Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2973 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

İZZETBEGOVİÇ, ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇISI
İktibas

  Sayı: 39 - Ocak / Mart 2003

Zeki Kentel tarafından imeylimize gönderildi:

“Karanlık bize bir derinlik kazandırırken, ışık bizi bazı görme yeteneklerimizden alıkoyar” (İzzetbegoviç)

“Gündüz aydınlıkta yıldızlı gökyüzünü, gökyüzünün yıldızlarını göremeyiz. Işık bizi bu şehrayini görmemizi engeller. Fakat karanlık bize çok değerli bir gözlem olanağı verir.” diyen Bosna eski cumhurbaşkanı İzzetbegoviç bu olağanüstü tespitini eski Yugoslavya’da hapsedildiği zindanda yazdığı “Özgürlüğe Kaçışım” adlı kitabında dile getirdi.

İzzetbegoviç’in adı Bosna-Hersek Cumhuriyeti ile bütünleşir. Müslüman dünya için, Bosna faciası karanlığında parlayan ve yol gösteren bir yıldız olmuştur. Tarihin bu döneminde İzzetbegoviç Bosna’nın batağa düşmüş unutulan kimliğini yeniden keşfetmiş ve yazmış, onu özgürlüğe ve yeniden İslâm’a bağlamayı başarmıştır.

Benzersiz Bir Gelişme

İzzetbegoviç. 1925 yılında Bosna’nın kuzeydoğusunda Bosanski Samac kasabasında doğdu. Oldukça varlıklı ve mutlu bir aileden geliyordu. Bilindiği gibi Balkanlar, 1389’da Osmanlılar’ın Kosova’da Sırplar’ı mağlup edişinden sonra İslâm bölgesi olarak anılmaya başlamıştır.

Bosnalılar İslâm’ı 1463 yılında Osmanlı hükümranlığı altında iken kabul ettiler. Bundan sonra da dinî ve etnik zulüm ve ayırımcılık nedeniyle sürekli acı çektiler. Birçokları kurtuluşu Türkiye’ye göç etmekte buldu.

(…)

İzzetbegoviç İslâm karşıtı bir ortamda yetişti. İlk eğitimini Saray-Bosna’da bir Alman okulunda aldı. Yeteneklerinin geliştiği bu süreçte 16 yaşında iken bir kısım arkadaşlarıyla birlikte dini müzakere ve tartışmaların yer aldığı bir okul kulübü kurdu.

İkinci Dünya Savaşı sırasında kurduğu Genç Müslümanlar Derneği, eğitim ve sosyal yardım çalışmalarına öncülük etti. Genç kadınlar için şube açıldı. Düşkünlere, ihtiyaç sahiplerine yönelik çalışmalar gerçekleştirildi.

Genç Müslümanlar Derneği’nin Kuruluşu

(…) Dernek Kahire, El Ezher’de öğrenim görmüş Bosnalı gençlerin çalışmalarından olumlu etkileşim içinde oldu. İslâm’ın yaşanması gereken bir ideoloji olduğunu kabul ediyordu. O sadece kişilere ve belirli merasimlerle sınırlanacak sıradan bir din değildi. İslâm’da dengeyi korumak için onun Arap dünyasında çıkış dönemindeki hareketlerini derinliğine inceledi. Endonezya ve Pakistan’daki benzer hareketlerden ve deneyimlerden kendilerine dersler çıkardılar. Batı kültürüne açıklığı nedeniyle, üyelerine Avrupa düşüncesini anlamaları ve okuyabilmeleri için Avrupa dilleri kursları açtı. İzzetbegoviç burada Almanca, İngilizce ve Fransızca öğrendi. Saray-Bosna Üniversitesi’ndeki müslüman gençliği kazandı ve bu gençlere farklı bir yoldan İslâm’ı öğretmeyi plânladı. Bazı Nazi düşünceler gençlerin kafasında yer bulduğunda Almanlar 1941 yılı Nisan’ında Yugoslavya’yı işgal ettiler. Müslüman gençlik bu düşüncelere kararlı bir tavırla karşı çıktı ve müslümanların Nazi yanlısı bir hükümette yer almasını yasakladı.

Komünist yönetimde katlanılan zulümler

II. Dünya Savaşı sona erdikten sonra Avrupa haritası yeni baştan çizildi. 1945’te; Bosna, Hersek ve diğer iki otonom bölge Kosova ve Voyvodina’yı kapsayacak 6 bağımsız cumhuriyetin yer aldığı Yugoslavya Birliği kuruldu. (…) Yugoslavya’nın yüzölçümü 288 bin kilometre kare. Böyle büyük bölgede 14 ayrı lisanın konuşulduğu 20 etnik grup belki dünyanın önde gelen en büyük etnik ve kültür toplumunu oluşturmaktadır.

O zaman İzzetbegoviç’in Saray-Bosna Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenci olduğu yıllardı. Marksist düşüncelerin büyüleyici yılları. İzzetbegoviç ticaret hukuku diplomasını alıncaya kadar daha öğrenci iken birkaç kere hapishane ile tanıştı.

1953’te Josep Broz Tito iktidarı devraldığında özellikle İslâm dinine karşı Marksist görüşün çok acımasız bir dönemi başladı. İzzetbegoviç bu dönemde ateizme karşı nefreti arttıkça acı ve zulümler de arttı.

(…)

Hapishane, tecrit ve yakalanan şöhret

1980’de Tito öldüğünde İzzetbegoviç henüz dinamik çağını yaşıyordu. (…) Marksist baskılar biraz azalmıştı. Yugoslav müslümanları kimliklerin daha açık belirlemek için hareketlendiler. İzzetbegoviç’in oğlu Bekir’in babasının makalelerini toplaması büyük tepki ve gürültüye neden oldu.

İzzetbegoviç, Avrupa’nın göbeğinde kökten dinci bir İslâm Cumhuriyeti kurmakla suçlandı. (…) 14 yıl hapse mahkûm edildi. Bu sürede genç nesillere İslâm’ı en iyi şekilde tanınmasına vesile olan ünlü eseri “Doğu ile Batı arasında İslâm”ı yazdı. Bir arkadaşı kitabın müsvettelerini gizlice kaçırarak. Amerika’da ilk baskısını sağladı. Kitap, İzzetbegoviç’in ne derin bir İslâmî bilgi ve kültüre sahip olduğunu bütün dünya tarafından anlaşılmasının yanında, batılı uzmanların zayıflıklarına ve doğrularına çok isabetli işaretler getirdi. Kitabın, uygarlığın ve kültürün sahip oldukları ortak kavramları derinlemesine inceledi. Kültürün dini kökenli olduğunu, buradan dinin insan üzeride olan etkisini ve onu takip eden insanların da aynı etkiyi yaşayacaklarını, bunu da insanın özgürlüğünün bir ifadesi olarak kabul etmek gerektiğini söyledi. (…)

Komünizmin çöküşü, etnik grupların yükselişi

Serbest kaldığı günlerde Avrupa’da Komünist Blokta önemli değişiklikler oluyordu. Bunların içinde en önemlisi komünizmin çöküşü ve diktatörlüklerin halk yığınları üzerinde baskılarını sürdürme gücünü kaybetmeleri geliyordu. Bunun sonucu olarak Yugoslavya’da çok partili sistemin devreye girmesini görüyoruz.

İzzetbegoviç Demokratik İşçi Partisi’ni kurdu. Çok partili sistem içinde serbest demokratik seçimler yapıldı. Bosna Hersek’in de içinde yer aldığı dört Yugoslav cumhuriyetinde komünistler ağır yenilgiye uğradılar. 18 Kasım 1990’da İzzetbegoviç Bosna’da cumhurbaşkanlığına seçildi.

Fakat bu arada Solbodan Miloseviç gibi aşırı liderler tarafından kışkırtılan “Tek Sırbistan ve Tek Sırp Ulusu” gibi fanatik düşünceler ve akımlar su yüzüne çıktı. Aradan bir yıldan biraz daha fazla bir süre geçtikten sonra Yugoslav Birliği dağılmaya başladı. Hırvatistan v Slovenya bağımsızlıklarını ilân ettiler. (…) Şubat 1991’de İzzetbegoviç, her bir altı cumhuriyet içinde iki cumhuriyetin yer alarak kurulacağı, bağımsız (…) federal cumhuriyetlerin Yugoslavya birliğini yeniden tesis edilmesini öngören bir tasarı hazırladı. (…) Tasarı Avrupa Birliği tarafından desteklenmesine rağmen, Sırp ve Hırvatların karşı çıkmaları nedeniyle bir sonuca ulaşamadı.

Bosna’da yaşanan facia, Etnik Temizlik

Hırvatistan ve Slovenya 1991 yılında tek taraflı bağımsızlıklarını ilân ettiler. Sırplar tarafından kumanda edilen Yugoslavya ordusu her iki cumhuriyete de saldırdı ve kanlı bir savaş başladı. (…)İzzetbegoviç, Bosna’nın bağımsızlığını sağlamaya kararlıydı. Halkın, tercihini korkmadan yapmasını istediği bir referandum kararı aldı.

1 Mart 1992’de İzzetbegoviç kendisini takip eden binlerce müslüman ile Bosna’nın geleceğinin kararının ortaya çıkacağı referandumu gerçekleştirdi. Referandum sonuçları yüzde 62,8 ile İzzetbegoviç’i doğruladı ve destekledi.

Fakat İslâm düşmanı Batı medyası hep bir ağızdan Bosnalı müslümanların aleyhinde büyük bir kampanya başlattı. (…) Bundan büyük güç alan Sırplar, Bosnalılar’a karşı içlerinde Avrupalı binlerce gönüllü askerlerin de Sırpların yanında yer aldığı çok kanlı etnik ve doğrudan bir katliam savaşı başlattılar. Birleşmiş Milletler kararları çok zayıf oldu. (…). Güç dengesinin çok az da olsa müslümanlar lehine geliştiği bir sırada Amerikalılar devreye girdiler ve Bosna’da müslümanlara ve Hırvatlara arazinin yüzde 51’ini veren ve Bosnalıları sahip oldukları arazinin üçte ikisinden yoksun bırakarak bağımsızlıklarını sağlayan 1995 Dayton Antlaşmasını baskı altında imzalattılar.

(…) Bir batılı tarihçi bu savaşı ile Avrupa’nın 19. yüzyılın vahşetine geri gittiğini söyledi. Müslümanlar 350.000 ölü verdiler ve onbinlerce kadın tecavüze uğradı.

İzzetbegoviç bu facia süresince efsane bir kimlik sergiledi, milleti için mücadeleyi bir an bile bırakmadı ve tüm felâketlere rağmen hiçbir yılgınlık göstermedi.

Savaş sona erdikten sonra görevini bıraktı. Sağlık nedenleriyle, kurduğu partisinin yönetiminden çekildi. Şimdi onun ruhu ve düşünceleri, zorbaların, zalimlerin gücünden daha güçlü olarak apaçık yaşamaktadır.

İzzetbegoviç 1994 yılında Kıral Faisal, 2001 yılında İslâm Dünyası’nda Yılın Adamı ödüllerini aldı.

(…) Allah rahmet eylesin…


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
İşte Budur Humeynî Dediği... - Sayı 122
Yaşadıklarını Sabaha anla... - Sayı 95
Necip Fazıl... - Sayı 94
Turgut Özal’ın Abdülhamîd... - Sayı 91
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Tüm gazetelerimizin toplam tirajı, 70milyon nüfusa karşılık, 3,5 milyon…
Elâlemin memleketinde tek gazete bile çift rakamlı tiraja sahip. Mesela Japonya’da günde 13 milyon satan gazete var.
Bizde nüfus artıyor, gazete tirajları yerinde sayıyor, hattâ azalıyor. Demek ki “basın” diye piyasaya sürülen kâğıt parçalarına millet güvenmiyor. Bu güvensizliğe rağmen basından ödleri kopanlara yazıklar olsun!
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Tevhid yoksa huzur da yok
İranın neye ihtiyacı var?
Gülerek günah işleyen ağlayarak cehennem


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14509621
 Bugün : 555
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 629120
 Bugün : 31
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 168
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim