Göktaşı Mustafa Kadir Atasoy Sayı:
105 -
I
Gökyüzü Market’in sahibi Hasan Hüseyin o gün erkenden sebze meyve haline gitmiş ve alışveriş yapmaya girişmişti. O kırmızı - yeşil meyveyi de Eye Dayı’nın yerinde gördü. “Bu ne ki” diye sordu. Eye Dayı “bunun adı mango, tropikal bir meyvedir” diye cevapladı. “Üç tane de bundan ver hele” dedi ve aldığı sebze ve meyveleri küçük kamyonetine yükledi.
9 Kasım sabahı kamyonetini biraz da telâşla sürüyordu. Ne olduysa bir anda oldu. Viraja sert giren Suzuki’den kırmızı, yeşil küçük bir nesne yola savruldu. Bu çok uzaklardan gelmiş bir mangoydu. Elipsoit şeklindeki meyve bir iki zıpladı. Ahmet onun düşüşünü fark etmemişti bile…
İki gün önce aralarında binlerce kilometre bulunan adam ile mango tekrar uzaklaşmaya başlamıştılar. Meyve âdetâ tur otobüsünden inen yabancı bir turist gibi antik kente sapan yolun kenarında durdu. Buradan turist otobüsleri de geçiyordu ama çok uzaklardan gelmiş olsa da bir meyvenin otobüse binecek hali yoktu. Evi çok uzakta olmayan bir tür yer sincabı olan Toros gelengisinin -nam-ı diğer geleyi- burnunu kaldırıp havadaki değişik kokuyu fark etmesi de tam bu sırada gerçekleşti. Baba gelengi tedirgin hareketlerle etrafı kolaçan ettikten sonra mangoyu tutup yuvasına doğru yuvarlamaya başladı. Yavru gelengiler de aldıkları keskin kokudan iyi bir yiyeceğin yaklaştığını fark etmiştiler. Bir mango meyvesini ilk kez görüp de mutlu olmayacak bir gelengi ailesi yoktur. Velhasıl o öğle yemeğinde bizim mangoyu afiyetle yemiştiler.
II
İki yüz yıl önce insanlar gökyüzünün altında yaşıyordular. Çünkü bütün bu aygıtlar, sokak lambaları, şehir ışıkları yoktu. O zamanlarda gökyüzü ışıl ışıl tepelerinde duruyor, yıldızlar her gece onları selâmlıyordu. Ayrıca gökyüzünü seyredebiliyorlardı. Teknoloji geliştikçe şehir ışıkları yıldızları bastırdı. Küçük bir grup dışında insanlar göğe bakmayı terk ettiler. Tabi bu tarihteki en talihsiz şeylerden biriydi.
Hasan Hüseyin kalan mangoları kendi yemişti. Saat sekizde marketini kapatmış Eğirdir’deki evinin yolunu tutmuştu. O şanslı biriydi. Gökyüzünü uzun uzun seyretmekten hoşlanırdı. Bugünlerde gökyüzündeki tuhaflığın farkındaydı. Bu tuhaflık her yıl aynı günlerde gerçekleşen bir durumdu.
Tempel-Tuttle kuyruklu yıldızının kalıntılarından oluşan Leonid meteor yağmuru 33 yılda bir maksimum sayıya ulaşır. Dün onlarca yıldız kayması yani göktaşı görmüştü. Bu gece de adaçayını yudumlarken göğe baktı. İşte bir tane, bir tane daha... Bu çok parlak, çok yakındı... Aman Allahım, büyük bir gürültüyle bahçeye düştü.
İlk şoku atlattıktan sonra bahçedeki çukura yaklaştı. El fenerini doğrulttu. Karşısında futbol topu büyüklüğünde bir kaya duruyordu. Hemen eve döndü ve fotoğraf makinesini buldu. Tekrar bahçeye çıktı, önce fotoğraflarını çekti, sonra da çukurdan çıkarıp eve götürdü. Daha önce milyonlarca kilometre uzakta bulunan bu nesne şimdi ona ait küçük mutfak masasının üzerindeydi.
|