Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2855 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Abi selpağ vereyim!
Bedran Yoldaş

  Sayı: 80 - Nisan / Haziran 2014

Güneşli bir gün. İnsanlar, soğuk geçen günlerin sonunda kendilerini güneşin sıcak kollarına bırakmışlar. Güneş, saklandığı bulutların gerisinden yeryüzüne gülücükler dağıtmaya başlamıştı. İnsanlar da işte bu gülücüklerden pay kapmak, keyfini çıkarmak için kendilerini dışarı atmıştılar. Günlerden cumartesi olması hesabiyle dışarıdaki insan sayısı fazla idi. Etraf cıvıl cıvıldı.

Bizde güneşin eteklerindeki sıcaklıktan faydalanmak için dışarı çıktık.

Dicle kent caddesini baştan başa kat ettik. Tesislerden bayındırlığa, bayındırlık caddesinden batı kent kavşağına oradan da ofis kavşağına, demiryoluna varmadan, konuk evinin arkasından sosyal yardımlaşma vakfının yanından demir yolunu geçerek ofis semtine geçtik.

Yüksek kahvenin yanında, Belediye konukevinin karşısındaki “qırıx” çayevinin önündeki, lastikli kürsülere iliştik. Çaylarımızı güneşin ışınları altında yudumlamaya başladık.

Arada ayakkabı boyacıları, simit satıcıları, çekirdek satan çocuklar sohbeti bölüyor olsa da koyu sohbet devam ediyordu.

Ayakkabı boyacıları, ellerinde terlikleri uzatarak; “abi boyayalım mı?” diye sorup, cevap beklemeden sıvışıyorlardı. Bazen de bela olup yakanıza yapışırlardı.

Başlarındaki kocaman tepsiler ile gezinen çocuklar “sıcak simit, çaylık bunlar…” diyerek günlük harçlıklarını çıkarmanın telaşı ile durmadan dolanıyorlardı.

Kulağımızın dibinde “abi selpağ vereyim mi?” diyerek elindeki kâğıt mendili bize uzatarak, satmak isteyen 8-9 yaşlarındaki, belki daha da küçük, çocukları görünce içimiz tarifsiz acılar ile doluyordu.

İlk tepkimiz “kulağımızın dibinde niye bağırıyorsun?” olsa da içimize kapkara bulutlar çörekleniyordu.

“Neden insanlar bu çocuklara sahip çıkmıyor, neden bu yaşta çalışmak zorundalar?” soruları kafanızı meşgul ederken belki şunu da düşünebilirsiniz: “bunların anne, babaları bu yaşta nasıl çalıştırıyor?” diyerek ebeveynlerini suçlayabilirsiniz.

Durup düşünüyoruz. Biz bu soruların neresindeyiz. Ne düşünmekteyiz.

Ağaçlar, çiçekler, top oynayan çocuklar, öbek öbek oturarak sohbet edip çay içen insanlar. Beri tarafta, kurulan semt pazarındaki tezgâhta satış için uğraşan, elleri ıslak gözleri geleceğin endişesini yüreğinde hisseden pazarcılar. Eve ekmek götürebilmenin telaşesi.

Ufkun alaca karanlığında neşvünema bulan, gökyüzünün çıkmaz sokaklarında kanat çırpan acemi kuşlar ve çocuk satıcılar…

Gözlerim ufuka daldı. Zaman denen mevhum kayboldu sanki.

Çiçekler, güller arasında koşup oynayan çocuklar canlanıverdi gözlerimde o dem. Donan zamana ne oldu bende anlayamadım.

“Çalışmak zorundayım hocam. Eve ekmek götürmem gerek. Babam çalışmıyor. Daha doğrusu gündelik işler yapıyor. O da bir gün iş var beş gün yok. Altı kardeşiz. Hem okula gidiyorum hem de çalışıyorum. Simit satıyorum. Hafta sonları bazen kâğıt mendil satıyorum.” cümleleri kafamda bilmem kaçıncı turu bindirirken donan zamanda, düşünceler yumağında âdetâ boğuluyordum.

Araya arkadaşımın şu cümleleri yerleşti:

“Okulda, derste öğrencilerime soruyorum:”çalışıp eve ekmek götüren varsa onlara iyi not vereceğim.” dediğimde sınıfın yarısından çoğu el kaldırdı. Kalanlar da işin olmadığından yakındılar.”

“Simit, sıcak simit..”

“Karpuz çekirdeği”

Tekliflerine: “Yok kardeş, istemez!” cevabıyla sonlanıyordu genelde.

“Simit, sıcak simit”

“Simit vereyim mi abi?”

Simitçi çocuk usulca yanımıza sokuldu.

“Hocam simit ister misiniz”

“Aa! Merhaba oğlum. Sağ ol”

Çocuk kendisini öğretmene bile isteyerek göstermişti.  Belli ki, sınıftaki çocuklardan biriydi. Ve çalıştığını, eve ekmek götürdüğünü hocasına ispat etmek istiyordu.

Çocuğun gönlünü hoş ettikten sonra gönderen arkadaşım bana dönerek; “işte bahsettiğim talebelerimden biri.” dedi.

Hem okuyan hem de çalışarak eve ekmek götürmek zorunda olan körpe dimağların sokaklarda harcanması hepimizin moralini bozuyordu.

“Abi selpağ vereyim mi? Nidaları kulaklarımızda zonklamaya devam ederken; çaresizliğimizi de esir alıyordu.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kelimelerin dansı aşkla f... - Sayı 124
Nice sahipsiz yüzler görd... - Sayı 120
Elinde taş küçük çocuğun... - Sayı 119
Sallandı yer ve gök... - Sayı 118
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (126):
Vekâlet Savaşları...

Son Eklenen Yorumlardan
 test"... test

 Elinize sağlık.Okuyup anlayanı, ibret alanı çok olsun, inşallah.Çok selâm ve hürmetlerimle...Sağlık ... Naci Eroğlu

 Elinize sağlık. Okuyup anlayanı çok olsun inşallah.Allah, milletimizi bu ve benzeri belalardan ebed... Naci Eroğlu

 Gülizar annenin mekanı cennet olsun inşaallah. Ufukta kavuşmak ta var. Metanet ve sabır dilerim. Ka... AYHAN ASLAN

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun


Hislerin hissizleştiği noktada, onlarda kalan aklın varlığını sürdürebilmek için o noktaya varışın yaratıcısını bile inkâr edebilecek kadar “bencil”leşmesine kılıflar uydurarak (bunu) üstünlükmüş gibi gösterenleri iyi tanımak gerekir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Temmuzda yaşamak zemheriyi
Çocuk, sevginin ürünü...
Filistindeki çocuklar
Çocuk olmak
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell
Bin Karınca Duası


Ali Erdal - Büyük depremin öncül...
Ali Erdal - Yolculuk
Kadir Bayrak - Çocuk toprak gibidir
Necip Fazıl Kısakürek - Necip Fazıl’dan çocu...
Ekrem Yılmaz - İçimizdeki çocuk ölm...
Ekrem Yılmaz - Çocuk
Ekrem Yılmaz - Sınırlar ötesinde
Dergi Editörü - Annesi gül koklasa a...
Site Editörü - Çocuklar bizim gelec...
Necdet Uçak - Ahlâk bozuldu
Necdet Uçak - Ali ile Barbaros
Kardelen Dergisi - Kardelen’den haberle...
Kardelen Dergisi - Hâlâ ve her şeye rağ...
M. Nihat Malkoç - Filistindeki çocukla...
M. Nihat Malkoç - Çocuk olmak
Hızır İrfan Önder - Gurbetin ocağı harlı...
Zaimoğlu - Vasıtasız erdirici
Halit Özdüzen - Yozlaşan toplumlar
Mehmet Balcı - Yardımseverlik
Mehmet Balcı - Sitem
Ahmet Çelebi - Anladım
Kubilay Ertekin - Senirkent Faciası ha...
Halis Arlıoğlu - CHP’nin bu millete y...
Ahmet Değirmenci - Yangından artakalan
Ahmet Değirmenci - Özür
Ahmet Değirmenci - Otuz yıl
Murat Yaramaz - Özür
Murat Yaramaz - Kirli
Gözlemci - Hadiselere bakış
Cahit Ay - Muhasebe
Cahit Ay - Anlaşma teklifi
Cemal Karsavan - Ve çamaşır ipinde sa...
Heybet Akdoğan - Sekülerizm ve İslâm
Osman Akçay - Çocuklar oynasın
Bekir Oğuzbaşaran - Nev gazel
Yaşar Akyay - Çocuk, sevginin ürün...
İbrahim Durmaz - Çocuk ve kuş
İbrahim Durmaz - Çocuğum
Saltuk Buğra Bıçak - Temmuzda yaşamak zem...
Mustafa Kozlu - Gül kokusu
Esra Çakan - Zaman diriyken kıyme...
Uğur Utkan - Satuk Buğra Han efsa...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15897340
 Bugün : 265
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 669379
 Bugün : 5
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 121
 125. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim