Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2373 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Annelerimiz -13-
Yavuz Sert

  Sayı: 92 -

Efendimiz Medîne'ye teşrif ettikleri zaman Medîne'de ciddi bir yahudi nüfusu vardı. O zamanlar şehrin adı Yesrib idi. Medîne'nin eski ismini söylemek Efendimiz tarafından yasaklanmıştır. Medîne ismini de kısa olarak söylüyoruz, Medîne şehir demektir, uygun olan sadece Medîne demek yerine Medînetü'n Nebi, Medînetü'l Münevvere, Medîne-i Tâhire şeklinde söylemektir.

O zamanki yahudi toplumu bir peygamber geleceğini biliyorlar ve bekliyorlardı. Ama kendi burnu büyüklükleri nedeniyle yeni bir peygamberin de kendi içlerinden çıkacağını düşünüyorlardı. Medîne Senedi çok önemlidir, bu senet ile gayrimüslim bir toplumla müslüman bir toplumun bir arada nasıl yaşaması gerektiği ortaya konmuştur. Kendi ırklarından başka insan kabul etmeyen Yahudiler, aynen Hudeybiye'de müşriklerin yaptığı gibi, bu senette yazılı mükellefiyetlerini yerine getirmemişlerdir.

Bu iş çevirenlerin başında Benî Nadir kabilesi reisi Huyey bin Ahtab vardır. Bu kabile Medîne'den çıkıp Hayber'e yerleşmiş daha sonra Mekkeli müşriklerle Benî Kureyzâ yahudilerini müslümanlar aleyhine kışkırtmaya devam etmiştir. Benî Kureyzâ, Benî Nadir'in kışkırtmalarına uyup ihanet edince muharebe olmuş, Benî Kureyzâ yahudileri cezalandırılmış ve Huyey bin Ahtab da öldürülmüştür. Benî Nadir kabilesinin reisi olan Huyey bin Ahtab'ın Safiye isminde bir kızı vardır. Huyey'in hanımı ise önemli bir asilzade olan Berre binti Semev'dir.

Hz. Safiye'nin yaklaşık olarak 610 yılında doğduğu rivayet edilmektedir. Validemiz ilk evliliğini Benî Nadir'in ileri gelenlerinden Sellam bin Mişkem ile yapmıştır ancak bu evlilik yürümemiştir. Daha sonra validemiz bir kumandan olan Kinane bin Rebi ile ikinci evliliklerini yapmıştır.

Hz. Ali'nin kahramanlığının belirgin olduğu Hayber seferinde Nizar, Natat ve Ketibe kaleleri birer birer düşmüş, Kinane bin Rebi öldürülmüş, hanımı Hz. Safiye, hem bir kabile reisinin kızı, hem de bir kumandan hanımı olarak Ketibe kalesinde esir düşmüş ve cariye olmuştur. Esirlerin taksimi sırasında Safiye validemiz Ashâb-ı Kiram'dan Dıhyetü’l-Kelbî'nin hissesine düşmüştür. Ashâb-ı Kiram bu paylaşımdan sonra Safiye validemizin kabile reisi kızı ve kumandan hanımı olduğunu farkederek, bu kadar önemli bir kişinin Efendimiz Hazretleri’nin hissesine düşmesi gerektiğini söylemişlerdir. Hattâ Ashâb'ın bazıları Hz. Dıhyetü’l-Kelbî'ye bunun için mangır vermek istemiş ancak Hz. Dıhye bunu kabul etmeyerek Safiye validemizi Efendimiz'in hissesine vermiştir.

Daha sonra Efendimiz Hz. Bilâl'i göndererek Safiye validemizi almasını emir buyurur. Hz. Bilâl ne yazık ki toplumumuz tarafından yalnızca Resûlullah Efendimiz'in müezzini olarak anılır.  Hz. Bilâl pek çok vazifeye sahip bir zât-ı şeriftir. Beytü'l Mâl'in hesabını o tutmuştur, Resûlullah Efendimiz'in özel ödemelerini yapmıştır, kadın esirelerin muhafazası ona ait, ayrıca Hucurât-ı Nebeviyye'ye izinsiz girmeye memurdur. Su getirmeye, erzak taşımaya sadece o yetkilidir.

Ganimet ve esir paylaşım işleri henüz Hayber'den dönülmeden yapılmıştır. Resûlullah Efendimiz, Safiye Validemiz’e İslâm’ı kabul etmesi halinde kendisi ile evleneceğini, böylece babasının ve kocasının sosyal statüsünden daha büyük bir sosyal statü kazanacağını, bu teklifi kabul etmese bile kendisini fidyeyi necat almadan serbest bırakabileceğini ve ailesinin yanına gönderebileceğini söyler. Safiye validemiz bu teklife karşı şöyle demiştir: "Ya Resûlullah, ben evveâ babamın, sonra kocamın şerrinden sizin davetinize icabet edecek olduğumu beyan edemedim, ben zaten sizin peygamber olduğunuza inanıyorum." Yani validemiz evvelden müslümandır. Efendimiz, validemizin bu sözü üzerine kendisini azad ettiğini, onu nikâhlayacağını, mehir olarak da azad bedelini verdiğini söyler ve bunu kabul ediyor musun diye sorar. Validemiz bu teklifi kabul eder.

