Hoşgör bizi Olgun Albayrak Sayı:
106 -
Horasan’ın ufukları bir sabah katran karalı;
Devletlüler ferman salmış: “Hasetteyiz, hoşgör bizi.”
İlk kervanın kutluları, güneşle garba dalalı,
Kâbusların pençesinde zulmetteyiz, hoşgör bizi.
İbrahimî beldelerin göğsünde donandı İrem.
Bâd-ı sabâ heybesinden esiverdi rayihâlar.
Ellerinde tefleriyle sanki seyre çıkmış âlem.
Nağmelerimiz müsvedde, gafletteyiz, hoşgör bizi.
Kabuğundan yeni çıkmış, sendeleyen ceylânlarız;
Dilimizden anlayan az, dişlerini bileyen çok.
Mucizevî bir nefesten fenalaşan yabanlarız.
Nesillerimiz damgalı, töhmetteyiz, hoşgör bizi.
Sen ki berrak pınarların himmetiyle derya oldun.
Hangi sultan yüreğine Hızır suyu serpiştirdi?
Ham gönlünü parlatırken, mihenklere ayna oldun.
Nasırlaşmış nazarımız, illetteyiz hoşgör bizi.
İdrakimiz gün gün erir, Moğol gürzü yermiş gibi.
Mahremine bel bağlayan milyonlarca üftadeyiz.
Kasketini ters çevirip ganimet beklermiş gibi,
Gedaların dertleriyle zilletteyiz, hoşgör bizi.
Bir sabah gam tepesine güneş Tebriz’den vurursa,
Belki coşkun şuaların sırlarıyla aklanırız.
Tayy-ı mekân meşkederken âb-ı hayatın kurursa,
Dirayetsiz bendelerle gıybetteyiz hoşgör bizi.
Herkes kavm-i necip olmuş seyrisülûk ülkesinde;
Sağırlara ney çalacak maharetli dudaklar yok.
Tenlerimiz kaç asırdır vahşilerin gölgesinde;
Bahar dermemiz imkânsız, halvetteyiz hoşgör bizi.
Bugün arzın etekleri amansız sellere dûçar;
Nûh’un şanlı gemisini örter kültürlü sihirbaz.
Ayakları ıslanınca, herkes zirvelere kaçar,
Bir takanın muhtacıyız, haşyetteyiz hoşgör bizi.
Artık zarif öykülerin mazmunları dile düştü.
Bülbüller sermest gezerler kuruntulu tavuslarla.
Boyaların en çirkini, yüz ağartan güle düştü;
Mühürlendi kutsalımız, şehvetteyiz hoşgör bizi.
Çekilmiş yivli silâhlar, kabzalarda kutsal kitap.
Âmâların kulakları Davudî seslere muhtaç.
Güdülenmiş ağızların her birinde ayrı hitap;
Senlik benlik kavgasında, nefretteyiz hoşgör bizi.
Sorulsa dertli kullara, devranının kitâbesi;
Herkes gelincik dilinden baykuşlara lânet okur.
İnsanlığın ruhundaki sara mıdır sermayesi?
Hırslarımızla kol kola, vahşetteyiz, hoşgör bizi.
Neden bir türlü doyamaz, homurtulu dinozorlar?
Neden yersiz karaltılar, bunca duman nihayetsiz.
Belki kızgın ebabilller ufuklardan geliyorlar.
Karşımızda haramîler, dehşetteyiz hoşgör bizi.
Gel efendim, dudağında cennetlerin hikâyesi.
Gel efendim gönlümüze, kâlimizi hâl etmeye,
Feleklerin işlediği cehennem mukaddimesi,
Dünyada da, ukbada da, cinnetteyiz hoşgör bizi.
|