Kardelenden Haberler Kardelen Dergisi Sayı:
113 -
YAZARLARIMIZDAN YENİ KİTAPLAR
Her sayımızda yeni bir kitap haberini vermeye alıştığımız yazarımız Sinan AYHAN ile yine yazarımız İlkay COŞKUN’un yeni kitabı “Tekrarın Tiryakisi Zaman” çıktı.
Ayrıca yine yazarımız Vildan Poyraz Coşkun’un ikinci kitabı “Bir Yüzü Esmer” de çıktı. Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık’tan çıkan kitaplara www.kitapyurdu.com sitesinden ulaşılabilir. Yazarlarımızı tebrik ediyor, eserlerinin okuyucusunun çok olmasını temenni ediyoruz.
KİTAP HEDİYELERİ DEVAM EDİYOR
Twitter hesabımız olan @Kardelendergi_ üzerinden yaptığımız çekilişler ile takipçilerimize kitap hediye etmeye devam ediyoruz.
Son olarak yazarımızdan Sinan Ayhan’ın yeni çıkan "Kritiklerler" kitabı ile yine kitaplarından oluşan bir seti takipçilerimize kura ile hediye ettik. Ayrıca çekilişi kazananlara dergimizin son sayısından da gönderdik.
Yapılan çekilişlere takipçilerimizin yoğun ilgili oldu. Bizler de hediye kazananlara iyi okumalar diliyoruz.
ŞAİRİMİZDEN SOLO İCRA
Bilecik Belediyesi Sanat Akademisi Türk Sanat Müziği Korosu tarafından verilen konserde şairimiz Murat Yaramaz da solo performans sergiledi.
Bilecik Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen konsere katılım yüksek oldu. Türk Sanat Müziğinin sevilen şarkılarının seslendirildiği konserde gerek koro halinde gerekse solo sergilenen performanslar izleyicilerden büyük alkış aldı.
Konsere katılan yazarımız Murat Yaramaz’ın başarılarının devamını diliyoruz.
34. TOPLANTI
Kardelen’in geleneksel toplantısının 34. sü 16 Nisan 2022 günü gerçekleştirildi. Toplantı, Muhsin Hamdi ALKIŞ’ın takdim ve selâmlama konuşması ile başladı.
111.sayının değerlendirilmesiyle birlikte hazırlıkları tamamlanmak üzere olan 112.sayının da değerlendirmesi yapıldı. Daha sonra, 113. sayının (elinizdeki) konusu ile ilgili değerlendirme yapılarak bir sonraki toplantının tarihinin belirlenmesi ile toplantı sona erdirildi.
34. TOPLANTI BAŞKANI MUHSİN HAMDİ ALKIŞ’IN KONUŞMASI
Değerli gönüldaşlar,
Bizi bir mübarek ramazana kavuşturan ve internet aracılığıyla da olsa bir araya getiren Rabbimize şükürler, bize tek dini tebliğ eden son peygamberimize salât ü selâm ve onun sevdiklerine de ve umarız hepimize de rahmet olsun.
Muhterem gönüldaşlar,
Dünyamız büyük dönüşümlerden geçiyor veyahut da dönüşümlerin arefesinde; zira bir hadisenin neye âmil olduğu hadiselerin sonunda anlaşılabiliyor. Basit sandığımız hadiseler büyük yıkılışları ve değişimleri tetikleyebilirken çok önem atfettiğimiz hadiselerin etkisi sönük kalabiliyor. Filmin sonunu görmeden hadiseleri anlayamayabiliyoruz.
Şüphesiz ki son sayımızdan bu yana en önemli gelişme, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali oldu. Bunu yer ve zaman müsaadesi olursa olaylara bakış yazımda irdelemeye çalıştım. Vakit kalırsa gündemin sonunda da değinebiliriz.
Bunun haricinde çok yakıcı bir mesele de hayat pahalılığı ve tüm dünyada şu bu oranda etkisini gösteren enflasyon. Bazı ülkeler bu global krizden az etkilenirken bazılarında derin sosyal yaralara sebep oluyor.
Bu sayımızın konusu olan liyakat mevzuu ise meselelerin tam da bam teline dokunuyor. Bir ülkenin, bir şirketin, bir topluluğun, insan olan her yerin ana meselesi liyakat. Liyakate önem vererek emaneti ehline teslim edenler doğru politikalarla krizlerden en az etkilenenler oldular.
Emanetin ehline verilmesi konusu yazılarımızda da irdelediğimiz gibi yazılarda varsa ben göremedim: Allah’ın emri, Hz. Peygamberimizin hadis ve sünneti… Mekke’nin fethinde Osman B Talha Hz.lerine Kâbe’nin anahtarının teslim edilmesinde bu hassasiyeti görüyoruz.
Şu halde liyakatin en öncelikli ve hayatî olduğu yer lâyık olanlara vazife tevdi makamında olan kişi veya kişilerin tayininden geçiyor. Peygamberimiz Allah tarafından gönderilmiş son peygamber olduğuna ve ondan sonra artık birisi yüce Yaradan tarafından kendinin tayin edildiğini iddia edemeyeceğine göre, makamlara vazifelere kimi tayin ettiğimiz artık akıl, feraset ve basirete göre toplumun her ferdinin bir borcu olmakta.
Şerefül mekân bil mekin demiş eskiler. Makamlar kişileri değil kişiler makamları yüceltir. Doğru ancak eksik… Kişiler makamları yüceltirken aslında onları oraya getirenleri de yüceltir VEYA tersi olursa yerin dibine batırır, yerer. Zira liyakatsiz kişiyi o makama getiren kişiler de onun şahsında rezil olurlar.
Karar ve/veya oylarımızda bir makama vazifeye gelmesine vesile olduğumuz kişilerin fiillerinde illiyet bağıyla değilse bile manevî mesuliyet bağıyla mesul olduğumuz gerçeğini hatırda tutarak Aileden başlayarak her kararımızı bu ilkeye göre verirsek toplum aşağıdan yukarı ve de sonra yukarıdan aşağı layıkıyla idare edilmiş olur.
Yeni sayımızın hayırlara vesile olması temennisiyle.
Hürmetler.
|