Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3115 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Tasavvuf
Er Tuğrul

  Sayı: 95 -

Bu sayının konusunun, tasavvuf olacağını ilk öğrendiğimde, bu konu hakkında çok şey yazabilirim diye düşünüyordum. Yazıya Tasavvuf kelimesinin terim mânâsından başlayıp, İslâm literatüründe ne anlamlara geldiğinden bahseder, günümüze bakan yönünden dem vurur, birkaç da Allah dostlarından örnek yazarsam, tamam olur diye düşünüyordum.

Tasavvuf, tarikat, derviş, mürşit, seyr-i sülûk, vahdet-i vücût... Aslında bahsedilecek ne çok şey var değil mi? Hem gizemli, hem sırlar âlemine açılan bir kapı... Kimi kızar, kimi anlamaz, kimi cevap arar sorusuna, kimi tartar sözlerimi, kimi yargılar, kimi de...

Birisi aşk yoludur der tasavvufa, diğeri yokluk. Bâzısı vuslat der, bâzısı ayrılık. Kimisi Kur’ân ve Sünnete sarılır, kimi oldum der namazı bırakır. Kimi, dîni peygamberce yaşamak der, kimide Dede Ömer Rûşenî gibi “Tasavvuf yâr olup, bâr olmamaktır. Gül-i gülzâr olup, hâr olmamaktır.” (bâr: yük, hâr: diken) der.

Kim ne derse desin, tasavvuf, İslâm’ın özü de değil, gayrisi de değildir. Özü değil, çünkü öz Kur’ân ve Sünnettir. Gayri de değil, çünkü Kur’ân ve Sünnetten alır uygulamalarını. Bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da, kimi küfür diyecek, kimi şirk, kimi yobaz diyecek, kimi hâin, kimi irâdelerini teslim etmişler diyecek, kimi gayriyi günahkâr görecek, kendini fenâ makamlarında sanarak. Böyle bir konuda, yazı yazmak harcım mıdır, diye düşündüm.

O zaman söze, “gâlu belâdan” başlamak lâzım. Nedir “gâlu belâ”? Allah-u Teâla’nın tüm insanları elest bezminde hâlk edip “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna hep bir ağızdan verdiğimiz cevap, söz, ahitleşme... Her secdede bu ahitnâmeye yeni bir imza... “Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle mutmain olur” âyetini okumak değil, bilmek değil, anlamak değil, belki hissetmek, tatmak, yaşamak, tam mânasıyla zikir ile mutmain olmak... “İnananlar, ancak o kimselerdir ki Allah’ın adı anıldığı zaman yürekleri titrer (ürperir)” (Enfal, 2), sırrına mazhâr olmak... Peki, mutmain olmadan titreyip sarsılmak mı gerek, yoksa mutmain olduktan sonra mı titrer yürek?..

Günümüz bilim adamlarının teoride, “zamânın bükülmesi” dedikleri şeyi, miraçla mûcizeleştirmek, Mârifetnâme'de gezegenler arası mesafe olarak yazmak. Mesnevî'de, fani âlemi zaman giydirilmiş varlık, varlığı ise kün (ol) fotoğraflarının (emrinin) belli frekansta ardı ardına akıtılması... Kerâmetin zaman skalasından çıkmak olduğunu düşünmek, Resûlüllah Aleyhi-s Selâm'ı rüyada görmenin âvâmın avuntusu olduğunu söyleyen, Kaside-i Bürde yazarı ile birlikte Huzur’da kanlı canlı yaşamak...

Her ne kelâm edilse ve yaşansa, en nihâyet “Ben insi ve cinni ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” emr-i mûcibince hayatı yaşamak ve en yüksek makâmın kulluk olduğunu idrak etmek, “Seyr-i Sûluk'un bir cihetiyle başa dönmek, tarikin (yolun) şeriata, Şeriat-ı Ahmediye'ye olduğunu tecrübe etmektir tasavvuf. Tarîkat, şeriata hizmet ediyorsa, has da âvâma hizmet ediyor demektir. Kişi hizmet ettiğinin efendisidir ve hizmette izzet vardır. Onun için “Pirim himmet, evlâdım hizmet” demişler.

O zaman tasavvuf nedir, diye soracak olursan; elcevap mekteptir, nefs terbiyesi yapılan. Peki bu neye benzer? Cihada (hakîki mücâhit nefsine karşı cihâd açan kimsedir. “Tirmizi, Cihat, 2”). Nefis neye derler? İnsanın dünya yolculuğundaki bineği. Peki cihat nedir? Düşmanı sulha veya İslâm'a getirinceye kadar verilen mücadele... Müslüman kime derler? Amentüden sonra “Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir”.  El netice tasavvuf, nefsi îmana getirip, diğer insanları, onu terbiye ederek, şerrinden koruma eğitimidir.

Tasavvuf bir mektep ve bir eğitim ise, mürebbisiz yani müderrissiz olmasa gerektir. Erenler, “usulsüz vusûl olmaz” derler. Usûl kimdendir? Peygamberdendir. (Andolsun ki Allah'ı(n rızasını) ve âhiret gününü(n saadetini) umanlar ve Allah'ı çokça ananlar için Allah'ın Resûlü'nde, sizin için, pek güzel örnekler vardır. Ahzab, 21). Vusûl kimedir? İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî (Allah'ım benim maksadım sensin ve ben sadece Sen'in rızanı istiyorum) duasını kabul edecek makama. Son olarak, pir ne olsa gerektir? Kur'ân ve Sünnetten kıl kadar ayrılmayan, usûlü ve vusûlü bilendir. (Tıp fakültesini bitirmiş bile olsa, cerrâhi bölümünde ihtisas yapmamış, hattâ tecrübeli cerrahların yanında ameliyata girmemiş birinin masasına yatıp, ameliyat olur mu insan veya tecrübeli bir uzmanın ameliyatına mecbur olan hastanın, ona teslim olmaması düşünülebilir mi?) 

Bu sözlerimde isabet ettirsin beni Rabbim... Hepinizi Hakka emanet ediyorum.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kutlu kıyam... - Sayı 96
Kudüs nereden başlar, ner... - Sayı 96
Tasavvuf... - Sayı 95
Eşek arısı ve kemâlat... - Sayı 94
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Nüfuz plânlaması diye bir şey tutturmuş gidiyorlar.
Ülkedeki kazalar, ihmaller ve terör sebebiyle ölenler hiç hesaba katılmıyor.
İnsanımızda bu ibret almamak, hükümetlerimizde bu beceriksizlik olduğu sürece bırakın planlamayı, nüfusu teşvik etmeleri gerekmez mi?
Yoksa bunca ölüme karşı bu tedbirsizlik, nüfuz planlamacılarının işi mi?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16377118
 Bugün : 310
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 702893
 Bugün : 4
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 921
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim