Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2154 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Sezai Karakoç'un eserlerinde şehir düşüncesi
Nizamettin Yıldız

  Sayı: 76 - Nisan / Haziran 2013

Uzasan, göğe ersen,

Cücesin şehirde sen;

Bir dev olmak istersen,

Dağlarda şarkı söyle!

(Necip Fazıl)

Çağımızın büyük düşünür ve şairlerinden biri de Sezai Karakoç’tur. O,sadece bir şair değil, çok yönlü eserler ortaya koymuş bir yol göstericidir. Bir dava adamıdır.

S. Karakoç birçok yazısında şehirden, ideal bir şehrin nasıl olması gerektiğinden söz ederek büyük İslam şehirlerine göndermelerde bulunur.Bu konuda şehir –uygarlık ilişkisine vurgu yaparak, “kent” başlıklı yazısında şöyle der: “Kentlerle,uygarlıklar arasında, varoluşları ve varoluşlarına anlam veren eşyayı ve zamanı yorumlama yönünden adeta bir kan bağı vardır.Uygarlıkların, siteleri vardır mutlaka. Kentler ve sitelerse uygarlıksız olamaz…. Kent, site, Medine doğurma düzeyine varmamış bir uygarlık, henüz tam bir uygarlık olamamış demektir. Kent ve uygarlık adeta özdeş düşünülmüştür eski uygarlıklarca. Onun içindir ki Medine ve medeniyet, aynı kökten gelir.”(1)

Doğu kenti ve Rönesans sonrası batı kenti konusunda şu değerlendirmeyi yapar: “İşte bunun içindir ki doğunun ipek kentinin karşısına, çelikten dev gökdelenler kentini koydu batı. Nasıl ki bütün bir Asya’yı aşıp Avrupa’ya ulaşan İpek Yolu’nun yerini de demiryolları ağı aldı… Batı kentinde fabrikalar katedrallerin yanında yükseldi. Fabrikalardan yükselen dumanlar, batının sadece maddî hayatını değil, manevî ufkunu da bulandırdı.”(2) Karakoç’a göre sonraları doğu kentleri de, batı kenti taklidine dönüştü.

“Ahiret ve şehir” başlıklı yazısında, gerçek şehirlerin, öteden bir iz taşıması gerektiğini vurgulayarak, çağımızda şehirlerin özellikle dünyanın büyük şehirlerinin sürekli olarak anlamlarını yitirdiğini belirtir. Şehir nüfuslarının çığ gibi artışı, onları daha fazla şehirleştirmediğini bilakis anlamlarının kaybolmasına neden olduğunu söyler. Hızlı kent yıkılışı ve çöküşünün batıdan çok doğuda gerçekleştiğini belirterek, batıda şehirlerin büyük bir nüfus akımına uğramadığını, tarihî yapıların ve tabiî görünümlerin aynen korunmasına büyük önem verilmesinden dolayı ilk bakışta değişmiyor gibi görünse de değiştiklerini, Londra’nın eski Londra, Paris’in eski Paris, Tokyo ve Pekin’in, eski Tokyo ve Pekin, Leningrad’ın eski Petersburg olmadığını hatırlatır.(3)

Şehirlerimiz arasında anlam ve madde olarak en büyük yıkımın İstanbul’da gerçekleştiğini belirterek şöyle der: “Çeşmelerinin suyu akmaz, duvarlarındaki yazıları kimse okuyamaz. Öyle camileri vardır ki cami olarak kullanılmaz. Gittikçe İstanbul ile aramıza buzlu bir cam giriyor, Biz onu anlayamıyoruz, o bizi ve görüşemiyoruz.”(4)

“Kentlerin işi ebedilikle uğraşmaktır ve bu yönde bir metafizik oluşturmaktır. Onun için kimi şehirler yeryüzünde cennet olmak iddiasında idiler, kimi şehirlerse, cennetin habercisi, gölgesi olmak niyetinde. Kimi hep cenneti arar gibiydi, kiminin gözleri gökyüzündeydi hep, kimi şehirler uçacak gibiydiler. Kimileri taşın, mermerin ve tuğlanın, kimi ahşabın, kimi altın ve gümüşün şehirleri idiler. Şimdi de çeliğin ve çimentonun.”(5)

“Şehirlerimiz, yeniden şehirleştirilmeli” başlıklı yazısında; köylerden ve kasabalardan şehirlere olan büyük akışın, esas şehri adeta boğan bir gecekondu kentleşmesi haline getirdiğini, köy ve kasabalarımızdaki ev, tarla, bağ ve bahçelerin bakımsızlığa terk edilerek, buraların da anlamını kaybetmesine neden olduğunu söyler. Ayrıca şehirlerdeki anarşi ve terör olaylarının sebepleri araştırılırken, çarpık kentleşmenin de göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgular.(6)

Çeşitli yazılarında ve parti programının “şehirleşme-konut-ulaştırma” bölümünde, çözüm önerilerinden bazıları şöyle sıralanabilir:

•Mümkün olduğunca, insanların kendi yerleşim yerlerini terk etmemeleri için, kendi yörelerinde iş sahibi olmaları ve öğrenim görebilmelerine imkân sağlanmalı.

•Fabrikalar, büyük iş yerleri, daha çok meskûn olmayan ve tarıma elverişsiz bölgelerde yapılmasına özen gösterilmeli…

•Şehirlerin dev köylere dönüşmemesi için, devletin kültür müesseselerini çoğaltması, farklı köy ve kasabalardan gelen insanların birbiriyle kaynaşmasını sağlayacak kurumların oluşturulması…

•Şehirlerin temiz tutulması ve şehirli bir insanın nasıl olması gerektiği hakkında, devletin televizyon vb. kitle iletişim araçlarıyla halkı aydınlatması..

•Şehirlerin fazla betonlaşmaması ve tarihî dokunun korunması için azami gayret gösterilmesi.

•Tarihî değeri olan şehirlere mümkün olduğu ölçüde dokunulmayıp, yanında yeni şehirler kurularak ihtiyaçların giderilmesi...

Sezai Karakoç sadece ülkemizdeki şehirleri değil İslâm dünyasındaki birçok şehre de yazılarında yer verir. Örneğin “İslâm’ın üç Atlısı “ yazısında İslâm dünyasındaki derin uykuya dikkat çekerek uyandırmaya çalışır. Üç metafizik kamçısının olmasını dilemekte. Bu kamçılardan birini, oruç atlısının çıkması için Şam’ın sırtına, ikincisini, namaz atlısının çıkması için Bağdat’ın sırtına, üçüncüsünü de, kutsal savaş atlısının çıkması için İstanbul’un sırtına indirirdim der. Ama İslâm şehirlerinin uyanmadığını ve bir bir işgal edilmesinden dolayı duyduğu üzüntüyü, dile getirir ve Bağdat için ağıt yazar.

“ Ey İmam-ı Azam, Abdülkadir Geylanî, Cüneyd-i Bağdadi, Hallac-ı Mansur ve Halid-i Bağdadi şehri! Ne yaman talihin varmış!.. Şimdi yakılıp yıkılıyorsun.

Ey kutlu şehir! Alınyazın Kerbelâ’ya komşu olman yüzünden mi bu kadar yanıktır? Ciğerin kavrulmuş gibi, birden ateşin içine, bu acı hatıra yüzünden mi düştün yoksa?..

Sen binbir gece masallarının şehrisin…

Ruhumuza geçmiş olan ulu şehir! Maneviyat şehri, kutsallığı en derinden hisseden şehir! Sana atılan her bomba, inan ki kalbimizi en can alıcı yerinden yaralıyor. Seninle beraber yaralanıyoruz ey Bağdat! Seninle beraber ölüyoruz.

Ama seninle beraber dirileceğiz.”(7)

Diğer şehirlerimizin aynı akıbete uğraşmamsı için Allah’a dua ediyor. İslâm dünyasının bir an önce uyanmasını dileyerek konuyu “Gül Muştusu” şiirinden bir bölümle tamamlamak istiyoruz.

Günahlarımızı kül edecek ateş harmanını

Verim yağmuru insin ülkemize

Mekke’ye, Medine’ye, Şam’a

Kudüs’e, Bağdat’a, İstanbul’a

Semerkand’a, Taşkent’e, Diyarbakır’a

Yetiş peygamber imdadı yetiş

Yetiş Allah'ın izniyle.(8)

Dipnotlar-----------------------------------------------------

1.S.Karakoç, İnsanlığın dirilişi, 5.baskı, S.52

2.a.g.e

3.S.Karakoç, Diriliş Muştusu, 2. baskı, S.93

4.S.Karakoç, Farklar, 4.baskı, S.109

5.Diriliş Muştusu

6.S.Karakoç, Çağ ve İlham IV

7.Fizik Ötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi III, S.103

8.Gün Doğmadan, 10. baskı, S.403

 

 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Sezai Karakoç'un eserleri... - Sayı 76
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (126):
Vekâlet Savaşları...

Son Eklenen Yorumlardan
 test"... test

 Elinize sağlık.Okuyup anlayanı, ibret alanı çok olsun, inşallah.Çok selâm ve hürmetlerimle...Sağlık ... Naci Eroğlu

 Elinize sağlık. Okuyup anlayanı çok olsun inşallah.Allah, milletimizi bu ve benzeri belalardan ebed... Naci Eroğlu

 Gülizar annenin mekanı cennet olsun inşaallah. Ufukta kavuşmak ta var. Metanet ve sabır dilerim. Ka... AYHAN ASLAN

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun


Sonsuz karanlıklarıma gömülüşümü anlamayıp bilmeden kendi karanlıklarına denk sayanlar tarihin karanlığında boğulmaya mahkûmdurlar.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Temmuzda yaşamak zemheriyi
Çocuk, sevginin ürünü...
Filistindeki çocuklar
Çocuk olmak
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell
Bin Karınca Duası


Ali Erdal - Büyük depremin öncül...
Ali Erdal - Yolculuk
Kadir Bayrak - Çocuk toprak gibidir
Necip Fazıl Kısakürek - Necip Fazıl’dan çocu...
Ekrem Yılmaz - İçimizdeki çocuk ölm...
Ekrem Yılmaz - Çocuk
Ekrem Yılmaz - Sınırlar ötesinde
Dergi Editörü - Annesi gül koklasa a...
Site Editörü - Çocuklar bizim gelec...
Necdet Uçak - Ahlâk bozuldu
Necdet Uçak - Ali ile Barbaros
Kardelen Dergisi - Kardelen’den haberle...
Kardelen Dergisi - Hâlâ ve her şeye rağ...
M. Nihat Malkoç - Filistindeki çocukla...
M. Nihat Malkoç - Çocuk olmak
Hızır İrfan Önder - Gurbetin ocağı harlı...
Zaimoğlu - Vasıtasız erdirici
Halit Özdüzen - Yozlaşan toplumlar
Mehmet Balcı - Yardımseverlik
Mehmet Balcı - Sitem
Ahmet Çelebi - Anladım
Kubilay Ertekin - Senirkent Faciası ha...
Halis Arlıoğlu - CHP’nin bu millete y...
Ahmet Değirmenci - Yangından artakalan
Ahmet Değirmenci - Özür
Ahmet Değirmenci - Otuz yıl
Murat Yaramaz - Özür
Murat Yaramaz - Kirli
Gözlemci - Hadiselere bakış
Cahit Ay - Muhasebe
Cahit Ay - Anlaşma teklifi
Cemal Karsavan - Ve çamaşır ipinde sa...
Heybet Akdoğan - Sekülerizm ve İslâm
Osman Akçay - Çocuklar oynasın
Bekir Oğuzbaşaran - Nev gazel
Yaşar Akyay - Çocuk, sevginin ürün...
İbrahim Durmaz - Çocuk ve kuş
İbrahim Durmaz - Çocuğum
Saltuk Buğra Bıçak - Temmuzda yaşamak zem...
Mustafa Kozlu - Gül kokusu
Esra Çakan - Zaman diriyken kıyme...
Uğur Utkan - Satuk Buğra Han efsa...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15898001
 Bugün : 925
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 669395
 Bugün : 21
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 121
 125. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim