Yok mu insafın senin? Halis Arlıoğlu Sayı:
78 - Ekim / Aralık 2013
Ayrılıktan-hüzünden, Arttı kederim benim.
Zindan ettin hayatı, Yok mu insafın senin?
O mehtaplı geceye, Bıraktın hasret beni.
Çekilir dert mi sandın, Şu bendeki elemi?
Uzun yıllar beklettin, Sormadın halim nedir?
Bilmiyorum o sunam, Şimdi acep nerdedir?
Mevsimler gelip-geçti, Hâlâ senden haber yok.
Ayrılığın kalbime, Oldu zehirli bir ok.
Hayatın şu ânında, Yoksun şimdi yanımda.
Duyar mı vicdanında, Yok mu insafın senin?
Açtı-soldu çiçekler, Uçuştu kelebekler.
Hasretten ölecekler, Yok mu insafın senin?
Gün ikindi akşam oldu, Benzim sararıp-soldu.
Bilmem sana ne oldu, Yok mu insafın senin.?
Sıra-sıra mezarlar, Okunuyor ezanlar….
Durmaz beni azarlar, Yok mu insafın senin?
Sular karardı yine, Hasret kaldım sesine..
Fedâ etme nefsine, Yok mu insafın senin.?
Kurudu yaş gözümde, Hiç durmadın sözünde.
Tebessüm yok yüzünde, Yok mu insafın senin?
Bulutlardan yükseksin(!) Sanki dünyada teksin!.
Âkibet öleceksin, Yok mu insafın senin?
Nâzın-niyâzın fazla, Geçiyor ömrün naz'la.
Durmayıp sen azarla, Yok mu insafın senin?
Hayatım oldu zindan, Hüznüm-kederim ondan..
Geçtim artık bu candan, Yok mu insafın senin.?
Yıllar var aramadın, Merak edip-sormadın.
Vâden gelir adım-adım, Yok mu insafın senin?
Gecenin şu beşine, Hayatın eşiğinde..
Herkes kendi işinde, Yok mu insafın senin?.
Yüreğim yar dağladı, Bülbül figan eyledi.
Bana netti-neyledi; Yok mu insafın senin?
Çekilmiyor o senin, Cilvelerin-nazların.
Sitemli sözlerinle, Bitti artık hâz'larım.
Harâp ettin sevgiyi, Sızlıyor kalbim benim.
Şimdi gurbet ellerde, Virânelerdir yerim.
Sığındım o mevlâyâ; Çevirmişim yüzümü..
Nedir bu cevrin senin?, Yaktın artık özümü.
|