Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1066 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Türk birliği üzerine fikirler
Kadir Bayrak

  Sayı: 107 -

Üniversite hayatım, 1994-1998 yılları arasında Ankara’da geçti. 4 yıl boyunca devlet yurdunda, Cebeci Erkek Öğrenci Yurdunda kaldım. Orta Asya’dan gelen pek çok Türk öğrenciyi bu vesileyle tanıma imkânım oldu. Doğru veya yanlış, hem fert plânında hem de meydana getirdikleri topluluklar hakkında bir kanaat sahibi oldum.

Azerbaycan Türk’ü Vugar, oda arkadaşımızdı. Ankara’nın soğuğunda rahatsızlanınca, Vugar, bugün alternatif tıp denilen kimyasal ilâç harici yöntemlerle tedavi tavsiyesinde bulunur, hattâ bizzat tedaviyi uygulardı. Şimdi nerededir, ne yapar, bilmiyorum ama Allah razı olsun iyi insandı. Bir hafta sonu, Ankara Hukuk’u beraber kazandığımız Bilecik’ten ortaokul ve lise arkadaşım Timuçin, ben ve Vugar sinemaya gitmeye karar vermiştik. İki alternatifimiz vardı, Tom Hanks’in  “Forrest Gump” filmi ile Jean Claude Van Damme’nin “Timecop” filmi. O zaman Google yok ki fikir sahibi olasınız, Vugar, Tom Hansk’in filmi için “bir delinin hikâyesi”ymiş, ne işimiz olur, diğerine gidelim deyince biz de ona uyup vurdulu kırdılı diğer filme gitmiştik. Şu an o filmden ufak bir sahne bile hafızamda değil ama Forrest Gump’u geçen zaman içinde belki on defa seyredip, her birinden ayrı keyif aldım. Eminim Vugar da bugün benim gibi düşünüyordur. Basit bir hatırayı anlatmak değil meselem, Azerbaycan Türk’ü Vugar ile aynı duyguların insanıydık, buna vurgu yapmak istiyorum. Yurdumuz, o tarihlerde pek çok devlet yurdu gibi Ülkücü kardeşlerin hâkimiyetindeydi. Reis yardımcısı, ikinci reis Azerbaycan Türk’üydü, 20 küsur yıl öncesinden bahsediyorum, bu kadar bir ve beraberdik dikkatinizi çekerim. Azerbaycan devleti, liyakat esaslı sınavlar yapıp bu gençleri gönderiyordu, hepsi okullarında başarılı öğrencilerdi.

Onlarla birlikteliğimiz çok uzun sürmedi. Çeçenistan’ın içinde özerk bir bölge varmış, İnguşetya. Şu an Çeçenistan’dan ayrı bağımsız bir cumhuriyet galiba. İşte oradan öğrenciler gelmiş Ankara’ya. Zaman içinde aynı kıza âşık olan bir Azerbaycan Türk’ü ile bir İnguş kavga etmişler, bu kavga iki topluluk arasında o kadar büyümüş ki Ankara’daki bütün Azerbaycan Türklerini bir yurda, İnguşları da bizim yurda göndermek zorunda kaldı devlet, maalesef. Aman Allahım. Rusların nasıl bir asimilasyon yaptığını, kaslı bedenlerinden sağlık fışkıran ama düşünce, fikir yönünden kıt bu çocuklarda acı bir şekilde tecrübe ettik. 6 ay dayanabildiler, biz de öyle. Her biri başta küçük mafyacılık olmak üzere türlü suçlara bulaşıp Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldılar. Onlardan yana, yurdu terk ederken ettikleri kıvrak danstan başka hiçbir hatıra kalmadı.

Türkmenistan’dan gelen öğrenciler vardı. Bizimle hiçbir irtibatları olmaz, mescidin kapısının önünden bile geçmezlerdi. Türk millî futbol takımının ve kulüp takımlarının Avrupa’da yeni yeni başarı kazandığı yıllar. Bu çocuklar, Rus takımlarıyla yaptığımız maçlarda için için Rusları desteklerdi, her hallerinden belli olur ama dayak korkusuyla bunu açığa vuramazlardı.

Afganistandaki Özbek Türklerinin lideri Raşit Dostum’un bir yakınının araya girmesiyle Türkiye’ye gelen Muhammed ağabeyimiz vardı bir de. Oda arkadaşımız. O zamanlar en az 35-40 yaşlarında, evli barklı bir adam. Doktor olmak niyetiyle Ankara’ya gelmiş, sağlıkla ilgili bir meslek yüksekokuluna zorla yerleştirilmiş, kaldığı uzun yıllara rağmen Türkçeyi tam olarak öğrenememiş bu sebeple bir türlü mezun olamayan ağabeyimizdi. Biz mezun olduğumuzda o hâlâ beyaz önlük giyme hayalleri kuruyordu. Ama halis Müslüman, iyi insandı. Farklı odalarda kalan az sayıda Özbek Türk’ünü de öyle bildik.

Türk birliği üzerine okumalar yapmış, akademik seviyede fikir yürütebilecek bir kardeşiniz değilim. İleri süreceğim fikirler aciz şahsımı bağlar, benden önce bu fikirler mutlaka ilmî mânâda ele alınmış, üzerinde çalışılmış, bir plâna projeye bağlanmıştır. Buna rağmen affınıza sığınarak öğrencilik yıllarımdan edindiğim sınırlı kanaatle şunları söylemeden edemiyorum;

Türk birliğinin lokomotifinin Türkiye ve Azerbaycan Türkleri, devletleri olması uygun olur, eğitim, kültür, ekonomik vb seviyeleri bunu gerektirir, hattâ Allah Resulü’nün (sav) bir yolculuğa çıkarken aranızdan birini reis seçin emri gereği, uzun bir yolculuk olacak birlikteliğin reisinin Türkiye olması gerekir. Tarih, bize bu mesuliyeti yüklüyor.

Bu birliğin siyasî, harsî, ekonomik, eğitim, dil, din pek çok yönü var. Bütün bu meseleleri ana başlık, alt başlıklar halinde tespit edecek, görev taksimi yapacak bir büyük üniversiteye ihtiyaç var... Bu üniversite Söğüt’te mi, Ahlât’ta mı, Çanakkale’de mi olur bilemem. Ama sadece Türk birliği üzerine çalışan, birliğin ajandasını yazacak, üst kimliğini meydana getirecek bir büyük üniversite kurulmalı... Daha sonra bu üniversitenin şubesi mahiyetinde diğer Türk devletlerinde kurulacak diğer üniversiteler… Kıbrıs’ta imkân olsa sahabe mezarlarının yanı başında, Buhara’da, Semerkand’da, Kırım’da, Kerkük’te oraların manevî iklimine uygun isimlerle kurulacak üniversiteler…

Önceki acı tecrübeden ders çıkarmak kaydıyla tamamen devletlerin kontrolü altında, ortak kültüre hizmet edecek, başarılı öğrencilerin eğitim göreceği çok sayıda yatılı ilköğretim ve lise seviyesinde okullar açılabilse. Enderûn tecrübesine sahip bir millet için eğitimi bu şekilde plânlamak zor olmasa gerek…

TRT belgesel, program bazında güzel işler yapıyor. İtiraf edeyim bizim evde bu programların çok azı ilgi görüyor. Programların kötülüğünden değil nefsin daha alt seviyede işlere ilgi göstermesinden. Bir zamanlar “Yabancı Damat” isimli Yunan bir delikanlıyla Türk kızının evliliğini konu edinen bir dizi çekilmiş ve uzun zaman Ege’nin iki yakasından da ilgi görmüştü. Yanlış mı yanlış ama ters tarafından bizim yetkililere fikir veremez mi acaba? Türk dizi sektörünün alıp başını gittiği şu zamanda bütün Türk dünyasının ilgisini, dikkatini çekecek varsın içinde aşk da, vurdu kırdı da olsun bir dizi çekilemez mi…

Elimizdeki cep telefonlarından kolayca girdiğimiz sosyal medya hesaplarının kime ve nereye hizmet ettiğini bilmeyenimiz yok. Bu uygulamaların şöyle bir faydası oldu, nice eski ahbap, dost, akraba bu vesileyle buluştu, yeniden görüşmeye başladılar. Türk dünyasına hitap edecek, ortak kültüre, dile, edebiyata hizmet edecek, tasa ve sevinci ortak hale getirecek bir sosyal medya uygulaması icat edilse.

Spor… Kitlelerin ilgisini çekmede üzerine yok, hele hele futbol. İran’daki bir Türk futbol takımının maçları Türkiye’de ilgiyle takip ediliyor. Bir Türk ligi kurulamaz mı? Çok zor olmasa gerek. Ve sporun diğer dalları bu amaca hizmet edemez mi? Doğu Türkistanlı bir çocuğun sırtında Türk sporcuların isimlerinin yazılı olduğu bir forma olamaz mı?

Dünyanın dört bir köşesinde kurban dağıtımı yapan Türk dernek, vakıf üyesi var. Sadakanın efdali yakın akrabaya verilenidir. Hepsi oturup anlaşsa, 3 sene 5 sene Türk dünyasında hayırlarını yapsalar güzel olmaz mı…

İşimiz zor, çetin, yolumuz uzun. Allah, bu yolda olanlara kolaylıklar versin ve birliğimizi daim eylesin!


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Fars irfanı var mıdır?... - Sayı 122
Hesaplaşma zamanı... - Sayı 120
Vah benim halime!... - Sayı 119
Devletimiz daim olsun!... - Sayı 118
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Tüm gazetelerimizin toplam tirajı, 70milyon nüfusa karşılık, 3,5 milyon…
Elâlemin memleketinde tek gazete bile çift rakamlı tiraja sahip. Mesela Japonya’da günde 13 milyon satan gazete var.
Bizde nüfus artıyor, gazete tirajları yerinde sayıyor, hattâ azalıyor. Demek ki “basın” diye piyasaya sürülen kâğıt parçalarına millet güvenmiyor. Bu güvensizliğe rağmen basından ödleri kopanlara yazıklar olsun!
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Tevhid yoksa huzur da yok
İranın neye ihtiyacı var?
Gülerek günah işleyen ağlayarak cehennem


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14509404
 Bugün : 338
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 629098
 Bugün : 9
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 168
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim