Mustafa Akkad'da Ysl?m Ymajy Cavid Kasımlı Sayı:
51 - Ocak / Mart 2006
Arap televizyonları El Cezire ve El Arabiye, 11 Kasım 2005 tarihinde önemli bir haberi yayınladılar:
“9 Kasım’da Ürdün’ün başkenti Amman’da “Grand Hyatt” otelinin lobisinde düzenlenen bombalı intihar eyleminin ardından, 70 yaşındaki ünlü Suriyeli yönetmen Mustafa Akkad ağır yaralandı ve Cuma günü tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetdi. Akkad’ın naaşı Ürdün’den Suriye’nin başkenti Şam’a götürüldü. Suriye Başbakanı Muhammed Naci Otri tarafından teslim alınan Akkad’ın naaşı daha sonra Şam’dan uçakla Halep’e taşındı.”
Hayatı
Mustafa Akkad, aslen Suriyeli olmasına rağmen Amerika’da yaşıyordu. O, 1935 cı yılda Suriya’nın Haleb kentinde doğdu. Gençlik dönemlerinde film yönetmenliğine merak gösterdi. Doğduğu Halep’ten 1950’de ABD’nin sinema merkezi Los Angeles’a göç eden Akkad, Kaliforniya Üniversitesi’nde tiyatro eğitimi aldı. Sonra Güney Kaliforniya Üniversitesinde tiyatro lisansı yapmıştır. Mustafa Akkad’ın başarılı bir film yönetmeni kimi ün kazanmasında Sam Peckinpah’ın katkısı olmuştur.
Mustafa Akkad ilk yıllarda Hollywood’un en muteber korku filmleri yapımcısıydı. Fakat Mustafa Akkad’ın dünya genelinde tanınması “Çağrı” ve “Çöl Arslanı” filmlerinin yapılmasından sonra oldu. “Çağrı” tekrar tekrar izlenmiş olsa da, yine de her izleyişte izleyiciyi derinden sarsmayı başaran, sinema tarihinin en başyapıtları arasında yerini almış ünlü bir film. İslâm’ın doğuşunu ve yayılmasını anlatan bu film, 24 yıldır sinema izleyicisini derinden sarsıyor. “Çağrı” ve “Çöl Arslanı” filmi ile birlikte Batı’da İslâmiyet’i tanımayan pek çok insana dinimizin ne adına savaştığını ve sıkıntılar çektiğini gözler önüne sererken, pek çok Müslüman’ın da hayallerinde canlandırdığı karakterleri beyaz perdede görmesine vesile olmuştu.
Mustafa Akkad gençlik yıllarından itibaren ABD’de yaşasa da bir müsülman idi. Hayatı boyu onu düşündüren bir mesele vardı. İslâm’ın doğuşunu beyazperdede nasıl canlandırabilirdi. Bu maksadla araşdırmalara başladı. Fakat problemler çok fazla idi. Evvelâ, Amerikan sinemasında Müslümanlar, hep çirkin bir tipleme ile canlandırılırdı. İslâm’ı bir terör dini gibi göstermeye çalışıyorlardı. Mustafa Akkad yaptığı röportajda “Çağrı” filmi fikrinin nasıl oluşmasını şöyle anlatır: “Çocuğum olunca şöyle bir duyguya kapıldım: Çocuklarıma dinlerini öğretmeliyim dedim ve sorumluluğumu hatırladım. İşte Çağrı projesi böyle ortaya çıktı. Hem kendi çocuklarımın, hem de başka çocukların geleceği için. Ama bu hiç kolay olmadı. Çünkü Holivud’da Antony Quin’in başrolde oynadığı bir İslâmî film yapmak gerçekten zordu. Çünkü Holivud geleneğinde İslâm’a dair her şey çirkin. Filmi, benim için özel bir yeri olduğundan hazırladım. Normal bir film olarak, hikâyesi, şaşırtıcı noktaları, hüznü vardı. Bütün bunların üzerinde sanırım kişisel bir şey olarak, batıda yaşıyan bir müslüman olmam sebebiyle İslâm hakkındaki gerçekleri duyurmanın görevim olduğunu düşündüm. 700 milyon (1976) inananı olan bir dinin bu kadar az tanınıyor olması beni çok şaşırtmıştı. Bu hikâyeyle bir köprü kurup, batıya bir geçit açabileceğimi düşündüm. Özellikle Amerikan kamuoyunu dikkate aldım. Onlara kendi mantıkları ve dilleriyle hitap ettim. Filmde Hristiyanlık’la İslâm arasındaki ilişkiye, Hz. Meryem’e vurgu yaptım. Sahneleri bu mantıkla çektim. Filmde baş kahraman Hz. Muhammed görünmüyor. İslâm alimleri, buna onay vermiyorlardı. Ama verseler bile ben o yüce kişiliği göstermezdim. Bunun doğru olmadığına ben de inanıyorum. Sadece Hz. Muhammed’i değil, Hz. İsa’nın, Hz. Musa’nın da canlandırılmasını onaylamıyorum. Onları göstermek, onların yüceliklerini gölgeler. Filmde sadece baş kahraman değil, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali hiç biri yok. Hattâ Hamza, diğerleri olmadığı için var... Müslümanlar izlerken, Hz. Muhammed’in yokluğundan dolayı bir sıkıntı çekmediler. Ama yabancılar için bu bir sorundu. Bir de metnin Ezher Üniversitesi tarafından onaylanması gerekiyordu. Çok zorlandım. Ama mutluyum, mesaj yerine ulaştı..."
Filmin yapılmasında en büyük sorun finans meselesi idi. Mustafa Akkad finans sorununu çözmeye nail oldu. S. Arabistan devleti filmin masraflarını karşılamağı öz üzerine aldı. Filmin çekimlerine 1974’te Fas çöllerinde başlandı. Fakat filme sponsor olan Suudi Arabistan senaryoda fazla Eshab-ı Kiram sevgisinin vurgulandığını gerekçe gösterir ve filme maddî destek olmayacağını deklare ettiği gibi ayrıca Fas hükümetine de baskı yaparak film ekibinin ülkeden ayrılmasını sağlar. Bu sure zarfında Mustafa Akkad filmin yalnız 15 dakikalık bölümünü çekmişti.
Mustafa Akkad filmin 15 dakikasını montajlayarak Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafî ile görüşür.O filmin 15 dakikalık hissesini Muammer Kaddafi’ye izletir. Filimden razı kalan Muammer Kaddafî, filmin gerisinin nerede olduğunu sorar. Mustafa Akkad durumu Kaddafi’ye anlatır. Kaddafî filme tam destek vereceğine söz verir.
Muammer Kaddafî’nin davetiyle Mustafa Akkad’ın film ekibi Libya’ya taşındı. Burada zor şartlarda gerçekleştirilen filmin 600 kişiden oluşan ekibi ise aylarca çöldeki kerpiç evlerde konakladı. Çekimler 1976 yılında tamamlandı.
Hz. Muhammed (SAV) ile başlayan İslâm dini ve İslâm tarihi ile ilgili Mustafa Akkad yönetmenliğinde çekilen en büyük prodüksiyonun gerçekleştiği filmlerden ilki Çağrı. Filmde İslâm dininin ortaya çıkışı, Mekkeli müşriklerin Müslümanlara işkenceleri, Medine’ye göç, ilk İslâm devletinin kuruluşu, Bedir ve Uhud savaşları, kısacası İslâm’ın Hz. Muhammed (SAV) önderliğinde yayılması anlatılmakta. Filmin İslâm dinine ve kurallarına riayet edilerek çekilmiş olması da filmin önemi ve değerini bir kat daha artırmakta.
“Çağrı” filiminin başarıyla yapılmasından sonra, Muammer Kaddafî, Mustafa Akkad’dan Ömer Muhtar’la ilgili filmin çekilmesini isteyir. Mustafa Akkad Ömer Muhtar filmi ile ilgili öz hatıralarını şöyle anlatır: “Muammer Kaddafî’nin teklifini kabul etdim. Finans sorunu olmadığı için film istediğim gibi çekildi. Bir sinema filmi olarak Ömer Muhtar’la gurur duyuyorum. Bu filmde sinema sanatının tüm inceliklerini kullandım”
Diktatör Mussolini Müslüman yerlileri yok etmek için 20 yıl boyunca Afrika’da şiddet politikası sürdürür. Generallerinden Rodolfo Graziani’i Libya valisi olarak atar ve isyancılar diye nitelendirdiği insanları yakalayarak cezalandırılmalarını ister. Libya’da direniş Ömer Muhtar önderliğinde yürür. Mesleği öğretmenlik olan Ömer Muhtar İtalyan birlikleri ile savaşır.
Filmin çekimi için ihtiyaç duyulan savaş sahnelerinde askerî birlikler kullanılmış. Film için kasaba inşa edilerek 400 bina yapılmış ve akrep sokması ile sıcaklara karşı koymak için de bir tıp merkezi kurulmuş.
Ömer Muhtarın hayatını anlatan “Çöl Arslanı” filmi büyük ilgi gördü.
Mustafa Akkad’ın yarımçık kalmış projeleri
Mustafa Akkad İstanbul’un fethi ve Fatih Sultan Mehmed Han’ın hayatını konu alan bir film hazırlamayı düşünürdü. Bu proje yapım aşamasındaydı. O, maksadla İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile anlaşmışdı. Maliyetinin bir kısmını İstanbul Belediyesinin karşılayacağı 100 milyon dolar bütçeli prodüksiyonun gerçekleşmesi için sponsor aranıyordu. “Fetih Projesi” de tarihî gerçeklere uygun olarak yapılacak, senaristlere Türk tarihçileri de yardımcı olacaktı. Mustafa Akkad, “Fetih Projesi”nin ardından Hollywood yapımlarına karşı, Selâhaddin Eyyubî ve Selçuklu Sultanı Alparslan’ın hayatını konu alan filmleri yapmayı planladığını açıklamıştı.
Mustafa Akkadın filmleri
Halloween: Resurrection (2002) (prodüktör)
Halloween H20: 20 Years Later (1998) (prodüktör)
Halloween: The Curse of Michael Myers (1995) (prodüktör)
Halloween 5 (1989) (prodüktör)
Halloween 4: The Return of Michael Myers (1988) (prodüktör)
Free Ride (1988) (prodüktör)
Appointment with Fear (1985) (prodüktör)
Halloween III: Season of the Witch (1982) (prodüktör)
Halloween II (1981) (prodüktör)
Lion of the Desert (1981) (Ömer Muhtar: Çöl Aslanı) (prodüktör ve yönetmen)
Halloween (1978) (prodüktör)
The Message (Çağrı) (1976) (prodüktör ve yönetmen)
Risâlah, al- (El Risale) (1976) (prodüktör ve yönetmen)
Maurice Jarre’in anlatdıkları
Hz. Peygamber’in hayatını anlatan Çağrı (The Message) isimli film, içeriğiyle olduğu kadar müziğiyle de ses getirmişti. Film müzikleri ile üç Oscar ve sayısız ödül kazanan Fransız kompozitö Maurice Jarrer, Çağrı filminin müziğinin oluşma safhasını şöyle anlatır:
“Mustafa Akkad filmle ilgili fikirlerini bana açıkladı ve benden müzik bestelememi istedi.Ben o zamanlar en pahalı- film müziği bestecisi kimi tanınırdım.Teklif bana yeni bir şey vad edirdi. Bu çok zor,ciddi ve aynı zamanda zevkli bir işe benzeyirdi. Teklifini bir şartla kabul ediyorum dedim. Eğer bana rahatça çalışmam için gerekli koşulları oluşturabilirsen ben de sana unutamayacağın bir armağan sunabilirim. Ancak bunun için en az birkaç ay boyunca çölde yaşamam gerekiyor. Çölün atmosferini ruhumun derinliklerinde hissetmeden böyle bir film için tek bir nota bile üretemem. Bana hemen çekim mekânlarınıza yakın bir konaklama merkezi ayarla. Benden başka hiç kimsenin olmayacağı, son derece sessiz bir mekân olsun bu. Ayrıca İslam tarihini anlatan kitaplar da getirt. Mustafa Akkad, Benim talebimi uygun bularak isteklerimi karşıladı ve Ben eseri besteleyebilmek için Fas ve Libya çöllerinde aylarla kaldım. Filmin hedef kitlesi İslâm dünyasıydı. İslâm inancı peygamberin tasvir edilmesini yasakladığı için, O halde O’nu, ortaya koyacağımız müzikle, saygın bir şekilde resmedelim’ diyerek yola çıkmıştım. Ben hayatımdakı en güzel bestemi yapdım ve Çağrı’nın müziğini yapmış olmaktan gurur duyuyorum” Mustafa Akkad’la benim dostluğum Çağrı’dan sonra daha da artdı ve 6 yıl sonra “Çöl Arslanı Ömer Muhtar” filmine müzik yapdım.”
Jarre, sanat yaşamı boyunca özel- likle destansı bir anlatıma sahip, setleri, oyuncuları, yönetmenleri ve öyküleriyle her açıdan “büyük” olan filmlere göz koymasıyla tanındı. Nitekim, filmografisine bakıldığında, bu kararlı tutumunun karşılığını fazlasıyla aldığı da söylenebilir. Film müziğiyle dikkatleri üzerine çeken Maurice Jarre, filmografisine son olarak “Çağrı” ve “Ömer Muhtar” bestelerini ekleyerek meslek hayatına veda etti.
Antony Quininin anlatdıkları
Ünlü aktör Antony Quininin ve Mustafa Akkad’ın bir araya gelmesi “Çağrı “ filmi ile başlar.
“Çağrı “ filmi çekimleri zamanı İslâm’dan çok etkilendim. Çekimler bittikten sonra Mustafa Akkad’a şunu söyledim: “Ben Müslüman olmadım ama İslâm dinine artık daha çok saygı duyuyorum. 750 milyon Müslüman’ın inancı sayesinde benim de kendime olan inancım yeniden var oldu. ” Çöl Arslanı” filmi beni daha da etkilendirdi. Ömer Muhtar’ın tutuklanarak hapiste elleri kelepçeli olduğu bir sahne var. Bu şekilde abdest almaya çalışıyor. Arka plânda ezan sesi var. Ömer Muhtar’ın yanı başında ise bir İtalyan subay nöbet tutuyor. Bu sahne bence çok etkileyici oldu.”
Salim Gedara’nın anlatdıkları
Mustafa Akkad Çağrı’da Vahşî’yi oynamayı kaldığı otelde elektrik teknisyeni olarak çalışan Salim Gedara’ya verir. Salim Gedera şu olayı şöyle anlatmakdadır: “Bir gün Mustafa Akkad Bana “Filmde rol alır mısın?" dedi: İlk başda tereddüd etsem de kabul ettim. Bana biraz fılm eğitimi verdiler. Sonra ben çekimlere katıldım. Çekim esnasında bazı olaylarla karşı-karşıya geldik. Mesalâ, Hz. Hamza’nın öldürme sahnesini çekerken askerler filme kendilerini o kadar kaptırmışlardı ki, Hamza’yı öldürecek diye Beni araların- dan geçmesine izin vermiyorlardı. Mustafa Akkad bu sahneyi tam beş kez çekmek zorunda kaldı. Film bitti… Tüm dünyada gösterildi. Fakat benim kötü günlerim başladı. Sokakta yürürken insanlar yüzüme tükürüyor. Sokağa çıkamaz oldum. İşimden atıldım. Hamza’nın katili diye kimse iş vermiyordu.Kendimi tamamem kaybetmış durumdaydım. Mustafa Akkad beye kızdım ve ona telefon etdim. Ne yapıyorsun dedi: Ben olayları anlatdım. “Allah’ından bulasın, hayatımı perişan ettin” dedim. Fakat Mustafa bey Beni sakinleşdirdi.”
Sonuç
Çağrı”nın vizyona girmesiyle yaptığı yankı, yıllar boyunca İslâm ülkelerinin yanı sıra ABD ve Avrupa ülkelerinde olumlu tepkiler aldı. Tepkiler olağanüstü oldu. Binlerce kişi Müslüman oldu. Özellikle Amerika’da siyahlar arasında İslâm hızla yayıldı. Şu anda bile bütün dünya televizyonları filmi yayınlıyor. Üniversiteler, video klüpleri filme büyük önem veriyor. ABD’nin Los Angeles Times gazetesi “Çağrı” filmi için “Göz kamaştırıcı biçimde yapılmış” cümlesini kullanmaktaydı.
Kaynaklar:
1.vikipedia.org
2.dunyabulteni.net
3.aljazeera.net
4.radikal.com.tr
5.beyazperde.com
6.haksoz.net
7.madalyon.gen.tr
8.Talha Ugurluel, “En Güzel İnsanı Senaryolaştırmak” Yağmur dergisi
|