Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     595 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Türkçe çağlayan ırmak Necip Fazıl
Zekeriya Yılmaz

  Sayı: 120 -

Ses bayrağımız “Türkçe”yi som altından direğin zirvesine çeken, şiir başta olmak üzere birçok edebî türde ölümsüz eserlere imza atan, kalemiyle mazluma umut, zalime korku salan, millî mefkûremizin yürüyen timsali, büyük dâvâ adamı Necip Fazıl’ı anlamak düşünce dünyamıza yepyeni ve ışıklı pencereler açacak, gönlümüzü ulvî hislerle süsleyecektir.

Şiirlerinde genellikle Allah, insan, ölüm, kadın, şehir, tabiat, dâüssıla gibi temaları kullanmış ve bu temaları yüksek sanat değeri ile eserlerine yansıtırken Türkçe’yi nakış nakış işlemiştir.

Elbette ki üstün bir beyin sahibi olan kimsenin ötelerden habersiz yaşaması, gamsız ve pervasız bir hayat sürmesi akıl kârı değildi.

“Ey genç adam, bu düstur sana emanet olsun:

Ötelerden habersiz nizama lânet olsun!..”

Diyerek genç adamlara yolun sırrını işaret ediyordu.

Türkçe’nin bütün güzel unsurlarını eşine ender rastlanır bir âhenkle eserlerine yansıtırken kelimeleri bazen bir gül demeti, bazen de bir mızrak gibi kullanır, muhatabının gönül telini mum alevi gibi titretir.

Elbette ki edebiyatın temel malzemesi dil, dilin temel malzemesi ise kelimedir. Her kelime bir pırlanta elmas kıymetinde olduğundandır ki “kelime hazinesi” tabirini kullanırız.

Üstat Necip Fazıl kelimeyi; “Şiirde her kelime, kendi zatı ve öbür kelimelerle, nispeti yönünden şairin gözünde, içine renk renk, çizgi çizgi ve yankı yankı cihanlar sığdırılmış birer esrarlı billur zerredir.” sözüyle tanımlıyordu. Şair için kelime cihanı rengiyle, sesiyle tasvir eden, ancak sırrını da kolay kolay ele vermeyen bir unsurdur.

“İman, ihlâs, vecd ve aşk, bunlar birer kelime

Kelimeyi boğardım verselerdi elime.”

Mısralarıyla kelimelerin arkasına gizlenen derin mânâyı vurgular.

Halimiz isimli şiirindeki;

“Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim...

Ya bunlar Türkçe değil yahut ben Türk  değilim!

Oysa halis Türk benim, bunlar işgalcilerim

Allah Türk'e acısın, yalnız bunu dilerim.”

Mısralarıyla masa başında uydurulan kelimelerin dilimizi nasıl tatsız tuzsuz bıraktığını ustaca ifade ediyordu.

Sanatçı sancı çeken insandır ve sancısının büyüklüğü ölçüsünde eserler meydana getirir.

“Lâfımın dostusunuz, çilemin yabancısı,

Yok mudur, sizin köyde, çeken fikir sancısı?”

Diyerek nasıl bir fikir sancısının içinde bulunduğunu ifade ederken, fikir sancısı çekmeyenlerin onu anlamasının da mümkün olmadığını dile getirir…

“Çile” isimli şiirinde “yepyeni bir dünya” ile tanıştığına vurgu yapan Necip Fazıl, bu şiirde yeni dünyaya ulaşma yolunda yaşadıklarını çarpıcı bir dille anlatır:

Deliler köyünden bir menzil aşkın,

Her fikir içimde bir çift kelepçe.

(…)

Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap,

Bir fikir ki, beyin zarında sülük.

(…)

Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,

Fikir çilesinden büyük işkence.

Üstat bu eserinde hakikati öğrenme mücadelesinde karşılaştığı zorlukları anlatmakta, “kelepçe, kezzap, sülük” gibi negatif kavramlarla, çile çekmesine sebep olan düşüncelerin kendisine ne kadar acı verdiğini vurgulamaktadır.

İman ve fikir hayatında keskin bir dönüm noktasını teşkil eden Abdülhakîm Arvasî için söylediği;

Benim efendim!

Ben sana bendim!

Bir üfledin de

Yıkıldı bend’im.

Mısralarıyla başlayan şiirinde hem mürşidi olarak kabul ettiği Abdülhakîm Arvasî’nin kendisi için neyi ifade ettiğini anlatıyor hem de “bend, bende” kelimeleriyle “tecnis” sanatını icra ederek Türkçe bir lezzet sunuyordu.

1947 yılında yayımlanan “Destan” şiirinde şair, kalabalıklara haykıran, onları şiiriyle uyaran, farkındalık meydana getirmek isteyen yalnız bir fert haline bürünmüştür.

Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak

Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak

(…)

Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz;

Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.

Siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilâç;

Serbest, verem ve sıtma; mahpus, gümrükte ilâç.

Bülbüllere emir var: Lisan öğren vakvaktan;

Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan!

O, “kubur faresi” olarak gördüğü hayatı, “meselesiz” “gerçeksiz” olarak değerlendirir ve herkesi muhasebeye davet eder. Sorguladığı artık “mukaddes emanet”e ne olduğudur:

“Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;

Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?

Üstat Necip Fazıl hakikatleri bütün çıplaklığıyla ve üstün bir dil zevkiyle ifade ederken umudu da hep diri tutmuştur. Zulmün karanlık günlerinde kaleme aldığı “Muhasebe” isimli şiirinde şair kendini, “Ben artık ne şairim ne fıkra muharriri! / Sadece, beyni zonk zonk sızlayanlardan biri.” olarak tarif eder ve şiirini şu mısralarla bitirir.

Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni!

Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez yeni!

Karayel, bir kıvılcım; simsiyah oldu ocak!

Gün doğmakta, anneler ne zaman doğuracak?

Beklemek ve sabretmek... “Solmaz, pörsümez yeni”ye lâyık olmak ve onun hayatın her alanına hâkim olması için çalışmak, sabretmek ve Allah’tan beklemek…

Kısakürek, “Sakarya Türküsü”nde büyük bir ideali dile getirir. Şair burada Türk Milleti ile Sakarya nehrini aynı kaderde birleştirir:

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;

Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. 

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; 

Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak …

(…)

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız; 

Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; 

Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz; 

Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz! 

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; 

Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..” 

Üstat Necip Fazıl, keşfedildikçe zenginliği daha fazla gün yüzüne çıkan bir hazinedir. Gelecek nesiller onu daha çok okuyup anlayacak, anladıkça düşünce ufukları genişleyecek, hayal tablolarına eşsiz manzaralar yansıyacaktır.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Bıraktın... - Sayı 121
Türkçe çağlayan ırmak Nec... - Sayı 120
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Bir özel TV kanalı “yılın politikacısı”nı seçtirdi.
Seçilemeyenler üzülmesinler. Çünkü hepsi ayrı ayrı yılın politik acısı olduklarını ispatladılar.
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16371872
 Bugün : 1521
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 701476
 Bugün : 755
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1748
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim