Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1260 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

İşte bu!..
Gönüldaş

  Sayı: 104 -

Bütün dünya temizliğin önemini gördü!.. Bütün dünyaya gösterildi... Bir küçücük virüsle... Kimsenin itiraz edemeyeceği şekilde, aynelyakîn... Temizlik deyince de ister istemez dikkatler, önce abdeste ve ardından “Temizlik imandandır” prensibinin madde kalıbına döktüğü camilere çevrildi... “Allah’ın evinin” pırıl pırıl şubelerine...

Cami; dünyanın en temiz mekânları... Kendisi, temiz olmanın bütün icaplarını hâvi; girenleri, temiz olmanın bütün şartlarına sahip...

Nerelere bastıkları belirsiz ayakların dolaştığı sokaktan doğrudan doğruya selâmsız sabahsız, pat diye dalamazsınız camiye... Denizaltıdan denize çıkmak için dalgıç elbisesini giymek gibi camiye girmeye lâyık hali kazanmak gerekir. Kimin huzuruna çıkmak için girilecek camiye, bir düşünmek lâzım...

Önce... Etrafı çevrili bahçesine gireceksiniz... Birinci kapı... İstikamet, gece gündüz “Temizlik imandandır!” zikri yapan şadırvan... Bugün bütün dünyanın korktuğu hastalığa karşı tedbir olarak, yine bütün dünyanın ittifak ettiği temizliğin âlâsı yerine getirilmeli; abdest alınmalı... Dirseklere kadar eller; alında saç bitiminden boğaza kadar en geniş şekliyle yüz ve bileklere kadar ayaklar yıkanmalı... Hem de üçer defa... Ağız ve diş temizliğine, hele abdest alırken, daha çok ehemmiyet verilmeli. Baş, kulaklar ve ense meshedilecek... İşte şimdi camiye yönelenebilirsiniz; istikamet ikinci kapı... Ayakkabılar çıkarıldıktan sonra üçüncü kapı!.. Maddede ve mânâda tertemizsiniz; sadece yıkama işini yapmadınız, niyet de ettiniz... Maddî, mânevî temizlik mezcolmuş. Huzur içinde camiye girebilirsiniz...

İçerde bütün bedenini yıkamış, yani gusül abdesti de almış olanlar mutlaka vardır. Her vesileyle gusül abdesti alınmalı, bütün beden kirden arındırılmalı; hiç olmazsa cuma namazına öyle gelinmeli... Eller; tuvalete girerken ve çıkınca, yemeklerden önce ve sonra; hattâ her vesileyle iyice yıkanmalı. İçerisi, bu tavsiyeleri defalarca dinleyen ve yerine getiren insanlarla dolu...

Rahat giriş çıkışa imkân veren kapılar, kâfi ışık girişi sağlayan pencereler... Yüksek kubbe, geniş alan... Haliyle, loş ve kasvetli değil; aydınlık, ferah ve havadar... Örümcek hiç bir zaman hiç bir camide “türbedar” olmamıştır. Yağ ve mum yakıldığı zamanlarda bile camilerin havası kirli olmamıştır... İsin, zararından kurtulmaktan öte nasıl faydaya çevrildiğini ve örümceklere karşı neyin kullanıldığını bilirsiniz.

Kalın duvarlardaki pencerelerde çift çerçeve... Biri dışarıya, biri içeriye bakıyor.. İki pencere arasında bir iki kişinin namaz kılacağı kadar derinlik... Pencerelerin ikisi de açık olsa bile, soğuk o boşlukta kırılır; toz, o boşlukta kalır.

Geniş alan sayesinde kişiler birbirine mesafeli olarak namaz kılabilir. Harika akustik sistem, sesi her yere ulaştırır. Kalın duvarlar yalıtım vazifesi yaptığı için yazın serin, kışın ılık olur. Bu sebeple insanlar belli yerlerde öbekleşmezler.

Tertemiz girmeyi sağlayan abdest, camide kalındığı sürece insandan sâdır olacak kerih şeyleri önleyecektir. İbadet; yorucu, zorlu ve hızlı olmadığı için de kimse terlemeyecektir... Tertemiz gelenler, tertemiz ve huzur içinde çıkıp gidecektir. Yani cami, her zaman temiz...

