Bir AY?Y?E?Y hikayesi İpek Turhan Sayı:
47 - Ocak / Mart 2005
Dünya’ya gözlerimi ilk annemden sonra bir çiftçinin elinde açtım. Daha sonra kendimi bir kavanozun içinde buldum. Beni diğer tohumların bulunduğu kavanozda yaşamam için hapsetmişlerdi.
İlk zamanlar annemi hiç göremeyeceğim diye çok üzüldüm. Daha sonra yeni arkadaşlar edinmiştim ama hiç biri annenin yerini tutmuyordu.
Arkadaşlarımı zamanla daha çok seviyordum. Başka tür arkadaşlar da edindim.
Fakat daha çok kendi türümü seviyordum. Uyuyorduk, kalkıyorduk… Hayatımız öyle devam ediyordu.
Ve bir gün…
Ben tam “İşte yeni bir gün başlıyor.”derken bir takım insanlar geldi.
Bizim kavanozumuzu gösterdiler. Sahibimiz bize doğru yöneldi. Sonra elindeki küçük küreği daldırdığı gibi beni ve arkadaşlarımı siyah bir poşete attı. Bu insanlar bizi satın almışlardı. İçerisi de çok havasızdı. Bunca uzun yolu siyah bir poşetin içinde havasız bir şekilde geldik. Ama mutluyduk.
Mutlu oluşumuzun sebebi; arkadaşlarımın ve benim ekilecek ve yeşerecek olmamızdı. Ekilme günü geldi çattı. Bizleri annelerimizin güzel elleri değil de gelişmiş makineler ekti ve suladı. Bu iş sahiplerimize çok zor geliyordu.
Benim de şansıma yol kenarı çıktı. Onun için biraz burkuldum. Ama sonra kendimi toparladım. Yine sulandık. Bu sefer şöyle kana kana bir su içtim.
Bir yıl sonra…
Gencecik bir ayçiçeği olmuştum. Güzelleşmiş, renklerimi almıştım.
Yepyeni arkadaşlarım olmuştu. Onlara doğmamdan, satılmamdan, sahiplerimden ve bu zamandan bahsettim. Onlar da kendi hayat hikâyelerini anlattılar.
Bir gün yol kenarında olduğum için bir olaya tanıklık ettim. O gün arabaların egzozları yetmezmiş gibi bir de sarhoşun biri arabasını tarlaya doğru sürdü. Orada birkaç arkadaşım ezildi.Çok üzüldüm. Ama bir de onların yerinde ben olabilirdim diye düşündüm.Sonra ben olmadığım için Allah'a şükrettim.
Bir zaman sonra kendime bir arkadaş daha edindim. Ama bu hepsinden daha farklıydı. Onunla evlendim. Bir tohumumuz oldu. Tekrar dua ettim bunun için “Rabbim benim yaşadığım ayrılıkları tohumum yaşamasın.”diye. Sonra o büyüdü ben yaşlandım. O yeşerdi, ben solmaya başladım.
Bir yılda çok kuraklık geldi tarlamıza. O yılda sulamamışlardı bizi, nadas var, diye. İşte bu kuraklıkta benim ve benim gibilerin gitme zamanı gelmişti. Dayanamıyorduk. Dünyaya son baktığımda, soluk yapraklarıma baktım.
Daha sonra hayatım gözümün önünden film şeridi gibi geçti ve ebedi istirahatıma çekildim.
|