|
Ben kazandım, biz kazanacağız Dergi Editörü Sayı:
126 -
 Zaman, Miraç hadisesinden hemen sonra...
-Bunları O mu söylüyor?
-Evet.
-O söylüyorsa doğrudur!
-Nasıl olur?
-BEN O'NA GÖKTEN MELEK VASITASIYLA VAHİY İNDİĞİNE İMAN ETMİŞİM, BUNA MI İNANMAYAYIM...
Eğer “doğru” mefhumunun kendi içinde dereceleri varsa, onun en üst seviyesinden söz söyleyen ve doğruyu “tasdik etme”nin de kendi içinde dereceleri varsa, onun da en üst seviyesinden kabul eden iki dost... Şefaatlerine ermek duasıyla...
*
Gazze, yanıyor, yıkılıyor, mazlumların ah'ı dalga dalga bütün dünyayı sarıyor... Fert fert bütün insanlık sanki yakasından tutulup hesaba çekiliyor; zulüm karşısında sen ne yaptın?..
Zalimi anıp onun lânetli ismiyle Kardelen'in tertemiz sayfalarını kirletmek niyetinde değilim. Zalimi nasıl bir akıbet beklediğini, sözlerin en güzelini söyleyen bildirdiği için asırlar öncesinden biliyoruz. İki Dost'tan Sıddik olan kadar tasdik edemeyiz, bundan aciziz ama O'na inanıyor ve iman ediyoruz. Bu sebeple zalimin sonunu merak etmiyoruz sadece zamanını bekliyoruz.
7 Ekim 2023 tarihine kadar geçen zaman içinde o günün mazlum coğrafyası her neresi ve zulme uğrayanlar her kim olursa olsun, zulüm ve mazlumluk bütün bir insanlığın, bütün bir dünyanın meselesi, derdi olmadı. 90'lı yılların zulüm merkezi Bosna'nın feryadı en çok Anadolu'da, iletişim araçları ile halklarını temsil etmeyen idarecilerinin izin ve imkân verdiği ölçüde diğer İslâm milletlerinde ve kısmen vicdan sahibi Batı dünyasında duyuldu. Sadece duyulmakla kaldı, cılız yardımlara rağmen güçlü ve merhametli bir el Boşnaklar’a uzanmadı, uzanamadı...
Doğu Türkistan da öyle... Mazlumların dindaşları ve ırkdaşları dâhil koca bir dünya, zalim Çin karşısında üç maymunu oynadı, oynamaya devam ediyor. Stratejik ortaklıklar, ekonomik gerekçeler, dünya üzerindeki güç dengeleri, vs. vs. Doğu Türkistan'daki zulmün insanlığın ortak derdi haline gelmesine engel oldu.
Ama Gazze başka... Gazze, yetmişbini aşan şehidiyle bu kötü gidişe dur, dedi. İnsanlık belki dünya kuruldu kurulalı ilk defa zulüm karşısında ortak bir tavır aldı, gücü neye yetiyorsa o nispette harekete geçti. Gazze, bütün putları devirdi, çığır açtı, milat oldu.
Masum bebekler, çocuklar, yaşlılar, kadınlar... Hastanelerde, mabedlerde, okullarda, hanelerinde en nihayetinde sıkıştırıldıkları ufacık bir toprak parçasında kahpe kurşunlarla, gökten yağan bombalar altında ama hep aç olarak şehid oldular... Onların şu anda tıpkı kafir mızrağı bedenine saplanınca “ben kazandım!” diyen kutlu sahabe gibi zaferlerini kutladığından hiç şüphemiz yok...
Asıl zulüm karşısında kıyama kalkan insanlığın durumu merakımızı celp ediyor... Gazze'deki zulüm karşısında akan gözyaşları, yükselen sesleri, sokaklara, caddelere, stadlara taşan öfkeleriyle yeni bir insanlık teşekkül ediyor.
Bir gün kutlu ashabdan biri “cahiliye döneminde de insanlara yardım ettiğini, fakiri, zulme uğrayanları koruduğunu, bu fiillerinin de ahirette bir karşılığı olup olmayacağını” sorunca “O DAVRANIŞLARIN SEBEBİYLE MÜSLÜMAN OLDUN, KURTULUŞA ERDİN!” cevabını almıştı.
Gazze, ümmetin davete henüz icabet etmeyen kısmını uyandırdı. Görünenin dışında bir şeyler oluyor, olacak. İnsanlık hayırlara gebe...
YENİDEN DOĞACAĞIZ VE BİZ KAZANACAĞIZ...
|