Camiye giriş, tek istikamet üzere... “Tek istikamet, Kâbe”... Niyet olarak ve beden olarak istikamet Kâbe... Sağa sola koşuşmaya, çevresindekilere bir şeyler sormaya ihtiyaç yok, bulunan ilk müsait yere sükûnetle oturulacaktır. Kürsü, mihrap, minber; sağa sola dönmeden görülebilir; nasihatler aynı şekilde sükunetle ve huzur içinde dinlenilebilir.

Kimse değil temas, bakış olarak bile yüz yüze değil. Yakınlığın en fazla olduğu farz namazında bile, nefesler birbirini bulamayacak. Her fert, kendisinin duyacağı, yanındakinin işitemeyeceği bir sesle okuyacağı için nefesler etrafa yayılmayacaktır. Sesi duyulacak iki kişiden imam önde, müezzin de arkada belli bir mesafededir. Zaten tilâvet ve kâmet, bağırmadan yumuşaklıkla icra edilecektir; yani etrafa tükürük saçılmadan...

Cami kadar öksürüğün ve esnemenin en az olduğu bir mekân yoktur. Kalabalıkları bir araya cem ettikten sonra, bundan meydana gelecek zararların önlendiği tek mekândır cami.

Tek istikamet üzere girilen camiden yine tek istikamet üzere dışarıya çıkılacaktır.

Camiden başka hiç bir mekân için, bunların hiç biri söylenemez. Cami dışında hiç bir mekânda böyle bir nizam kurulamaz. İslâm dışında hiç bir inanış, mâbetlerini temiz tutmaya ve temizlemeye mükâfat vaat etmemiştir, edememiştir. Sadece İslâm; kendini, evini, sokağını, bulunduğun mekânları ve hele mâbedini temiz tut demiştir ve riayet edene mükâfat vadetmiştir, riayet etmeyene akıbetini işaret etmiştir. Defalarca ve ısrarla... Devamlı... Temizlik, bir sıkımlık diş macunu değildir. Marifet, karşısına bir belâ çıkınca, can havliyle temizlik gayretkeşi olmak değil; marifet, temizliği hayat haline getirmek; hep temiz olmak; her yönden temiz hayat yaşamak...

Yok yok!.. Böyle bir nizam insan icadı olamaz. Böyle bir nizamın kurulabildiği ve yaşanabildiği, hele hele binlerce yıldır yaşanabildiği tertemiz yerler; ilâhî emirlere istinat etmeden meydana gelemez, getirilemez. Nitekim dünyanın ilk gününden bugüne, cami dışında hiç bir mâbette ve  mekânda meydana getirilememiştir. Hiç bir inanış, cami hakikatinin, hayalini bile kuramamıştır.

“Abdestin faydasını, küçük bir virüsü vesile kılarak on beş asır sonra dost düşman herkese (bir kere daha) gösteren; karantina hadisini düşmana bile övdüren; temizliği her sahaya şâmil kılan; bir gün camilerin, bütün bunları mümkün kılanın muhafazası altında olduğunu da gösterecektir” (görenler için göstermiştir) der misiniz, demez misiniz; takdir sizin.

Yazı bitti demek üzereyken Muhibbî'nn, lâkabı gibi "Muhteşem" bir gazeline rastladım ve âdetâ çarpıldım. Hele şu mısra üzerinde düşündüm kaldım. Diyor ki Sultan:

"Aşk mıdır sinem içre gelip de câ eyleyen!"

"Câ eylemek" mekân tutmak, temelli yerleşmek... Sineme gelip de yerleşen, sinemi vatan tutan aşk mıdır? Evet ya, sinemi aşktan başka ne mekân tutabilir!.. Aşkın mekânı ancak sinem olabilir!..

Temizlik; bir gece otelde kalıp, ertesi gün kaybolan yolcu gibi, hastalanmak korkusuyla bir süre için değil.. Temizliği, bir nizam halinde sistemli olarak hep yaşamalı... Temizlik nizamda, nizam temizlikte mekân tutmalı.  İşte temizli odur. Bu da, "Temizlik imandandır!" diyen bir iman manzumesi ile olur.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Arabeske Methiye... - Sayı 117
Molla Kasım şiiri üzerine... - Sayı 110
Türk birliği... - Sayı 107
İşte bu!..... - Sayı 104
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Milli Eğitim Bakanlığı’nın anketine göre, gençlerin %61’i kitap okuyormuş.
Hayret! Ya gizli gizli okuyorlar, ya büyüklerinden ders almamışlar ve gizli gizli okuyorlar.
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Gazze günlüğü
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13170174
 Bugün : 4182
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 605309
 Bugün : 351
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 398
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim