Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2520 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Nerede kirlettik ellerimizi
Nesibe Büşra Alçep

  Sayı: 74 - Ekim / Aralık 2012

Hangimiz günahsız kaldık. Kirlendi ellerimiz yavaş yavaş katran tutmuş bir fanusun içinde. Sarılmak yetersiz suya sabuna... Kirlendik biz çok zaman önce. Nerede ve kimler tarafından kirletildik. Kirlendi ellerimiz. Kirin ne olduğundan haberdar bile değilken henüz, katre katre boyandı ellerimiz katran tutan bir hayatın, ekşimiş yüzünde. Şimdi hayatların en kuytu bilmecesini çözmenin sarhoşluğuna aldırmadan, bir kalıp beyaz sabun kadar ucuz olmayan kirlerin, eşsiz çığlıklarının akisleri kaldı ellerimizde. İşin özü kirlendi ellerimiz, kirlenmeye mecbur olan bir dünyanın zifiri kara gölgesinde.

Kirlendik biz, soba dumanından kararan duvarların dibinde. Sindik öylece teni yakan bir sıcaklığın arkasına, mayıştık yün yastıkların sararan yüzlerinin üzerinde. Ne var ne yok silip süpürülürken caddelerde, o caddeleri yapan ellerimiz en başından kirliydi. Ve kirlenmişti kömür kokan bir şehrin nefes kesen havasında. Her bir rengi birbirine iliştirip piramit gibi inşa edilen şu yapılardan kurtulamamıştı, özgürlük iddiasındaki somut varlığımız. Ve biz soyut kavramları çoktan bırakmıştık balçıkla sıvanmış bir evin kiremitleri arasında. Varlıkların değil, yoklukların hesabı düşmüştü çizgili defterimizin her bir sayfasındaki yirmi iki satırın her bir yerine.

Kirlenmişti somut olan her şey. Onları temizleyen soyutluklarımızı yitirmiştik biz. Ve soyutlanamamıştık, tüm o somutluğun göz kamaştıran parıltısından. Güneşi eritmiştik biz, en parlak gördüğümüz ay ışığında. Güneşi görmediğimizden ayı aydınlık zannetmiştik. İşte biz o güneşi eritmiştik somut kimliklerimizin el bozması aydınlığında.

Kirlenmiştik biz. Her ne kadar yağmur temiz de olsa, ondan kaçıp, çamur yemeği yeğlediğimiz an kirlenmiştik bir kaldırım taşının çukur olan yerinde. Sonra çamura bulanmış paçalarımızı aldık ağzımıza. Parçaladık tüm gündüzlerin ışığını, karanlığın alametinde.

Biz ellerimizi kirletmiştik ilkin, karanlık bir gecenin koynunda, karaborsa sevdaların döşeğinde.

Havası çalınmış bir şehirde, belki İstanbul'da, belki Şam'da, belki de Kudüs'te. Ama en çok Paris'ten bozma şehirlerin köşe başlarında, en izbe yerlerinde. Ya da Eyfel kulesinin asfalta gömülü demir bir ayağının dibinde.

Ama biz, bizler İstanbul'un Paris'ten bozma Beyoğlu sokaklarında kanalizasyon sularında kirlenmiştik. Ne Eyüp Sultan'dan, ne Ayasofya'dan, ne Süleymaniye'den ne de Yuşa tepesinden bakabilmiştik, yazı kışa teslim eden bir sonbahar sabahının ilk saatlerinde.

İşin özü kirlenmişti ellerimiz. Biz yıkamayı erteledikçe, daha bir yer etti o kirler ellerimize. Sonra gözümüz de, gönlümüz de alıştı o kirlere. Şimdi her şey sanki olağan seyrindeymiş gibi, takınıp üstümüze masum maskesini, vakur ifademizi yerleştirip çehremizin her bir çizgisine, dolaşıyoruz, komşusu ceset kokan bir ülkenin sokaklarında. Sanki her şey yerli yerinde, sanki her şey olağan seyrinde.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : sümeyye    29.12.2012
Yorum : kirlerden habersiz uyuyan elleri yürekleri çok güzel betimlemişsinşz.tebrikler..





 
Nerede kirlettik ellerimi... - Sayı 74
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Batı’nın Pompei’sinin günlerini andırmasının sebepleri Osmanlı Devleti’ni çökerten “metal yorgunluğu”nun ilk safhası değil midir?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14591812
 Bugün : 2353
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 630878
 Bugün : 524
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim