İŞTE İşte Sayı:
39 - Ocak / Mart 2003
Amerika’nın, bizden, bütün yardımını hiç olmazsa bazı ıvazlar mukabili olarak isteyeceği veya büsbütün keseceği, Batı piyasasının piyasamızdan hiçbir şey çekmeyeceği bütün kaynaklara mâlik Garp demokrasyalarının bize 180 derece arka çevireceği, Çin ve Hint pazarlarına giden hava ve kara yollarının bellibaşlı zabıtalar altına alınmak isteneceği, Türk Milletinden ise boşlukta mekân işgal etme hassası adına hangi şahsiyet ve ehliyete mâlik bulunduğu sorulacağı gün, başımızda bulunacak olan devlet mümessilleri, eğer hâlâ dünkü ölçünün bir devam ve istihalesini ifade edeceklerse, halim duman olacaktır.
Zira gelmesi mukadder görünen böyle bir gün, sun’î tedbir ve sahte talih devirlerinin paydosunu da beraber getirecektir.
Bütün bir mazi, hal ve istikbal mikyasile dünya çapında nefs muhasebelerine girişen cins kafaları ve gerçek düşünürleri yetiştiremedikçe, alınan bütün tedbirler, yanık bir elin acısını muvakkaten dindirmek için kendisini suya batırıp daha korkunç acıları istikbâle tâlik etmesinden farklı olmayacak; ve herkes sahte talih tedbirleriyle gününü gün etmeye bakacaktır. (İdeolocya Örgüsü)
DÜNYANIN BELÂSI
AP ajansının, siyaset bilimciler ve eski devlet adamlarının görüşlerini de yansıttığı yorumunda, “Tarihte hiçbir süper gücün, yeryüzünde ABD’nin bugün sahip olduğu ölçüde egemenlik kurmadığı” görüşü savunuldu.
Yorumda, “Tarihte Romalılar ve eski Çin’den, İngiliz ve Fransız sömürgeciliğine kadar birçok süper güç mevcuttu. Ama hiçbir ulus, 21. yüzyılın başlangıcındaki ABD gibi, yeryüzünde bu kadar hâkim durumda olmamıştı” denildi.
TEK ÖLÇÜSÜ “ÇIKAR”
Brry Renfrew tarafından kalem alınan yorumda, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın eski müsteşarı ve sözcüsü James Rubin’in, ‘Dünyadaki birçok gözlemcinin ABD’yi, ‘kontrol dışı süper güç’ olarak nitelendirdikleri, bu kesimin, ‘ülkenin, hiçbir yasayı veya uluslar arası sözleşmeyi, kendi çıkarlarından üstün görmemesinden kaygılandıkları’ şeklindeki görüşüne yer verildi.
GİDEREK AZGINLAŞIYOR
Yoruma göre; Irak işgali ile birlikte, ABD’nin en yakın bazı dostları ve müttefiklerinde bile, “gücün ve etkinin tek bir ulus elinde bu kadar toplanması” kaygısı ortaya çıktı. Bazı uzmanlar, ABD’nin bundan böyle, “daha önceki müttefiklerle danışma, oydaşma” durumuna geri döneceğinden, farklılıklarını gidereceğinden kuşku duyduklarını da dile getiriyorlar. Fransa Parlementosu’nun muhafazakâr üyelerinden Axel Poniatowski de endişesini, “Dev bir tek süper gücün olması, bu gücün, başka hiçbir ülkeye ihtiyaç duymamış, hangi politikayı isterse uygulayabilmesi beni kaygılandırıyor” şeklinde ifade ediyor. Bu basat gücüne karşın ABD’yi yeryüzünde çok az ülkenin, ‘kendi egemenliğine karşı bir tehdit olarak gördüğü” de yorumda belirtildi. Yorumda, Avrupa’da ve diğer ülkelerde yapılan kamuoyu yoklamalarında halkın, “Bu ülke bizi bölmek istiyor” görüşünü savunduğu, ancak birçok ülkede de ABD’ye karşı dostluk ve iyi niyet olduğu belirtildi.
İNSANLARDA “ABD TAKINTISI”
İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw’un, BBC’de yayımlanan, “Birçok insan, sınırsız zenginliği ve gücü dolayısıyla ABD’ye takıntılı” ifadesinin de hatırlatıldığı yazıda, bu durumun giderek “moda” haline geldiği savunuldu. Irak’a saldırının, bu durumu daha da körüklediği, hattâ Almanya ve Fransa gibi çok yakın ülkelerin yönetimlerini de kapsadığı kaydedildi.
ARTIK HİÇBİR ŞEYİ UMURSAMIYOR
Yoruma göre; ABD’nin dev gücü, “silahlı kuvvetlerinin tüm dünyayı sarmış olmasıyla, Amerikan ekonomisinin dünya pazarındaki en büyük oyuncu olmasıyla, Amerikan idealinin ve kültürünün, filmler, TV’ler, hattâ internet ile dünyanın tüm köşelerine yayılmış olmasıyla” ortaya çıkıyor. Birçok kişi, ABD’nin, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kendisinin de oluşturulmasında çaba gösterdiği BM’nin de dahil olduğu uluslar arası sistemi, savaş sonrasında kurduğu müttefiklik ilişkilerini ‘artık umursamamayı başlamasından” kaygı duyuyor. Yazıya göre ayrıca, bu ülkenin oluşturduğu “güvenlik şemsiyesine” ihtiyacı olan birçok ülke de bunları tartışma konusu yapmamaya özen gösteriyor. (İbrahim KARAGÜL; Yeni Şafak, 24.07.2003)
|