Hakikat sürümü Zülal Ceylan Sayı:
109 -
Öncelikle bana güzel yazılar okuma imkânı verdiğin için çok teşekkür ederim sana Ey Hakikat! Hayattaki tüm usullerini ar-tık çok merak ediyorum. Elimdeki kitaplar bittikten sonra, yani bütün kalabalıkları geçtikten sonra senin izlerine ulaşmaya çalışacağım inşallah.
Ey Hakikat! Hayatta tamamen sana ait bir sürüm yakalayamamış olmaktan dolayı çok yorgunum.
İnsan, senin sürümün üzerinden bir şeyleri okumaya başladıktan sonra senin hayattaki hareketlerine karşı bir merak, senin baktığın yerleri bir parça olsun görebilme, tanıma isteği hissetmiyorsa; ya okuduğunu anlamamıştır, ya her şeyi abarttığını dü-şünmüştür. Abartmak kelimesi de çok can sıkıcı, “yahu benim hayatımın tam orta yerine gelip yerleşmiş bir şeyin bendeki karşılığını sen nasıl olur da ‘abartı’ olarak düşünüp geçiştiriverirsin” deyiveresi geliyor insanın bu kelimeyi kullananlara. Herkesin önemsediği has-sasiyetleri vardır bunlara başkaları tarafından gösterilen ‘öylesine’ ilgiler veya bir ‘oldu bitti’ye getirme davranışı gerçekten çok can sıkıcı…
Bazen insan, hiç ulaşamayacağı hiç bir zaman uzaktan dahi göremeyeceği şeylerin hayaline veya gerçekliğine neredeyse ömrünü feda eder; böylesi bir anlam dünyasının içinde insan ister istemez kendi konumunu görmek ister. Korka korka da olsa bunu görmek ister. Korkunun nedeni ise genellikle merkezdeki değerlerinle senin arandaki mesafede, senin nerede durduğun! Ya uzaksam, ya yakın olunca büyü bozulursa... Ateşi elde tutmak isteyecek kadar cesur olan herhalde bunları da göz önünde bulundurup, kendine duygulardan örülmüş korunaklı bir mazeret odası örmüştür...
Ey Hakikat! Bu soylu bakışın, asil duruşun her ne kadar kuru kafa çalıntısı bile olamayacağımızı anlamış olsak da; dediğin gibi onun dünya var olalı beri işleyen metamorfozunun devamı olabiliriz, fakat ‘kendimiz’ olarak... Bu kültürde yoğrulmuş değerlerden çıksın yeter ki karakterimiz, varsın deli saysınlar, kendine yazık etmiş desinler, çok da önemli olmasa gerek, belki bir süre sonra birileri çıkıp şunu der; “neden bir hakikat olamıyorum?”
Can sıkıcı bir şeyler yazdıysam “affola”, bazen kendimi gerçekten iyi ifade edemediğimi düşünüyorum. Mazeret yok, ama her şey bir soru işareti… Mevcut üzerine gerçekten söyleyebileceğim bir şeyim yok; ne yazarsam yazayım 10 eksik söylemiş olurum çünkü.
Günlük gailelerin içine gömülmeye devam edeyim ben, notlar tutmaya, kitaplar okumaya, evimin içinde kaybolmaya; sonra nasılsa seni göreceğim, seni görüp hayattaki izlerini, sürümlerini okumaya devam edeceğim.
Seni yazmak için bekleyeceğim. Hadi kal sağlıcakla…
|