Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2564 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

RAHATIM, RAHATSIN, RAHAT!..
Altan Atan

  Sayı: 44 - Nisan / Haziran 2004

Geçmiş önemli, gelecek de merak konusu ama bugün daha önemli. Çünkü bugünde geçmiş ile gelecek birleşiyor ve her zaman için dünyada ilginç olaylar oluyor. Geçmişte dünya büyüktü insanlar için. Bilinmeyen, ulaşılmayan yerler ve insanlar vardı. Bugün için küçük. Bilinmeyen, ulaşılmayan yer ve insan kalmadı. Gelecekte ne olur bilinmez ama bilinir, ulaşılır olmak geçmişteki korunmuşluğu yok etti. Gerek çevre, gerek insan hakları konusunda önemli kayıplar verildi.

Artık insanların genel bir arzusu var. Rahat olmak ve rahat kalmak.

Dünyanın bu karmaşık halinde bu rahatlığı tanımlamak da zor. Soğuk bir gününün rahatlığı sıcak bir mekânda oturmak. Kavurucu yaz sıcaklarında rahatlık serin bir ortamda bulunmak elbet. Tartışılmasına gerek olmayan fizikî rahatlığı bir yana bırakalım.

İlkinde belirli standartları yakalamak isteği diğerinde can sınırını da geçebilen şiddet sonrası duygular var. Horlanan, ezilen, mahrum edilen bir insanın “beni rahat bırakın” diyen bakışları bambaşka bir rahatlık arzusu. Bu arzuda, artık kaybedilecek her şeyin kaybedilmiş olması, belki de can pazarı var.

“Doğal hayat” denince akla vahşî hayat da denen hayvanlar, bitkiler âlemi gelirdi. “Doğal hayat” belgesellerinde Afrika’nın balta girmemiş ormanlarını veya dünyanın diğer bakir bölgelerindeki hayatı seyrederdik. Yani insanın olmadığı bir hayata doğal hayat diyoruz biz. Çünkü o hayata insan eli değmemiş ve “doğal hayat” onlar için en tabiî bir hak. Ancak, doğal hayatın içindekiler bu haklarını her geçen gün kaybettiler. Hayvanlar, bitkiler, ağaçlar, ormanlar, denizler, akarsular kısaca çevremiz dile gelse hep aynı feryadı duyacağız: “BİZİ RAHAT BIRAKIN!”

“Doğal hata” ve “Doğallık” kavramları çevre kelimesinin anlamıyla birlikte genişleyerek insanları da içine aldı. Bu demektir ki, bitki ve hayvanlar âleminin içinde artık insanlar da var. İnsanlar zamanla, kendiliğinden veya zorla bu sınıfa dâhil oldu. Bu tabirleri kullanan insanlar durumun vahameti karşısında kendilerini kurtarıcı ölçü olarak “doğal-vahşi hayatı” temel aldı. Yılana sarılanlar kaybolan insanlıklarını kaybettikleri noktada değil, çok daha düşük seviyelerde aradılar.

Maruz kalınan durumun insanca değil, insafsızca olması onları en yakın oldukları yere yöneltti. Kendilerine özgün bir rahatlık içinde yaşayan insan sayısının az olması bu yüzden şaşırtıcı olmamalı.

Hayvanın doğallığına müdahale edince neler yapacağı aşağı yukarı belli. Bir noktaya kadar direnç, karşı koyma, ardından uyuşturulma, sirk veya hayvanat bahçesi. Bazen de eğlence veya tatmin olma uğruna, doğrudan yok olma. Ya tabiat!.. Ne yapabilir ki? Kesilen ağaçlar, yok edilen ormanlar, kirlenen denizler, akarsular, kirlenen hava… Onlar kolaylıkla yok edilirler ama yoklukları oldukça pahalıya gelir. Her durumda doğallığın bozulmasının bedelini insan öder ve insanların rahatı kaçar.

Rahat olmak ve rahat bırakılmak isteği aslında rahatsız edenin rahatı içindir.

Hele “rahat bırakın beni” feryadı adeta son uyarıdır. Olması muhtemel olan sağduyuya yapılan son ikazdır. Bu durumdaki bir canlının intikam kabilinden yapacağı bir şey yoktur. Kesilmekte olan bir ağaç o anda ne yapabilir? Ancak intikam denen şey de doğal olarak ardından gelir. Bu nokta bir bitiş ve başlangıç noktasıdır.

Geçmiş bu yüzden önemli, gelecek de öyle ama bugün daha önemli. Çünkü bugün, geleceğin alt yapısı olan geçmiş demektir. Bugün yapılacaklar geleceği oluşturacak olanlardır. An bu andır ve bugün kısaca gelecek demektir. Anın gereğini yapmayanlar sonra olacakların sorumlusudur.

Hayvanlar, bitkiler, dağlar, taşlar sulardan sonra insanların da artık önemli ve kuvvetli bir arzusu var. Rahat olmak, rahat bırakılmak…

Gerçek niyetlerin duruma uygun söz ve senaryolarla gizlenerek, doğal hayatın bozulduğu, katledildiği günümüzde bir hayvan veya bir bitki gibi mi davranmak gerekir acaba?


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Yakarsa Dünyayı...... - Sayı 114
Mizah Ciddî Bir İştir!... - Sayı 113
Mezarımı Taştan Oyun... - Sayı 112
Müjde... - Sayı 108
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Nüfuz plânlaması diye bir şey tutturmuş gidiyorlar.
Ülkedeki kazalar, ihmaller ve terör sebebiyle ölenler hiç hesaba katılmıyor.
İnsanımızda bu ibret almamak, hükümetlerimizde bu beceriksizlik olduğu sürece bırakın planlamayı, nüfusu teşvik etmeleri gerekmez mi?
Yoksa bunca ölüme karşı bu tedbirsizlik, nüfuz planlamacılarının işi mi?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13190894
 Bugün : 141
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606185
 Bugün : 4
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 178
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim