İnsanlığın maarif davası Büşra Doğramacı Sayı:
105 -
Rüzgârlı bir odada yanan mum
Hayat, karanlık devirler saydığımız bilinmez zamanlardan bu yana doğanın ve dış dünyanın getirileri ile insanlığın gelişimi ile evrilmiştir. Kendi kendine ve birbirine yetmeye çalışan insan kimi zaman öğretmen kimi zaman öğrenci rollerinde olmuştur. Fakat sonraları insanlar her türlü eğitim için bir öğretmene ihtiyaç duymuş ve bu durum bir zincir halinde nesillerce sürüp gitmiştir. İşin teorisini bu ve bunun gibi pek çok tabirle açıklayabiliriz elbette fakat insanın şuan ki ihtiyaç duyduğu eğitim, yönelim nedir ve nasıl olmalıdır sorularına verebilecek cevaplarımız oldukça bayat ve anlamsız ne yazık ki. Son dönemin en vahim rahatsızlıklarından birisi olan tembellik diyerek dil kemiğinden rahatlıkla çıkan bir yozlaşmaya esir düşmüş bulunuyoruz. Özellikle genç neslin tembelliğin getirdiği bu uyuşukluk vaziyetinde ruhi vazifesinin ve ikbalinin ne olduğunu kavrayabilmesi maalesef mümkün olmuyor. Pekâlâ, öyleyse ne yapmalı, nereden başlamalı öğrenci olmaya, öğretmeni olmaya kendi benliğinin.
Bu noktada bize yardımı dokunacak mühim metaforlardan biri tefekkürdür. Tefekkür, kendimize, düşünce ve ruh âlemimize ve dahi irademizi doğru yönlendirerek tüm benliğimizi amiyane bir tabirle eğitmemize yol açacak olan anahtardır. Bu başlangıçta ilk fark edeceğimiz durum dünyanın bize uzak ücra köşelerindeki ülkelerin bize yabancı oluşu gibi biz de kendimize yabancıyızdır. Tefekkür bilinci aklımızdan geçen ruhumuza ve benliğimize faydalı düşüncelerin ve hislerin yavaşlamasını ve özümsenmesini sağlayacaktır. Bu noktada kişinin vakit geçirdiği yerler, arkadaşlık ettiği kişiler, okuduğu kitaplarda büyük bir ehemmiyet taşımaktadır. Nitekim bulunduğu yaş kaç olursa olsun tefekkürle kendini tanımaya yeni başlamış bir kimseden bahsediyoruz. Bir müddet tefekkürle alâkadar olan kişi kendini pek çok konuda yönlendirme ve kendine hâkim olma yetisini kazanacaktır.
Gogol, bir “arınma” umuduyla Nasıra’ya gitmiş, ama orada da “Rusya’da bir garda”ymış gibi canı sıkılmıştı. Ancak içimizde bulunabilecek şeyi dışarıda aradığımızda hepimizin başına gelen şey budur. Eğitim bir anlamda içimizi keşfe çıkmaktır.
Bu yazıyı okuduktan sonra kendinizi tanımak, tefekkürle tanışmak ve eğitim anlayışınızı sorgulamak size kalmış. Unutmayalım ki değer yönetiminizi ve eğitim bilincinizi değiştirmenin bir vakti ve sınırı yoktur.)
|