Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     895 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Göktaşı
Mustafa Kadir Atasoy

  Sayı: 105 -

I

Gökyüzü Market’in sahibi Hasan Hüseyin o gün erkenden sebze meyve haline gitmiş ve alışveriş yapmaya girişmişti. O kırmızı - yeşil meyveyi de Eye Dayı’nın yerinde gördü. “Bu ne ki” diye sordu. Eye Dayı “bunun adı mango, tropikal bir meyvedir” diye cevapladı. “Üç tane de bundan ver hele” dedi ve aldığı sebze ve meyveleri küçük kamyonetine yükledi.

9 Kasım sabahı kamyonetini biraz da telâşla sürüyordu. Ne olduysa bir anda oldu. Viraja sert giren Suzuki’den kırmızı, yeşil küçük bir nesne yola savruldu. Bu çok uzaklardan gelmiş bir mangoydu. Elipsoit şeklindeki meyve bir iki zıpladı. Ahmet onun düşüşünü fark etmemişti bile…

İki gün önce aralarında binlerce kilometre bulunan adam ile mango tekrar uzaklaşmaya başlamıştılar. Meyve âdetâ tur otobüsünden inen yabancı bir turist gibi antik kente sapan yolun kenarında durdu. Buradan turist otobüsleri de geçiyordu ama çok uzaklardan gelmiş olsa da bir meyvenin otobüse binecek hali yoktu. Evi çok uzakta olmayan bir tür yer sincabı olan Toros gelengisinin -nam-ı diğer geleyi- burnunu kaldırıp havadaki değişik kokuyu fark etmesi de tam bu sırada gerçekleşti. Baba gelengi tedirgin hareketlerle etrafı kolaçan ettikten sonra mangoyu tutup yuvasına doğru yuvarlamaya başladı. Yavru gelengiler de aldıkları keskin kokudan iyi bir yiyeceğin yaklaştığını fark etmiştiler. Bir mango meyvesini ilk kez görüp de mutlu olmayacak bir gelengi ailesi yoktur. Velhasıl o öğle yemeğinde bizim mangoyu afiyetle yemiştiler.

II

İki yüz yıl önce insanlar gökyüzünün altında yaşıyordular. Çünkü bütün bu aygıtlar, sokak lambaları, şehir ışıkları yoktu. O zamanlarda gökyüzü ışıl ışıl tepelerinde duruyor, yıldızlar her gece onları selâmlıyordu. Ayrıca gökyüzünü seyredebiliyorlardı. Teknoloji geliştikçe şehir ışıkları yıldızları bastırdı. Küçük bir grup dışında insanlar göğe bakmayı terk ettiler. Tabi bu tarihteki en talihsiz şeylerden biriydi.

Hasan Hüseyin kalan mangoları kendi yemişti. Saat sekizde marketini kapatmış Eğirdir’deki evinin yolunu tutmuştu. O şanslı biriydi. Gökyüzünü uzun uzun seyretmekten hoşlanırdı. Bugünlerde gökyüzündeki tuhaflığın farkındaydı. Bu tuhaflık her yıl aynı günlerde gerçekleşen bir durumdu.

Tempel-Tuttle kuyruklu yıldızının kalıntılarından oluşan Leonid meteor yağmuru 33 yılda bir maksimum sayıya ulaşır. Dün onlarca yıldız kayması yani göktaşı görmüştü. Bu gece de adaçayını yudumlarken göğe baktı. İşte bir tane, bir tane daha... Bu çok parlak, çok yakındı... Aman Allahım, büyük bir gürültüyle bahçeye düştü.

İlk şoku atlattıktan sonra bahçedeki çukura yaklaştı. El fenerini doğrulttu. Karşısında futbol topu büyüklüğünde bir kaya duruyordu. Hemen eve döndü ve fotoğraf makinesini buldu. Tekrar bahçeye çıktı, önce fotoğraflarını çekti, sonra da çukurdan çıkarıp eve götürdü. Daha önce milyonlarca kilometre uzakta bulunan bu nesne şimdi ona ait küçük mutfak masasının üzerindeydi.

 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Göktaşı... - Sayı 105
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Türkçe’nin kırpıla kırpıla ne hale getirildiğine bakmadan kalkmışız, “eser vermeli, eser vermeli” diyoruz.
Halbuki “Güneş Dil Teorileri”nin temel yapılmak istendiği bir dili kullanarak karşımızdakilerle konuşup, anlaşabildiğimize şükretmeliyiz.
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14592239
 Bugün : 2780
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 630968
 Bugün : 614
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim