|
Fert için zararlı olan, toplum için haydi haydi... Kendini olduğundan üstün ve güçlü gösterme gayreti ve başkalarını küçümseme ahmaklığı ferdi gülünç hale getirdiği gibi; kibri toplum adına sistemleştiren ve topluma "tanrılık" izafe eden ırkçılık da toplumu öyle gülünç duruma düşürür. Halbuki "İnsanın nesebinde iftihar edebileceği şeyler, toprakla sudan başka ne olabilir?" (Hz. Ali)
İran destanlarında, bizim "Acem palavrası" deyimimizi haklı çıkaracak mübalâğalar görülmeyecek gibi değildir... Fars, tarih boyunca kendini hep mübalâğa etti zaten... Kahramanları, Zaloğlu Rüstem... Yumruğuyla kayaları tuz buz ediyor; demirleri büküyor. Kopardığı için zincirlenemiyor. Bizde atasözüne bile girdi: "El yumruğu yemeyen, kendi yumruğunu Zaloğlu Rüsteminki sanır". Destanlarında şöyle övülüyor: Afrasiyap'ı bile yendi. Afrasiyap, bizim destanımızdaki Alp Er Tunga...
Fars, İslâm'ı; teslimiyetle değil "sen sensin, ben de benim" edasıyla -kibriyle de desek olur- itikada varan yorumlarla, âdetâ pazarlık eder gibi kabul etti ve bir ayrılık ortaya çıktı: Şiilik... Onu da devlet gücü ile müesseseleştirdi... Günün tabiri ile kurumsallaştırdı. Ekolleşme değil... İslâm'a mugayir olarak, ruhbanla bürokrat arası bir din adamı sınıfı ihdas etti. Aileyi dinamitleyen ve kadını satılık meta gibi gören "mut'a nikâhı" ve daha neler neler... Bunları bölgede İmam-ı Âzam gibi bir zat yetişmesine rağmen yaptı. İmam-ı Âzam için bir İslâm büyüğü şöyle diyor: "İsa Peygamber'in (O'na selâm olsun) ümmetinde bir İmam-ı Âzam olsaydı, İncil'e insanların dâhil ettiklerini bir bir ayıklardı". Bilakis İran, bir bir inancı zedeleyecek uygulamalara rağbet etti. Kendilerinden emsalsiz bir örnek, bir sahabe, Selman-ı Farisî (O'na selâm olsun) olduğu halde.
İran'ın dünkü politikası gibi bugünkü politikası da destanlarına uygun... »Devamı> |
|
|
Devletleşen şiilik Necip Fazıl |
Kol kol, isim isim üzerlerinde durmaksızın ve bağlı oldukları şahısları göstermeksizin, itikat şekilleri halinde kısaca çerçevelediğimiz Şiilik, bazı ellerde birtakım huruç hareketleri kaydettikten sonra, çoğunda olduğu gibi sahiplerinin ismini taşıyan bir şube olarak Hicri Üçüncü Asırda, Irak taraflarında ve "Kıramıta" ismi altında bir devletçik kurdu.
|
|
|
|
Kaleme yemin
Dergi Editörü
|
Bazen bu satırların okunmadığını düşünüp hayıflanıyorum. Önceden kaleme alınan yüzyirmibir sohbetin pek çoğunda farklı cümlelerle de olsa bu kanaatimi izhar ettim. Hele bir de okunduğu halde bir etki meydana getirmiyorsa vay halimize... Demek ki yan yana getirdiğimiz kelimelerin arasına sadece noktalama işaretleri girmiş; samimiyet, inanç, ihlâs eksik kalmış. Oysa gönülden, kalpten söylenenin, kaleme alınanın muhakkak muhatabında bir etkisi, karşılığı olur, olması gerekir.
| | |
|
Tevhid yoksa huzur da yok
Site Editörü
|
Orta Doğu haritasını açtığınızda karşınıza çıkacak ülkeler Türkiye, Mısır, Suriye, İran, Irak, Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Lübnan ve İsrail olacaktır. Bu ülkelerden İsrail dışındakiler nüfusunun kahir ekseriyeti müslüman olan ülkeler. İsrail'in nüfus büyüklüğü olarak bu ülkelere oranı sadece yüzde iki. Yüzölçümü olarak oranı ise binde üç.
|
|
|
|
|
Çoban çeşmesi
Remzi Kokargül
|
Küçük bir çeşmeyim yurdumun
Unutulmuş bir dağında.
Hiç eksilmeyecek suyum
Yıldızların aydınlığında,
Boyuna akar akar… Dururum. (Cahit KÜLEBİ)
Kış, dağlarda korkunç rüzgârların yönettiği müthiş senfonilerle geçer.
Göz alabildi...
|
|
|
Kardelenden Haberler
Kardelen Dergisi
|
Muzaffer DOĞAN’ın yeni kitabı
Dergimiz yazarlarından eski Bahçelievler Belediye Başkanı Muzaffer DOĞAN’ın yeni kitabı “Hasret-i Ömer” Okur Kitaplığı Yayınları’ndan çıktı.
Kitabın arka kapağında şu ifadeler yer aldı; “Hasreti Ömer vesilesiyle demek istiyoruz ki; Ömer’i Ömer yapan İslâm’dır. Günümü...
|
|
|
Olayların düşündürdü...
Gözlemci
|
Korkut ve yönet!
(27.08.2024)
Filistin'deki Yahudi zulmü ile ilgili haberleri, tartışmaları, müzakereleri, açık oturumları mümkün olduğu kadar takip etmeye, çalışıyorum. Bazılarına tahammül gerçekten zor. Meselâ, zulmü sadece Netenyahu denen zalimin iktidar hırsına bağlay...
|
|
|
Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz
|
Senden görünüp, seni arkadan vuran, sinsi, gizli düşmana karşı savaşmaktan; cepheden vuran, göğüs göğüse vuruşan düşmanla mücadele daha kolay. Atalar, ‘hırsız içerden olunca kapı kilit tutmaz’ demişler. Harbi düşman var, dostmuş gibi görünüp düşman olan ve düşmana çalışan hainler var. Hem cemiyet plânında ve hem devletler arası ilişkilerde tarihte ve günümüzde örneğini görmek mümkün. Hep olmuş, bitmemiş, herhalde kıyamete kadar da bitmeyecek.
Bunları bize söyleten çok sebebimiz var...
|
|
|
Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay
|
Kendi iradesi dışında dünyaya gelen ve dünyadan gidişi de kendi iradesi dışında gerçekleşen insanın bazı sorulara kendisinin cevap bulabilmesi mümkün değildir. Yapan bilir, bilen konuşur denildiği gibi, bu soruların cevabını bütün mevcudatı yaratıp insanı imtihan için dünyaya gönderen yüce kudretin mesajlarından öğrenmek gerekir.
İNSAN İÇİN YAPILANLAR
Kendisi için: Yeryüzü yatak, gökyüzü tavan, güneş lâmba, ay gece lâmba...
|
|
|
Camiler boşaldı
Yaşar Erim
|
Son yıllarda herkesten duyduğunuz söz; camiler boşaldı. Namaz kılma oranı %18’e düşmüş. Namaz kılan yok ki, camiler dolsun. Bu yüzden bize de lâf geliyor; “Hoca, iyi çalışmadınız.” Veya “hocalar çalışmıyor.”
Ben gece gündüz çalıştım, tam hakkını verdim. Kur’ân Kursu hocası olduğum yıllarda köy köy gezip öğrenci toplardık, üstelik bin bir bahane ileri sürenleri ikna ederek, kuruş para vermeyin biz okutacağız. Köylerden buğday topladık, mısır, fındık, Kurban Bayramı et, deri; kadromuz da yok, hepsi bizim elimizde...
|
|
|
|
|