Sırası gelmişken Efendimiz’in ne kadar ince biri olduğunu anlatan diğer bir örnek paylaşalım: Resûlullah Efendimiz Hayber'den ayrılacağı zaman ashabdan devesini getirmelerini ister. Hz. Safiye validemiz de o sırada yanındadır. Efendimiz validemizin deveye binebilmesi için dizini kırar ve validemize "bas dizime, deveye öyle bin" der. Daha sonra kendileri de deveye biner ve abasını validemiz ile kendisinin üzerini örtecek şekilde örter. Efendimiz böyle bir ince zâttır. Efendimiz ile validemizin nikâhları Medîne yolu üzerinde bir başka konak yeri olan Sahba'da kıyılmıştır. Nikâhta ikram vermek Emr-i Peygamberî’dir. Ülkemizde en azından bir nikâh şekeri veriliyor, hiç değilse bu yapılmalıdır. 

Sabahleyin namaza kalkan Efendimiz çadırın dışında yalın kılıç, sırtında oku, kalkanı ile Eba Eyyûb el-Ensarî Halid bin Velid'i görür. Efendimiz Hz. Halid'e neden bu şekilde beklediğini sorunca Hz. Halid şöyle cevap vermiştir:

"Ya Resûlullah, kusura bakmayın, zevcenizdir ama daha dün müslüman oldu, babasını, kardeşini, kocasını biz öldürdük. Belki bir şey olur, ne olur ne olmaz diye bekledim." Efendimiz bu cevap üzerine mübarek iki elini Hz. Halid'in omuzuna koymuş ve şu duayı etmiştir: "Ya Rabbi, bu Halid kulun beni nasıl korumak için sabaha kadar bu şekilde uykusunu feda edip nöbet tuttuysa, Sen de onu her türlü kötü halden koruyuver."

Hayber'in fethi ve Efendimiz'in evlendikleri haberleri seferdekilerden önce Medîne'ye ulaşmıştır. Hz. Ayşe validemiz, Efendimiz'in evlendiğini duyunca buna sinirlenmiş ve "Vallahi o yahudiyi evime sokmam" demiştir. Bu söz kulağına gidince Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Nefsimi yed-i kudretinde tutan Rabbime yemin ederim ki, Safiye samimi müslümandır." Safiye validemizin imanına Resûlullah kefildir.

Safiye Validemiz Efendimiz’in çok itina gösterdiği, çok akıllı, zeki, ibadete çok düşkün, yumuşak huylu ve çok hayırsever biridir. Cömertliği ve hayırseverliği öyle bir noktadadır ki, sağlığında hücresini sadaka olarak vermiştir. Efendimiz'in kendisine hediye ettiği takıların çoğunu Hz. Fatıma'ya, bir kısmını da Hz.Hüseyin'in kızı Hz. Ümame'ye hediye etmiştir. Validemiz, Efendimiz'in göçmesine kadar, dört seneye yakın Efendimiz ile birlikte yaşamıştır. Buna rağmen Hz. Ayşe'ye nazaran çok az, on civarında hadîs rivayet etmiştir. Bu hadîs-i şeriflerin bir kısmı amel ve itikat ile direk alakalıdır.

Malûm, Hacc’da veda tavafı çok önemlidir. Eğer bir kadın Arafat'dan döndükten sonra yumurtlama dönemine girerse veda tavafı sakıt olur kaidesinin vüruduna sebep Hz. Safiye validemizdir. Suizanna sebep olacak her türlü ahvalden kaçınma ile ilgili hadîs-i şerîfin de vüruduna sebep Hz. Safiye validemizdir. Bu konuda çok tipik bir misal vardır, bir misafirlikte abdestli olmadan namaz gösterilebilir.

Safiye validemiz hem çok merhametli, hem de çok cesur bir validemizdir. Bu iki meziyeti bir arada bulundurmak çok zor bir iştir. Asilerin Hz. Osman'a zarar vermeleri üzerine Safiye validemiz Hz. Osman’a yemek götürmüştür. Ne yazık ki o asiler validemize de terbiyesizlik yapmışlar ve eve sokmamışlardır. Ancak validemiz, cesur, merhametli ve beceriklidir. Fırın küreği gibi bir tahta bulup üzerine yiyecekleri koyarak onları pencereden Hz. Osman'a ulaştırmıştır.

Hz. Safiye epey uzun yaşamıştır. Efendimiz hazretlerinin ahirete göçmesinden sonra otuzsekiz veya kırk sene kadar daha yaşamıştır. Medîne'de vefat etmiştir, kabr-i şerifi diğer annelerimiz ile beraber Cennetü'l Bakî'dedir. Allah şefaatlerine nail kılsın.

(“Ömer Tuğrul İnançer ile Seyir Defteri” programı kayıtlarından derlenmiştir.)

 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Gazze biz ne öğretti?... - Sayı 119
Bir tufanın ardından: Fil... - Sayı 119
Adalet Mülkün Temelidir... - Sayı 112
Bir bürokrat şârih: Abidi... - Sayı 106
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


ACI-YORUM nedir?
Bugün toplumumuzda, özellikle düşünce alanında aksayan yönler ve anlamsızlıklar var.
ACIYORUM, bu aksaklıkları ve anlamsızlıkları, sadece fikirle en can alıcı yerinden, en vurucu sözlerle, yanlışlıkların mantıksızlıklarını yakalamayı usul bilerek, en doğru yargıları, hiç itiraza yer vermeyecek şekilde ifade etmeyi ve daha sonra düzeltmeyi yapacak olanlar için fikri çözüm yolları açmak düşüncesinin ifadeye dökülmüş şeklidir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Deniz kabarıyor
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13209625
 Bugün : 486
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606778
 Bugün : 7
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 213
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim