i adili değil de nedir?

Hüsnü Hoca ile ilgili birkaç hatıramı sizlerle paylaşmak isterim. İstanbul'da açtığı bir sergiye Sakarya'dan bir otobüs arkadaş gitmiştik. Bizleri görünce o kadar duygulanmıştı ki, gözlerindeki buğu hissedilebiliyordu. Birkaç yıl önce merkez belediyesinin Deprem Müzesi'nde organize ettiği, her gün bir yazara imza günü yapılmıştı. Sıra bendeyken, karşıladığım en hatırlı konuklardan birisiydi Hüsnü Hoca. Bir saate yakın oturmuştu yanı başımda. Gelen diğer konuklarla çevirdiğimiz sohbet halkasında da, tartışmasız herkesin saygı duyduğu insan oydu. Ayrılırken, birkaç kitabımızı imzalatmış, tüm ısrarlarımıza rağmen ücretini de ödemişti. Bir başka defasında Sakarya Fen Lisesi'nde, Fahri Tuna'nın yönettiği bir panele birlikte katılmıştık. Aynı panelde heykel sanatını Mustafa Tömekçe, karikatür sanatını Osman Suroğlu, fotoğraf sanatını Hüsnü Gürsel ve şiir sanatını da bendeniz temsil ediyorduk. Vali Cahit Kıraç Bey, Aziz Ersoy Bey ve gazeteci Abdullah Çelik Bey gibi protokolün de katılımıyla dolu olan salonda, söz Osman Bey'e verilince espriyle karışık dedi ki: "Ben konuşmam çizerim." Sıra Hüsnü Hoca'ya gelince aynı espriye iştirak ederek demişti ki: "Madem Osman Bey: "konuşmam çizerim" diyor, ben de konuşmam çekerim." Bana söz verilince hepsine atıfta bulunarak: "Madem Osman Bey çiziyor, Hüsnü Hoca çekiyor, Tömekçe Bey dikiyorsa, ben de yazıyorum. Peki, kim konuşacak?" demiştim de, salon kahkaha tufanına boğulmuştu. Başka bir akşam ise, Irmak Kültür sanat dergisinin yönetimi olarak, Çark Caddesi'ndeki yerimizde toplantı halindeydik. Kapı birden hızlıca açıldı. İçeri giren Hüsnü Gürsel Hoca'dan başkası değildi. Elindeki şemsiyesini uzatarak: "Kaldırın elleri bu bir soygundur"demişti. Sarmaş dolaş olduk. Fevkalâde mutlu görünüyordu. Çok geçmeden mutluluğunun sebebini de anlamıştık. Çünkü Hoca, Ankara'dan yeni bir kitabının baskısını alarak dönmüş ve evine dahi gitmeden, o sevincini bizlerle paylaşmayı tercih etmişti. Ayrılırken de hepimize kitaplarını imzalamıştı. Hâlâ saklarım imzalı eserini, kitaplığımın en nadide köşesinde. Vefatından bir hafta önce Fahri Beyle ailece gitmiştik ziyaretine. Istırap çekiyordu. O halde bile, sağdan sola dönerken bizden izin istiyor ve özür diliyordu. Bu asil tavır, insanlık mikyasında şahikalarda taçlanmanın en güzel resmi değil midir? Şurası bir gerçek ki, Hüsnü Hoca'yı bizlere tanıtacak en iyi isim, ona manevî evlâdı gibi yakın olan Fahri Tuna'dır. Bekliyoruz onun kaleminden. O güzel ve güzide insan Hüsnü Hoca'yı rahmetle anıyoruz. Ruhu şad, makamı cennet olsun.

(1) Rahmetli, Ali Erdal’ın öğretmen okulundan hocası.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Biz Bilecikliler II. Abdü... - Sayı 91
H?sn? G?RSEL Hoca'nyn Ard... - Sayı 67
IRMAK’TAN BAKINCA M... - Sayı 62
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16363504
 Bugün : 5703
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 698715
 Bugün : 1414
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1708
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim