Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4228 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Ellerim
Bedran Yoldaş

  Sayı: 56 - Nisan / Haziran 2007

Üstü başı perişandı. Toz toprak içinde kalmıştı. Yuvarlanan toz zerrecikleri eline-yüzüne bulaşmış;  baştan aşağı boyamıştı adeta. Kendini makinenin ritmine kaptırmış "ha babam, de babam!" durmadan çalışıyordu.
Aldığı siparişleri yetiştirmesi lazımdı. Verdiği sözleri yerine getirebilmesi için durmadan çalışmalıydı. İyi, dürüst çalışkan bir yardımcı da bulamamıştı. Bulamamıştı çünkü bulmak için de istekli değildi. Geçen bunca zaman içinde hep iyi bir yardımcıya olan ihtiyacını dile getiriyordu; lakin bir türlü de bir yardımcı tutamıyordu. "Paranın gözü kör olsun" der her seferinde bir başka bahaneye sığınıp dururdu. Ter damlaları alnından yüzüne ark açmış yorgunluk bedenine bir kâbus gibi çökmüştü. Yorgunluğu ufalan göz bebeklerinden okunuyordu.
Makinenin ritmik çalışması bir ninni terennümündeydi.
Islaklık sinsice önüne geleni yağmalıyordu. Islattığı nesneyi kendi rengine boyuyordu. Toz ve talaş parçacıkları kendini bu kuşatmanın esaretinden kurtaramıyordu. Yoğunluk gittikçe artıyordu. Kırmızıya boyanan talaş ve yerdeki tahta parçaları kötü bir günün habercisi olarak kapıyı çalıyordu. Kan bir kere akmaya görsün. Yerinde duramaz. Göçebe kuşlar gibi mekân değiştirir.
Acı acı öten siren sesleri ortalığı ayağa kaldırmıştı. Bağırışlar feryat-figanlar birbirine karışmıştı. Ortam "ana-baba günü" gibiydi. Kimse kimseyi dinlemiyor kimse kimseye kulak asmıyordu. Herkes bildiğini yapmakla meşguldü. "Bildiğini okumak" böyle bir şey olsa gerekti.
Hastane kapısında koşuşturma durmuyor, hareketlilik durmadan ortalığı ayağa kaldırıyordu.
"Kopan eli nerede?" sorusuna kimse cevap veremiyordu. Neredeydi bu el? Hemen getirilmeliydi. Yerine dikilmek için. Aksi takdirde çolak kalacaktı. Oradakiler birbirlerinin yüzüne bakışlar fırlatarak boş gözlerle birbirlerini süzüyordu. Telâştan kopan eli unutmuştular. Daha doğrusu birini getirmiş, birini unutmuştular. Diğeri kayıptı.
"Çekilin, çekilin" feryatları ile ameliyathanenin kapısından kardeşi hışımla içeri daldı. Elinden bırakmadığı ve sıkı sıkıya tutuğu poşetle. "Kardeşimin kopan eli ambulansla başka hastaneye gitmişti. Ancak getirebildim." diyebildi. Yorulmuştu. Kendini sakin bir tarafa bıraktı. Bırakır bırakmaz da dünyadan koptu. Başka bir âlemde yolculuğa çıktı. Etraf yeşilliklerle donatılmış. Rengârenk çiçekler. Baharın kokusu iliklerine kadar işledi. Gelincikler etrafından dönmeye başladı. Kırmızı renkleri ile etrafını boyadılar. Mutluluktan uçuyordu âdeta. Nasıl uçmasın ki; yeşilin tonlarının hâkim olduğu bir vadide ve her taraf çiçeklerle bezenmiş bir doğa harikasında yaşamak kimi mutluluktan uçurmazdı ki!
Ellerinde sepetler kırlarda çiçek toplayan nurdan çocuklar... İzah etmeye çalışıyordu: "Ben bir şey yapmadım."
Sonra birden ortalık toz duman oldu. Her taraf karanlık... Siyahın tonları bir aba gibi etrafa yayıldı. Ne çocuk kaldı ne de çiçekler. Elleri kanayan çocuklar canhıraş bir şekilde sağa sola kaçışmaktaydılar.
Ebeveynleri kapıya dayanmıştı. Çocuklarının elleri için diyet istiyordular. "Çocuklarımızın ellerinin diyeti..."
Alnından boşalan ter damlaları başından kaynar sular dökülmüş gibi yastığını ıslatmıştı. Üzerine çektiği yün yorganı hafifçe aralamak istiyor ancak korkuyordu. Cevap vermeyeceği bir durumla karşılaşmak istemiyordu. Bir taraftarda merak beynini kemiriyordu. Kolunu yavaşça dışarıya doğru çekti. Elini yokladı. Parmaklarını oynattı. Derin bir nefes alarak "oh!" çekti. "Rüyaymış" diyebildi. Ya rüya olmasaydı?
Ellerin diyeti başına mıhla çakılmış gibi askıda durmuştu. Ne yapacaktı, kopan ellerin ile nasıl yaşayacaktı? Geçimini elleri sayesinde temin ediyordu. "Ağaçları yontan şekil veren ben ne yapacaktım" diye derin derin düşünmeye başladı. Bu durumdan alması gereken dersler olduğu apaçık ortadaydı.  Ellerin diyeti neydi? Cevap veremiyordu bir türlü. Nerden başlamalıydı?
Ezan sesi, cami minaresinden havayı yararak usulca camdan içeri ışık gibi sızdı. Oda ışıklar içinde... Namaz vaktiydi. İşareti almıştı. "Buradan, namazdan başlamalıyım" diyerek abdest almak için yataktan fırladı.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : derya    07.07.2007
Yorum : cok guzel gercekten keske hepimiz basimiza gelenlerin bir ders oldugunu anlayabilsek




Ekleyen : emrah    27.04.2007
Yorum : bence cok guzel ve dogru yazılms buna ek yapllamaz gayet cok ıyı bence





 
Nice sahipsiz yüzler görd... - Sayı 120
Elinde taş küçük çocuğun... - Sayı 119
Sallandı yer ve gök... - Sayı 118
Hu Demeye Geldik... - Sayı 117
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (124):
Diyarbakır anneleri...

Son Eklenen Yorumlardan
 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Süleyman Abdulla. Müasir Azərbaycan poeziyasinin ən görkəmli nümayəndəl... Hikmet

 yüreğine kalemine sağlık hayırlı ve bol okurları olsun.🤍✒️...


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Kudret-i ilahi
Ürəyimin Əsdiyi
Yaşanan pişmanlık
Her şey apaçık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Oğulcan


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15190967
 Bugün : 2009
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 642430
 Bugün : 158
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 122
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim