Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     530 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Bir Şehrin Gözyaşları
Remzi Kokargül

  Sayı: 116 -

Bir Çağlayanlar otağı, bir yeşillikler beldesi büyüleyici iklimi ve sonsuza uyanmış insanıyla Malatya menendi bulunmayan bir cennet köşesiydi... Bir zamanlar bir gökkuşağı gibi bin bir renk cümbüşü altında yaşayan bu şehre denk ikinci bir şehir gösterilemezdi...

Hele, yeşilliklerin korunduğu, bağlarının bahçelerinin ihtimamla muhafaza edildiği bu mübarek şehirde her taraf tıpkı bir “bağ-ı irem” ve her yöre açık bir cennet bahçesi gibi canlı, sımsıcak ve şendi.

Bu tılsımlı Şehir rengârenk güzellikleri ve baş döndürücü ihtişamıyla; içinde yaşayanları öyle büyülerdi ki, âdetâ; onun iklimindeki insanları da, melekleri hatırlatacak mahiyette pırıl pırıl idi. Sokakları¸ camileri¸ okulları¸ çarşısı ve bahçesi ile bir bütünlük kompozisyonu içindeydi.  Yıllardır dillerde dolaşan o meşhur şarkıda da söylendiği gibi; “havasına suyuna, taşına toprağına, bin can feda kıldığımız, her köşesi cennetten bir köşe olan” yer idi…

Fakat. Gün geldi, nazar mı değdi ne.  Bir gece sabaha doğru havada beşaret kokusu bir sis; şehrin bulunduğu mekânlara doğru kayıyor. Sokak ışıkları sarı bir pus gibi titreşiyordu uzakta.

Şehrin batı yakasına ise karanlık ve koyu gölgeler yer yer karabasan gibi çöküyor...

Bir gidiş yönü görünüyor ufukta... Bir dehliz. Bir lâbirent... Bir girdap. Bir vakum.

Yığınlarsa bir illüzyona mâruz kalmış gibi derin uyuyor. Ardından keskin bir ses ve bir çığlık, siren sesinin simsiyah silueti. Bir kara bulut gibi âdetâ kentin bütününü sarmış. Ardı ardına üç ayrı depremle tepetaklak olmuştu her şey.

Deprem; bu kente düşen bir nötron bombası âdetâ; şehri içine alıp yok eden bir kara delik.

Kâinat çapında ayları, yıldızları, güneşleri ağlatan; atomları ihtizaza getirip ürperten; ağaçları kökünden yapraklarına kadar feryat ettiren; kuşlara lânet nağmesi yağdırtan bir tablo…

Manzara tozlu bir resim gibi. Tıpkı bir kâbus gibi.  Dağların, yolların, bağların, bahçelerin üzerinde.

Batı ufkunda bir kükürt dumanı doluyor genzime. Öksürüyorum. Çok uzak mesafeden bakmak bile yetiyor o bölgeye… Pompei felâketi. Sodom ve Gomore, …

Hele çocuklar. Çığlıklar, feryatlar... Can pazarının ortasındayız sanki. Yerle yeksan olan bir şehir.

Ağlayan sadece insanlar değil. Bütün canlılar ağlıyor. Bitkiler¸ ağaçlar bulutlar da ağlıyor.

El açıp yalvarıyorum Yaratan'a; her şeyin bir hayalden ibaret olması için. Ey, merhametliler merhametlisi! Bizler hepimiz, Senin kapının tokmağında boynu bükük kullarınız. Bugüne kadar Senden başka bizi duyan olmadı. Ne bulduk, ne gördükse Sende bulduk, Sende gördük ve Sana inancımız sayesinde, dehşetten, belâdan kurtulduk. Bütün benliğimizle son bir kere daha sana yöneliyor ve af dileniyoruz.

Bir zamanlar hep huzur gürleyen eski günler yerine şimdilerde, ürperten bir sessizlik, çıldırtan bir yalnızlık ve inilti duyuluyor.  İlk günlerde, her şey üstüne üstüne geliyor insanın. Sokaklar, meydanlar, pazaryerleri, dükkânlar, evler, enkaz olmuş yıkılmış.

Şehir bize yabancıdır, şehirden korkar, ürküntüler ve tarifsiz tedirginlikler yaşarız. Tepkiler, sevinçler, gülüşler, her şey ama her şey ilginçtir. Sanki ağaçların yeşili, yaprakların dokusu ilk kez görülür, çiçeklerin kokusu  ilk kez duyulur gibidir.

İradesi kuvvetli olanlar şehri terk edip gitseler de zayıf olanlar mukavemet etmeye çalışıyor.

Kendimi sakladığım şehrin harap olmuş sokaklarında; Ruhumu inleten nağmeler eşliğinde, İstasyon caddesine doğru yürüyorum. Kar yağıyor. Yollar buzlu ve hava çok soğuk içimden bari istasyon garında bir çay içeyim diye iç geçiriyorum. Sonra zihnimde Yahya Kemal Beyatlı’nın  

Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir!

Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir!

Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,

Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.

Şiiri geçerken kısa bir ikindi uykusundan uyanır gibi uyandım. Ta ki istasyona varıncaya kadar sürdü bu hal. 

Şimdi tren garındaki çay bahçesinde oturmuş. Yapayalnızım… Demlik çay ısmarladım, istasyona nâzır, bu çay bahçesinde. Zaman geriye sarıyor. Bir Malatya türküsü çalınıyor kulaklarımda. Gözlerime iniyor yeşilin bin türlüsü¸ aklıma vuruyor hatıraların bini… Zaman bulup getiriyor unuttuğum onca şeyi.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : yasemin olgaçay    16.05.2023
Yorum : Böylesi bir eser hiç yorum almamış hayret ki hayretttttttt nasıl olur anlamıyorum ....Etkili anlatımıyla çok güzeldi .Ben de özür dilerim yeni gördüm daha





 
Bir Şehrin Gözyaşları... - Sayı 116
Kayısı Çiçeklerinin Düğün... - Sayı 89
Işığı yanan evler... - Sayı 88
Güz geldi kuşlar da gidiy... - Sayı 87
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Öğretmen ve öğrenciye “okul sigortası” hakkı verilmiş. Pek yerinde, artık disiplinsizlik yüzünden okutmak da, okumak da “risk unsuru” taşır oldu. 
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Tas tarak
Bu gidiş nereye?
Kasem olsun!
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13221801
 Bugün : 3990
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 607183
 Bugün : 113
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 220
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim