Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     9580 kez okundu.     14 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

"Bu bayra?a basylmaz!.."
Haceloğlu

  Sayı: 43 - Ocak / Mart 2004

17 Aralık’ta yapılan Avrupa Birliği toplantısına katılan devlet adamları, toplantı sonunda yine bir “aile fotoğrafı” çektirdiler. Her biri, nerede duracaklarını belirtmek için yere konan küçük bayraklarının üzerine basıp, en şirin pozlarını takındılar. Sadece bizim başbakanımız ve dışişleri bakanımız, -evet sadece bizimkiler- bayraklarının üzerine basmadılar, yerden bayrakları saygıyla aldılar ve hıfzettiler…
Bayrağa basmayanları takdir… Evet ama, asıl takdir edilmesi gereken, üzerine basılmayan bayrak; bayrağımız!.. Üzerine basılmak yakışmayacak bayrağımız… Ufacık, bildiğiniz en ufak şey neyse işe o kadar, içinde bayrağımızın temsil ettiklerine dair bir iman taşıyan kimse, o bayrağa basmaz, basamaz! Basmamak ne ki?.. Basmamak tesbiti hiç kalır; uğruna ölünür… Bir Batılı, “uğruna hayatınızı vereceğiniz değerleriniz yoksa, hayatınızın da değeri yoktur” diyor. Bu bayrak, bu ayyıldızlı bayrağımız, bu göklerin “kırmızı-beyaz süsü”, uğruna hayatımızı verebileceğimiz değerleri temsil ediyor. O mânâların sembolü… O mânâlardan en ufak bir kırıntı taşıyan bir kimseye saygı göstertir… Kişileri, bayrak saygıya sevkeder, bayrağa saygıyı telkin eder, hattâ emreder!.. Daha doğrusu, onun temsil ettiği mânâlar, insanı yönlendirir.
Durumu daha açık ortaya koyalım… Bir millet var... Şairimizin (Allah rahmet eylesin)
Allah’ın seçtiği kurtulmuş millet!
Güneşten başını göklere yükselt!
Avlanır, kim sana atarsa kement,
Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebed.
Diye ifade ettiği millet!... Onun, uğruna hayat verilmeye değecek değerleri var… Bayrağında da bunlar temsil ediliyor…
Bir hacı anlatıyor… “Bir Endonezyalı, Kâbe’nin önünde, işaretle çantamın üzerindeki bayrağımızın ne ifade ettiğini sordu. Kırmızı zemin üzerinde elimi boyar gibi gezdirdim ve bileğimde görünen bir damarı kesmiş gibi yaptım… Aynı imanın insanlarıyız, ortak kelimelerimiz var… ‘Şehit’ dedim ve kesilmiş farzettiğim damarımdan bayrağa kan damlattım… Ve kanı, bayrağın üzerine yaydım... Gözleri parladı, başıyla evet dedi… Hilâl’i gösterdim ve kelime-i tevhidi söyledim… Elini kalbine götürdü, başıyla tasdik etti ve o da kelime-i tevhidi söyledi… Yıldızı gösterdim ve besmeleyi söyledim… Takdirle ve imrenerek başını salladı ve besmeleyi de tekrar etti… Hilâli parmağımla çizdim, ‘İslâm’ dedim… Başıyla tasdik etti ve o da ‘İslâm’ dedi… Yıldızı çizdim, ‘Türk’ dedim, kendimi ve etraftaki Türkler’i gösterdim… Vay be, mânâsına dudaklarını ısırdı…” Bunu anlatan, dil bilmediğine üzülüyor… Zira kırmızının ayrıca haşmeti, heybeti ve kuvveti; beyazın saflığı, temizliği, adaleti ve güzel ahlâkı temsil ettiğini anlatamamıştır…
İşte bunun için, bu mânâlara karşı en ufak bir sempati taşıyan, gönlünde bu mânâlara karşı en ufak bir kıpırtı olan biri bu bayrağa basamaz. Güneş yakılamaz, buz dondurulamaz!.. Çünkü onlar, kendi vasıfları içinde olacakları kadar olmuşlar, kendi şartları içinde erebilecekleri yere varmışlardır… Bir bayrak da, ancak bu kadar yücelebilir. Bir bayrakta yücelikler ancak bu kadar temsil edilebilir… İşte onun için bu bayrağa basılmaz… Basılamaz!..
Çeşitli renkleri yüzyıllarda denedikten sonra, kırmızı ve beyazda millî mutabakat hasıl oldu. Zira en çok şehit veren milletiz… Kendimizi feda ederek, adaleti, huzuru; bugün kan çanağı haline gelen geniş zeminde sağladık. Hilâl, zaten Müslümanlığın ortak remzi… Yıldız da bizim tercihimiz… Kelime-i tevhit, hilâl halinde; yıldız, besmele şeklinde bizim tarafımızdan levhalaştırıldı ve duvarlarımızı süsledi, başımızın üzerinde yerini aldı. Ve daha nice kelimelere sığmayacak millî mutabakat, bu bayrağı son şekline getirdi…
Avrupalı, yer belirlemek için bayrakları yere koyuyor… Bunda bir beis görmüyor. Onun bayrağı, sıradan bir parti veya spor kulübü kadar temsil kabiliyetine sahip. Yani temsil ettiği fikir, kavram ve inanışlar kadar... Onun için bayrağa basmayı yadırgamıyor… Onu bir saygısızlık kabul etmiyor… Her bayrak, lâyığını buluyor.
Bırakın içinde bayrağımızın temsil ettiği yüceliklere karşı en ufak bir kırıntı taşıyanın bu bayrağa basamayacak olmasını; sanattan anlayan, şöyle bir azıcık sanat kapasitesi olan biri de bu üstün temsil kabiliyetine ve hayata geçirilmiş haline saygı gösterir. Kelime-i tevhidi kabaca gözlere sokmak yerine hilâl içinde perdelemek… Milletini; aslan kaplan gibi ırkçılık kokan kaba ve övünme alâmetleri yerine hilâlin önünde diz çökmüş, -her an aslan olmaya hazır- munis bir yıldız olarak ifade... Bunlar hayran olunacak bir güzellik, takdir olunacak bir temsil kapasitesi değil mi? Kabaca teşhir yerine güzelliği, ince mânâ tülleri ile daha da güzelleştirmek, takdire şayan değil midir? En çok şehit vermiş olma hakikati ve lider olma heybeti, kırmızıdan başa hiçbir renkle daha etkili ve daha zarif olarak anlatılabilir miydi?.. Saflık, temizlik, adil olma ve benzeri güzel hasletler de beyazdan başka bir renkle hangi renkle ifade edilebilirdi?..
Bu bayrak hayatımızın her safhasında yaşıyor... Şair, nur içinde yat:
Kızkardeşimin gelinliği, şehidimi son örtüsü!
Düğünde, bayramda, hacda, ev yapınca, felâkette; kısaca hayatın tamamında önümüzde, üstümüzde o!.. Zamanın ve mekânı üstünde... Bu bayrak, saygıyı hak ediyor… Bu bayrağa saygı lâyıktır… Bu bayrak adına can verilir, kan dökülür…
Şair, nur içinde yat:
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Yurdumun üstünde tüten en son ocak!..
Bu bayrak, hiçbir “kritere” heba edilemez, hiç bir “kriter” için feda edilemez; hiç bir “kriter” için terkedilemez...

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen :     16.11.2008
Yorum : teşekkürler




Ekleyen : mina    04.05.2008
Yorum : ben çok beyendim gerçi sitede müthiş kesinlikle ürkütücü ve canlandırıcı




Ekleyen : mina    04.05.2008
Yorum : bayrağımız bizim için bence bir grur kaynağı zaten bayrağımız bizim her şeyimiz




Ekleyen : zeynep    30.04.2008
Yorum : bayarağa saygısı olmayanın insanlara da saygısı olmaz




Ekleyen : aleyna    25.03.2008
Yorum : bayrağımızın rengi şehitlerimizin kanlarını ifade ediyor




Ekleyen : NURULLAH    02.10.2007
Yorum : İNTERNETTESAYFA AÇIYORSUNUZ AMA 'BAYRAĞIMIZIN DOĞUŞU'İLE İLGİLİ HİÇ BİRŞEY YOK




Ekleyen : ceengizhan    06.04.2007
Yorum : bayrağımızın doğuşu




Ekleyen : Mustafa Yncesu    
Yorum : Bayrağımız yüzlerce yıllık tarihimizin günümüze yansımasıdır.Şeklinden rengine kadar anlam ihtiva etmesi bakımından Türk Tarihini bilmeyen birinin kafasında bile birtakım şeyler uyandırabilir.Onun için ancak bir bayrak bu kadar şeklini ve biçimini gerçeklerden almış olabilir .Bu bayrak dünyadaki diğer bir çok bayrağın tersine zulmün ve sömürünün üzerine değil; kahramanlığın ve hürriyet mücadelesinin üzerinde dalgalanmaktadır.




Ekleyen : yusuf    
Yorum : türk bayrağı basılmaz yanlıştır ama bu insanları örgütleyen insanları önünü kesin mesela mersin olayınca 14 yaşındaki cocuk eminiyet birimlerince para veriliyor böle yap diye cocuğun aklı ne kesecek




Ekleyen : Hasan Ers?z    
Yorum : Bayrağımız Vatanımızın ve Milli birliğimizin sembolü olduğu kadar, dinimizin, İslamın, İmanın ve tevhidin de sembolüdür.Bu değerler kıyamete kadar yaşayayacağı gibi Ayyıldızlı Bayrağımız da yaşayacaktır.Bağrağı çiğneyenler Çanakkalede ve yurdun dört bir yanında kanını akıtıp, canını veren şehit dedelerinin cesedini çiğnemiştir. Ona sövenler kendi atalarına sözmüştür. Babasına ve anasına sözmeyi kANINA YEDİRENLER bırakın sövsünler, O bayrak gökleri süslemeye devam ettiği gibi bin yıl İslamın bayraktarlığını yapan şehit ve gazi ecdadımızla cennete gidecek ve ebedileşecektir.




Ekleyen : i.akda?    
Yorum : Evet katılıyorum Bayrağa basılmaz M.Akif ne demiş Bayrakları Bayrak yapan üzerindeki kandır.Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.Bu Vatanda nice saygı duyulacak şeyler çiğneniyor ki kimsenin ruhu duymuyor. Tüm değerlerimize sahip çıkalım.Selam Bayrağa ve değerlerimize sahip çıkan güzel insanların üzerine olsun




Ekleyen : Mehmet Turfal    
Yorum : Allah razı olsun elinize ve beyninize sağlık diyorum.. Slm.




Ekleyen : mehmet    
Yorum : diline ve kalemine sağlık ALLAH razı olsun




Ekleyen : mehmet diyar    
Yorum : irkciliktan baska birsey anlatilmiyor birakin bu zihniyeti avrupa birligine bundan dolayi giremiyorsunuz gerci girmekte istemiyorsunuz sizin sorununuz kendi kucuk dunyanizda kalip kendi kendinizi avutmak disarda n oluyor umrunuzda degil ama dunya degisti uzerinizi ortugunuz gozunuzu kapatiginiz ircilik korumasi artik sizi koruyamiyor dunya hicde bildiniz gibi sizi tanimiyor herneyse eyvallah kardes Allah sizihnini acsin.....





 
Parti mezarlığının yeni a... - Sayı 95
"KAHRAMAN"MIŞ...... - Sayı 93
Dua... - Sayı 88
Hâlâ mı, ... - Sayı 87
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Marksizm’in, her şeyin cevabını veremediği, “ilk insanı ve tabiatı kim yarattı” sorusuna “bunu ortaya atmakla tabiatı ve insanı yok farz etmiş oluyorsun. Bundan vazgeçersen, bu soruyu sormaktan da vazgeçersin” demesinden(diye karşılık vermesinden) anlaşılmaktadır. Ancak her şeyin cevabını verebilecek bir kriteryuma sahip olan “benim düzenimi kabul et, kurtulursun!” deme hakkına sahiptir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14593070
 Bugün : 3611
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631081
 Bugün : 727
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim