Kafkaslarda Azeri Türk edebiyyatının yeni aşaması: Doğu deneğiminden Batı deneğimine Dr. Arif Esedov Sayı:
69 - Temmuz / Eylül 2011
Kendinden kaynaklanan bediî estetik pratiğine göre Azerbaycan edebiyatı Doğu edebî entellektüel düşüncesiden kaynaklanarak ortaya çıkmıştır. X. asırdan itibaren genel Türk edebiyatında Farsca yazıların zamanla çoğalmasına bakılmaksızın bu edebiyat ruhî, karakter ve içsel acılardan ideolojik etik mevkiine göre her türlü sebeplerden etkilenmiş ama kendi kültürünü ve ulusallığını bir sistem içerisinde korumağı başarmıştır. Böyle bir orijinel ve benzersiz yönüyle yazıldığı dilden farklı olmaksızın (Türk, Arap yahut Fars), aynı edebiyatı rönesans aşamasında da tam gerçekliği ile görmekteyiz. Uzun süreli Doğuya özgü edebî yazı örnekleriyle misaller sergileğen Azerbaycan yazarları ve şairleri XIX. asırdan itibaren Rus kültürü ve dilinin aracılığıyla Avãupa edebî değerleri tanışarak belli biçimlerde ve seviyede iligiler kurmağa başladılar ki, sonuçta ülkemizde Doğu edebî deneğiminden farklı sanat örnekleri oluştu. Nizamî Gencevî, Gazi Bürhaneddin, İmadeddin Nesimî, Muhammed Fuzulî, Mulla Penah Vagif ve diğerleri gibi Doğu`nun edebî tarzlarında oluşan söz ustatlarından sonra XIX. asırdan itibaren Abaskulu ağa Bakühanov, Mirze Şafi Vazeh, İsmayıl bey Gutgaşinli, Mirze Fethali Ahundzade, Necef bey Vazirov ve diğer yazarların ve şairlerin edebiyatında Batı`nın edebî biçimlerinde ortaya çıkmağa başladı. Bu yeni eğilimler edebiyatımızın sonrakı gelişim perpsektivlerini belirledi.
19.asır Azerbaycan`ın millî-medenî hayatında, insanların yaşam tarzlarında mahsusî bir aşama teşkil ediyordu. Azerbaycan`ın kuzeyinin Çar Rusiyası tarafından işgalı bu topraklarda yeni, önceki aşamadan, Doğu`nun edebî pratiğinden farklı bediî etik düşünce tarzını oluşturmaktaydı. Azerbaycan edebiyatında gelişimin temelini eğitimde, söz konusu devirin muhtac olduğu modern bilimsel-kültürel bilgilere kavuşmakta gören ve buna çalışan, tüm temel keyfiyetlerine göre eğitimcilik adlanan bir dönem başladı. Bu yeni dönem en kısa sürede uygulanıma geçti ve XIX. yüzyıl için bazı yeni model kıssalar, komediler, dramatik yönümlü facia içeren eserler ve romanlar yazılmağa başladı. Adı geçen bu janrlar ve onların sunduğu edebî metinler insanın hayatına bakışı son derece netleşdirmiş oldu. Azerbaycan edebiyatı somut ve hayatın gerçek yüzünü aktaran bir dilden insanlara konuşmağa başladı. Azerbaycan edebiyatı Doğunun edebî, bediî düşünce tarzını korumakla beraber, onunla yanısıra edebî yazı biçimleri ve türlerini de kazanmağa çalışmaktaydı.
19. asra Azerbaycan edebiyatı teatro ve basın hayatında sergilediği mükemmel bir gelişim kaydıyla başlamış oldu. Alibey Hüseynzade, Ahmedbey Ağaoğlu, Celil Mehmetkuluzade, Yusuf Vazir Çemenzeminli, Abdurrahimbey Hakverdiyev, Mehmet Emin Resulzade, Hüseyn Cavit, Cafer Cabbarlı ve diğerleri yeni dönem Kafkaslarda şiiri ve nesri kaldıran ve edebiyata canlılık kazandıran önemli şahıslar olmuşlar. Bu önemli şahısların kaleme aldığı ve 19. asrın son dönemlerine ilişgin dramatik olaylar içeren eserler ortaya çıkmakyaydı. Örneğin, “Danabaş köyünün olayları”, “Danabaş köyü okulu”, “Bahtsız civan”, “Dağılan tifag”, “Musîbet-i Fahreddin” ve diğer mükemmel edebî yazılardan sonra 20.asrın ilk dönemine ait “Hortlamışın cihennem mektupları”, “Posta kutusu”, “Usta Zeynel”, “İran`da hüriyet”, “Kurbaneli bey”, “Kuzu”, “Konsolosun hanımı”, “Rahatsızlık”, “Bomba”, “Papag”, “Şeyh Şaban”, “Şemşeri pasaportu”, “Mirze Safer”, “Odabaşının hikayesi”, “Ak sakal”, “Hayat sahifeleri”, “Cennetin gabzı”, “Şahkulunun hayır işi”, “Divane”, “Mansur ve Sitare” gibi hikayeler, “Peri cadı”, “Ağa Mehmet Şah Kacar”, “Anne”, “Meral”, “Şeyh Senan”, “Solmuş çiçekler” gibi ve 20.asrın edebî ortamı da böyle oluşuyordu.
20. asrın ilk yarısı, 1920 yılında Azerbaycan`ın bolşevik Rusyası tarafından işgali sonucu toplum hayatında önemli değişikler beliri verdi. İyirmi üç aylık bir zaman zarfında hayatta kalmağı başarmış Azerbaycan Halk Cümhuriyeti dönemi edebiyatına farklı bir bakış sergileğen Sovyet bolşevik ideolojisi Azerbaycan edebiyatına temamen yeni birtakım eğilimler katmağa çalıştı. Azerbaycan`ın işgalı zamanla bolşevik politikası ve ideolojisinin taleplerine uygun birtakım edebî örneklerin ortaya çıkmasını sağlamağa hizmet ediyordu. Celil Mehmetkuluzade, Hüseyn Cavit, Necefbey Vazirov, Yusuf Vazir Çemenzeminli, Seyit Hüseyin ve diğer tarihî ve kültürel bir devirde edebî eserleri kaleme alan şahıslar kendi çaplarında bolşevik ideolojisine karşı koymaktaydılar. Zamanla edebî alanı merkezi otoritenin daha sıkı denetimi altında tutmağa başladı ve dolayısıyla aynı dönemde farklı teşkilatların ortaya çıkması aynı otoriteden kaynaklanmaktaydı. Nitekim oluşan bazı kurumlar (örneğin, “Genç kızıl kalemler” (1925), “Azerbaycan proletar yazarları kurumu” (1927), “Altın kalemler” (1926) ve diğerleri) yeni yazıların, şiirlerin, kalemlerin karşısında yer aldı ve edebî alanı temamen sıkıntıya soktu.
Talepler karşısında yazarlara çok sınırlı bir edebî ortam sağlanmaktaydı. 1928 yılında “Altın kalemler” kurumu Bakü'de Ümumazerbeycan yazarları kongresini çağırdı ve kurumda Azerbaycan proletar yazarları kurumu denen bir kurum olşturulması kararı alındı. Böylece Kafkaslar`ın en önemli bölgesi olan Azerbaycan`da oluşan tüm eserler temamen komunizme ve bolşevik sistemin “güzelliğini” yansıtan bir edebî ortamın oluşumunu hazırlıyordu. Diğer tarafdan Azerbaycan`ın yakın ve uzak dönemlerini yansıtan tarihî romanlar da yazılmaktaydı. Bu dönemin meşhur yazarları sırasında Muhammed Sait Ordubadi, Süleyman Rahimov, Mehdi Hüseyin, Ali Valiyev, Abulhasan, Manaf Süleymanov ve diğerlerinin isimlerini zikr edebiliriz. Onların yazdıkları roman ve hikâyeler (“Dünya kopuyor”, “Dumanlı Tabriz”, “Gizlin Bakı”, “Dövüşen şehir”, “Kılıç ve kalem”, “Saçlı”, “Şamo”, “Ağbulak dağlarında”, “Kin”, “Taşkın”, “Komisser”, “Seher”, “Büyük dayak”, “Gelecek gün”, “Pervane”, “Bir gencin manifesti”) aynı dönemin edebi ortamını yansıtmaktaydı. Rusiyada da buna benzer edebiyat örnekleri “Demir akın”, “Dağılım”, “Polat nasıl berkimiş”, “Azap dolu yollarla”, “Sessiz Don” ve d. eserler kaleme alınmaktaydı. 20. asrın edebi-kültürel aşaması öten dönemlerin ulusal, kültürel, edebî kazançları kendisinde yansıtmakla beraber, ardından gelen edebî kültürel gelişimin perspektiflerini de belirlemiş oldu. Dolayısıyla aynı kültürel eğilim nesiller ve etik ilkeler, edebî-kültürel düşünce şekilleri arasında birer medeniyet köprüsü rolünü üstlenmiş oldu ve bu köprü 20. asrın ortalarından itibaren kendini karşısı alınamaz bir biçimde ortaya koyarak, orijinel ve kendine has bir tarzda, mükemmel edebî deneğimle Azerbaycan edebiyatında görünmeğe başladı. Bu, yepyeni düşünce tarzı öncekinden farklıydı. Araştırmaçı T. Alişanoğlu haklı olarak şu iradda bulunuyor ki, “sosyalizm realizmi bir efsane değil, amma 20. asrın efsaneleri üzerinde istikrar bulmaktaydı. Örneğin, bu edebiyatın kesin olarak ortaya çıktığı 30. yılların başlarında dünyanın aydın toplumları içerisinde böyle bir değim etkindi: - başında proletarın durduğu dünya devrimi artık gerçekleşmiştir, farklı biçimlerde gerçekleşeceği gün de uzak değildir. “Proletar edebiyatı” böyle pozitiv ruhun bir yanıtı olarak görünüm sergilemekte ve sosyalizm ruhunun yeni dünya metotu birer gerçek olanak olarak ortaya çıkmaktaydı” (2, 154-155). Azerbaycan`ın modern edebî düşünce tarzını konu aldığımız zaman öncelikle edebî yazıların içeriğinde, konusunda, insan karakterilerinde, ideolojide ve buraya yansıyan yazarın düşnce tarzında, janr ve hikayelerinde konu ve muhtevada oluşan kalite değişimleri dikkate alınmaktadır.
Son dönemler, Kafkaslarda yeni Türk edebiyatı örneklerinde artık Sovyet döneminden kalma tarzlar, biçimselleşmiş kahramanlar yoktu. Bu edebî eserlerde öncelikle karakterler var, bu karakterler her zaman topluma, dış dünyaya ve kendi dünyalarına savaş açan karakterlerdir. 20. asrın elli yıllarının ardından ortaya çıkan Azerbaycan edebiyatı örneklerinde Batıya özgü etik düşünce tarzı kendisini yeteri kadar korumaktadır. Aynı edebiyata aşağıda kaydageçen faktörlerin de etkisi danılmazdır: 1. Birinci Dünya savaşı sonuçu ABD`de yaranan “Kaybetmiş nesil” edebiyatı; 2. 19 ve 20. asırda modern Rus nesri; 3. Fröydizm, bilgi akını teorisi; 4. Avrupa modernizmi; 5. Tarihî Azerbaycan edebiyatı.
Şu faktörlerin bu ve ya diğer biçimde etkisi sonuçu Azerbaycan edebiyatı Batı edebiyatının modern formüllerini mükemmel olarak benimsediğini ortaya koydu ve aynı edebî kalitelerini mükemmel biçimde özelleştirdi. Bunlara bağımlı olarak insanın iç dünyasını, düşüncelerini, kalbinin çırpıntılarını, bireysel yaşam tarzını, her zaman kendisi ile, aynı zamanda mücadelelerde ve münakaşalarda olan insan psikolojilerini kendisinde yansıtıyordu. Bireyin iç dünyası, cinsel duygularını, sanatsal taraflarını bu edebî eserler esas uhtevası idi. Zira bu sebeplerden dolayı aynı dönemde oluşan edebî örneklere “içsel ahlakî aktarışlar edebiyatı” adı verilmektedir. Bu özelikler Kafkaslarda Türk edebiyatı ile Batı edebiyatının tipolojik bağlılığını oluşturdu. Edebî, etik düşüncede yeni ideolojinin ve tefekkür tarzının hiç de aniden ve sebepsiz ortaya çıkmadığını göz önüne aldıkta modern edebiyatımızdakı şu eğilimlerin her hangi bir kaynaktan kaynaklandığı düşüncesi kendini doğrulamaktadır.
Kaynakça:
S. Mamedova. Doğu rönesansı. Bakü, BDU, 2004, s.s.184
T.Alişanoğlu. XX asır Azerbaycan nesrinin poetikası. Bakü, İlim neşriyatı, 2004, s.s.184
N.Caferov. Azerbaycanşünaslık meseleleri. Bakü, BDU, 2001, s.s. 112
S. Adıgüzel. Elçin romantizminin sosyolojik yapısal incelenimi. Bakü, Kafkaz Universitesi, 2006, s.s.336
V.Yusuflu. Nasr:konflikter, karakterler. Bakü, Yazıçı, 1986, s.s.166 T.Huseynoğlu, Söz tarihin yuvası. Bakü, NEŞ, 2000, s.s.166
|