Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     5903 kez okundu.     3 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Diyet mi, Hayat Tarzy my?
Prof. Dr. Mesut Başak (İç Hastalıkları Uzmanı)

  Sayı: 57 - Temmuz / Eylül 2007

* Doç. Dr. (İç Hastalıkları Uzmanı)

Vücudumuzun %60’ı sudan meydana gelmiştir, geri kalan %40’lık bölümü ise çokluk sırasına göre karbonhidratlar (KH), yağlar ve proteinlerdir. Ben bu son 3’lüyü Redkit’teki “Dalton Kardeşler’e” benzetiyorum. En uzun olanına karbonhidratlar, ortancaya yağlar ve en küçük olana da proteinler ismini veriyorum. Bu üç temel yapı taşlarımız, en önemli enerji kaynağımızdır. İnsan vücudunda oluşan toplam enerjinin %50’si KH’lardan, %35’i yağlardan ve %15’i de proteinlerdendir. 1 gr KH’dan ve proteinden 4 kalori, 1 gr yağdan ise 9 kalori enerji elde edilmektedir. Alınan enerji ile harcanan enerji arasında terazi şeklinde bir denge vardır, eğer bu dengede alınan taraf ağır basarsa kişi kilo alır, tersi olur da harcanan taraf ağır basarsa kişi zayıflar. Günlük hiç bir aktivite yapmadan ihtiyacımız olan enerjiye bazal metabolizma enerjisi diyoruz: Dengeli bir beslenmede ağırlığımızın her yarım kilosu için 10 kalori almamız bazal metabolizma ihtiyacımızı karşılamaktadır, ayrıca bu kalorinin üzerine günlük aktivitemize göre ihtiyacımız olan  400-700 kaloriyi de almamız gerekir.
Yüzyılımızın hastalığı olan “obezite (şişmanlık)”ye yakalanmamak veya ondan kurtulmak için günümüzde kabul edilen iki önemli unsur vardır; birisi diyet ve diğeri de egzersizdir. İkisi sayesinde alınan enerji ile harcanan enerji kontrol altına alınarak, böylece kişinin zayıflaması veya kilo almaması sağlanmağa çalışılmaktadır. Günümüzde insanlara şöyle bir soru sorsak: “Hakkında en çok konuşabileceğiniz 3 kelime söyler misiniz?” İnanıyorum ki insanların %70’inin cevabının içinde “diyet” kelimesi olacaktır. Size bu yazımda diyet ile ilgili herkesin birçok defa duyduğu genel ve teferruat bilgilerinden söz etmeyeceğim, bilakis gözden kaçan temel bazı konuları açıklayacağım.

“Diyete girmek”, “Diyete başlamak”, “Diyette olmak” gibi kavramları daha baştan reddediyorum, çünkü bu kavramların kelimeleri altında (yani kelimelerin şuuru altında), bir “diyet öncesi” kabullenmişliği ile birlikte, bir de “diyet sonrası” dönemin olduğu vardır. Yani bu kavramları kullandığınız anda, aynı zamanda bir süre sonra bu diyeti bırakacağınızı da ifade etmiş oluyorsunuz. Halbuki bunun yerine biz yemek hayatımızı disipline edip, onu bir hayat şeklimiz haline getirmeliyiz. Nasıl ki uykumuzu her gün bize yetecek kadar uyuyarak ayarlamış isek, eğlence ve gezi günlerimizi hafta sonuna doğru kaydırmış isek, yıllık tatillerimizi belli aylara toplamış isek, yememizi de bu şekilde bize zararlı olmayacak bir hale getirerek normal bir hayat tarzı oluşturmalıyız. Aksi takdirde bu “diyet tünelleri”ne girip-çıkmak hayat yolculuğumuzu çekilmez bir hale getirecektir.


Diyet bilinçsiz bir şekilde yapıldığından dolayı birçok insan sağlığını kaybetmekte ve tamiri mümkün olmayan, ömür boyu sürecek hasarlar meydana gelmektedir. Eğer yanlış bir diyet uygulanırsa bakın vücudumuzda ne problemler meydana geliyor: Baş ağrısı, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, uyku hali, tansiyon düşüklüğü (hipotansiyon), kalp hastalıkları (ritim bozuklukları, kardiyomyopati), ani ölümler, uyku hali, bulantı, kusma, kabızlık, ishal, safra taşları, adet bozuklukları, sexüel istekte azalma, gut hastalığı, böbrek taşları, soğuğa dayanıksızlık, saç dökülmesi, su ve tuz denge bozuklukları. Bizden söylemesi…


Sıkı durunuz, size şu anda zayıflamanın ve kilo almamanın en önemli tarihî sırlarından birincisini veriyorum: “DOYMADAN YEMEKTEN KALKMAK”. Sadece şu prensibi hayat tarzımız haline getirsek kilo alma veya kilo verememe problemimiz kalmayacaktır. Sebebini size izah edeyim: Midemizi ne kadar çok doldurursak o kadar çok genişler ve büyür. Midenin büyümesi ve genişlemesi de her defasında daha çok gıda doldurularak gerginlik hissi ve dolayısıyla doyma hissi oluşmasına yol açacaktır. Fakat doymadan yemekten kalkarsak, midemizde büyüme ve genişleme olmayacak, bilakis küçük kalarak az miktarda gıda alarak daha da erken doymaya başlayacağız.


İkinci sırrımıza gelince: “YEMEKTE MİDEMİZİN 3’TE 1'İNİ YİYECEK VE 3’TE 1'İNİ SU İLE DOLDURUP, 3’TE 1'İNİ BOŞ BIRAKMAKTIR.” Bu prensipte de amaç mideye girecek olan yiyecek miktarını azaltıp, midenin büyümesini engellemektir. Ayrıca su miktarının arttırılmasının faydası da barsak hareketlerini hızlandırıp, gıdaların barsaktan emilimini azaltmaktır.
Üçüncü sırrımız da şudur: “YEMEK MASASINDA SANDALYEDE OTURURKEN BİR AYAĞIMIZI ALTIMIZA ALIP, DİĞER DİZİMİZİ DİKEREK MİDE BÖLGEMİZİ BACAĞIMIZA YASLAYARAK OTURMAKTIR” Bu oturma pozisyonunda midemiz üzerine bacağımız tarafından dıştan baskı yapılıp, hacmi küçültülerek (genişlemesi engellenerek) daha az miktarda yiyecek ile erken doymamız sağlanır.

Yemek alışkanlığımızı bir hayat tarzı haline getirirken dikkat edeceğimiz noktalardan birisi az ve sık yemektir, diğeri de yemek masamızda Dalton Kardeşlerin 3’ü de belirttiğim oranlarda bulunmalıdır. Kesinlikle yemek masamıza teşrif eden Dalton Kardeşler 1’erli veya 2’şerli kardeşler halinde değil, 3 kardeş bir arada olmalıdır.
Yeni hayat tarzınızda başarılar dilerim…


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Mustafa GÜNEY     17.07.2020
Yorum : Hocam yazılarınızdan istifade ediyoruz. Bu yazınızda da çok faydalı bilgiler ve öğütler mevcut. Yalnız son paragrafın ilk cümlesinde "Yemek alışkanlığımızı bir hayat tarzı haline getirirken dikkat edeceğimiz noktalardan birisi az ve sık yemektir" demişsiniz. Modern tıbbın ve asrın en tehlikeli tavsiyelerinden biri bu olsa gerek. Bu hususu gözden geçiriniz lütfen. Zira sık sık yani taam taam üstüne yemenin hem sünnete aykırı hem de ruha ve bedene çok zararlı bir alışkanlık olacağını biliyoruz. Resulullah günde bir veya iki öğün yermiş. Günde iki öğün yemiş ise bu öğünlerden biri muhakkak hurma imiş! İbn-i Sina; tıbbı iki cümlede özetliyorum diyerek "... taam taam üstüne yeme" demiştir.




Ekleyen : Arzu    15.10.2007
Yorum : Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler.Haddim olmayarak, sizin sırlarınızın arasına bende bir sırrımı ilave etmek isterim.Millet olarak kocaman tabakları tercih ederiz ve doğal olarak da yemek koyarken elimizden geldiğinde doldururuz.Bunu sanırım psikolojik olarak engelleyemiyoruz.(ben engelleyemedim)Onun için de küçük tabaklar alalım o zaman tam da doldurmuş olsak zaten büyük tabağın yarısını yiyor, psikolojik olarak gözümüzü de doyuruyoruz.




Ekleyen : sinan    10.08.2007
Yorum : mesut abi, eline sağlık, yemek alışkanlıkları bir kefede ve ona hükmedecek hayat tarzı bir kefede bu kadar güzel ve tatlı anlatılabilirdi, üçte bir meselesi içe işleyecek şekilde anlatılmış ve boş verin diyeti, hayatınızın merkezinde olan davranışı değiştirin ve hayatınız ona göre şekillensin, ben böyle okuyorum anlattıklarınızı, seviyle





 
HURMA: Tokluk Diyeti... - Sayı 63
Tıp Literatüründe Bir İlk... - Sayı 61
Erkeğin Başını Kapatması... - Sayı 60
GRYP HASTALI?I (YNFLUENZA... - Sayı 58
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (124):
Diyarbakır anneleri...

Son Eklenen Yorumlardan
 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Süleyman Abdulla. Müasir Azərbaycan poeziyasinin ən görkəmli nümayəndəl... Hikmet

 yüreğine kalemine sağlık hayırlı ve bol okurları olsun.🤍✒️...


*Eskiden Allah için verilen selam, artık “rüşvet deyü” veriliyor.
*İnsanlığın ölçüsü olan selamlaşmak, kaybolalı beri, çevrede insan görmek zorlaştı.
Kardelen-Gazete: Sayı 3, 1989
Kudret-i ilahi
Ürəyimin Əsdiyi
Yaşanan pişmanlık
Her şey apaçık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Oğulcan


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15188646
 Bugün : 1645
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 642232
 Bugün : 82
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 98
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim