Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     362 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet savaşçıları
Yaşar Akyay

  Sayı: 126 -

Yüce Rabbimiz tarafından insanlığa hayat modeli olarak gönderilen kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerimin 111. Suresi olan “Tebbet Suresi” Peygamber Efendimize en fazla zarar veren ve ona en çok düşmanlık eden amcası Ebu Leheb hakkında indirilmiş ve “Ebu Lehebin elleri kurusun, kurudu da. Ona malı da kazandığı da fayda vermedi. O alevli bir ateşe girecektir” buyrulmuştur.

Bazen insan, asırlarca önce yaşamış, Peygamberimize ve Müslümanlara düşmanlık etmiş, yaptığı kötülüğün dünyalık karşılığını bularak rezil bir şekilde ölüp gitmiş birisinden bahseden bu sureyi biz bugün namazda hâlâ niye okuyoruz, bu surenin günümüze bakan yönü ve bize verilmek istenen mesaj ne olabilir diye düşünebiliyor.

Buradaki muhatap, sadece Ebu Leheb’in şahsı olmayıp, günümüzde onun gibi düşünen, onun gibi yaşayan ve onun inanç ve fikirlerini paylaşarak İslâma ve Müslümanlara düşmanlık yapıp, insanlığın zararına çalışan kişi, grup ve topluluklardır. Arif Nihat Asya da: “Ebu Leheb ölmedi Ya M…, Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor” diyerek, küfrün değişik isimler altında ve vekâlet savaşçıları vasıtasıyla yaptığı faaliyetlerle dünyayı etkilediğine işaret etmektedir.

Yaptığımız ibadetlerimizde ellerinin kuruması için beddua etmeye devam ettiğimiz Ebu Leheb’in etkisini yitiren etten ve kemikten olan elleri değildir. Burada asıl kasdedilen Ebu Leheb ve Ebu Cehil’in yolunda gidip, televizyon, telefon, bilgisayar, basın-yayın, sosyal medya vasıtasıyla inanca, ibadete ve iyiliğe savaş açan, güzel ahlâkı yok etmeye çalışan yıkıcı ve bozguncu kişi ve grupların yaptığı çalışmalar ile sergilediği oyunlardır.

O nedenle biz namazlarımızda, yeryüzünde fitne ve fesat çıkartıp, bozgunculuk yapan, kötülüğün temsilcilerinin evimize, elimize, yatak odamıza ve cebimize kadar uzanan, insanlarımızı inancından koparıp, güzel ahlâktan uzaklaştıran zararlı faaliyetlerini temsilen “Ebu Leheb’in elleri kurusun” ayetlerini bugün okuduğumuz gibi kıyamete kadar da okumaya devam edeceğiz.

Fakat bu şekilde yalnız dilimizle beddua etmek yeterli olmayıp, onların verdiği zararları azaltacak ya da durduracak fiilî çalışmalar ortaya koyarak alternatif programlar üretmemiz gerekmektedir. Çünkü yapılan bir duanın geçerli ve yeterli olması için önce fiilen yapılması gerekeni yapıp sonra sözlü olarak dua etmek gerekir. Yani batıl adına çalışanlar boş durmayıp birşeyler üretirken bizim sadece sözlü duamız yeterli olmayacaktır.

İnsanlık tarihiyle başlayan ve kıyamete kadar devam edecek olan hak-batıl mücadelesinin temelini inanç boyutu oluşturmakta olup, bu mücadelenin yürütülmesi için de ekonomik ve askerî mücadele alanı kullanılmaktadır. Teknolojik üstünlüğü elinde tutan batıl temsilcileri bu mücadeleyi sosyal medya ve dijital ortamda sürdürürken, ekonomik mücadeleyi de sömürgesi altında olan ülkelerin yer altı, yer üstü zenginliklerini ve celladına âşık aptal köle gibi davranan yöneticileri kullanarak gerçekleştirmektedir.

Hak-batıl mücadelesinin zor ve büyük fedakârlık gerektiren bölümünü oluşturan askerî mücadele günümüzde çok farklı bir şekilde sürdürülmektedir. Peygamber Efendimizin amcası ve İslâm’ın azılı düşmanı olan Ebu Leheb’in Bedir savaşına, alacaklı olduğu kişiyi vekil olarak gönderdiği gibi, günümüzde de küfrün temsilcileri kendileri fiilen savaşmayıp, genellikle vekâlet savaşçıları kullanıyor.

Hayatı imtihan, dünyayı ahiretin tarlası olarak kabul edip, iki dünyalı bir hayat yaşayanlar şehit olup, Allah’ın rızasını ve ebedi mutluluk yurdunu kazanmak arzusuyla ölüme koşarak giderler. Bütün sermayelerini dünyaya ait zevkleri yaşamak için harcayanlar hem başkalarının alın terini, göz nurunu ve el emeğini sömürmek ister, hem de cephede kendi yerine savaşacak vekâlet savaşçıları ararlar. Onun için günümüzde hak-batıl mücadelesi hak ve hakikat uğruna serden-yardan ve diyardan vazgeçebilenlerle batıl temsilcilerinin paralı askerleri yani vekil savaşçıları arasında cereyan etmektedir.

Avrupalılar ve Amerikalılar, Afrika’nın ormanlarını, madenlerini, insan gücünü sömürüp, Yahudiler’in uydurulmuş arz-ı mev’ut (vadedilmiş kutsal topraklar) gibi hayallerini gerçekleştirmek için hep birlikte terör örgütlerinden ve uydu devletlerden oluşturdukları vekil güçlerle ortadoğuyu paramparça ederek petrol gelirlerine kondular.

Bu nedenle ülkemiz kırk yıldır değişik terör örgütü türevleriyle mücadele etmek zorunda bırakılmıştır. Bugün bize medenî ve çağdaş dünya olarak tanıtılanların gerçek yüzü ortaya çıkmış ve Mehmet Akif’in tek dişi kalmış canavar benzetmesi daha iyi anlaşılmıştır.

Atalarımızın “Hazır ol cenge sulh-u salah istiyorsan” dediği gibi, bizlerin her türlü tehlikeye karşı hazır ve uyanık olmamız, iki günü eşit  olmayacak şekilde çalışmamız ve düşmanın silahıyla silahlanma bilincimizi diri tutmamız gerekmektedir.

Şunu unutmamalıdır ki: Ölürsem şehit, kalırsam gazi inancına sahip olan, onların peşinden koştuğu dünyayı ahiretin tarlası yapan bir medeniyetin ve çağlar üstü bir inancın savaşçılarını, ölümden korkup cepheden kaçanlar ya da kendi yerlerine parayla başkalarını savaştıranlar mağlup edemezler.

Fakat biz asıl savaşı, Aliya İzzetbegoviç’in dediği gibi, cephede şehit verdiğimiz zaman değil, medeni-çağdaş ve ilerici diye sunulan düşmanın ilmini ve teknolojisini almayıp, yaşam tarzını alıp, onlara benzediğimiz zaman kaybettik.

Bizim ayağa kalkıp, batılın temsilcileri ve vekilleriyle hesaplaşabilmemiz ve yeniden dünya kamuoyunda söz sahibi olabilmemiz için ilk yapacağımız şey, bizi biz yapan değerlere dönüp, bu değerleri özümseyip temsil etmek ve insanlığa da inandığımız bu değerleri tanıtarak hakkın, hukukun ve adaletin tesisi için çalışmaktır.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Hakkın hâdimleri ve bâtıl... - Sayı 126
Çocuk, sevginin ürünü...... - Sayı 125
Ana baş tacı olmalıdır... - Sayı 124
Yaşanan pişmanlık... - Sayı 123
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Peygamberimizi, bizim O na mesafemizi,içinde bulunduğumuz gafletten çözüme giden yolları anlatan "Gü... Ayşe Eroğlu

 ALLAH SELAMET VERSİN HOCAM BU... Behçet Eroglu

 Elinize gönlünüze sağlık. Bâki selâm ve dua ile...... Naci Eroğlu

 Selâm ile...... N. Eroğlu

 Yazınız durumun tespitini yapmış ve doğru tespittir tarihi gerçeklikler ile de uyumludur. Lakin bizd... Hüseyin yaman


Türkçe’nin kırpıla kırpıla ne hale getirildiğine bakmadan kalkmışız, “eser vermeli, eser vermeli” diyoruz.
Halbuki “Güneş Dil Teorileri”nin temel yapılmak istendiği bir dili kullanarak karşımızdakilerle konuşup, anlaşabildiğimize şükretmeliyiz.
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gül kokusu
Meçhule hitap
Gelecek sayı (127) konusu
Korkaklar
Hâramiler


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16410749
 Bugün : 302
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 706082
 Bugün : 32
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 895
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim