AZIN KIYMETY Ekrem Yılmaz Sayı:
64 - Nisan / Haziran 2009
Doğar bir gün benim günüm, Çoğu gitti, AZI KALDI.
"Fildişi kaldırımlarda, fildişi sokaklarda giden, hiç birbirine çarpmayan, her biri birbirinin emrinde ve Allah korkusu altında, her biri bugün ölecekmiş gibi iki büklüm ve yine her biri hiç ölmeyecekmiş gibi dimdik insanların cemiyetini kurmak..." ideali ne güne kaldı?
Bu satırların sahibi Şairler Sultanı cevabını şiiriyle veriyor:
Bir gün anlaşılır şiir;
Çoğu gitti, azı kaldı.
Ekmek gibi azizleşir,
Çoğu gitti, azı kaldı.
Ekmek gibi azizleşecek olan "fikir", anlatılacak ve anlaşılacak olansa ideal... Fakat ne gün yeryüzüne inecek ve onu kaplayacak?
Ne zaman mı?
Çoğu gitti, azı kaldı...
Hem sadece beklenenin değil, her şeyin çoğu gitti azı kaldı:
Son peygamber, Ahir zaman Peygamberi Aleyhisselâm geldi ve gelişinin üzerinden 1430 sene geçti. Allah Azze ve Celle adet-i ilâhiyesi gereği her bin yılda bir Ulul-Azm peygamber göndermiş, her asırda da bir nebi... Oysa Son Resul Aleyhisselâm'ın gelişi üzerinden şu kadar asır geçmekle "son"a ne kadar yaklaşıldığı gerçeği gün gibi ortada durmuyor mu?
Son Peygamber de geldikten sonra, sona doğru gitmekte oluşumuz muhakkak değil mi? Hattâ ona bir burun mesafesinde oluşumuz...
Bütün süreçler boyunca dünyanın içi boşalmadı mı? Siyasetin, ekonominin, yığınların, iklimin, can çekişmelerine şahit olmuyor muyuz? Şimdiye kadar her şey hep eksildi. Her şey harcandı. Dolabı açıp bir şeyler alır gibi dünya kutusunu hep boşalttık. Ne ömürler tükendi. İşte, biz de tüketiyoruz. Enerji kaynaklarını, iktisadî kıymetleri tüketiyoruz. Petrole bir kaç on yıllık ömür biçilmiyor mu?
Ama çoğu gitti, azı kaldı işte! Fakat hâlâ bitmedi; azı kaldı diyebiliyoruz: Yani henüz güneş batıdan doğmadı.
Az zaman, az ömür, az sermaye, az enerji, az imkân... Son çeyrek içinde yaşarken, bu azların değerini iyi bilmek, takdir etmek durumundayız. Hem de bitiş düdüğü çalmadan önce, ipin ucunu yakalamak adına... Terekesine bindiğimiz bu AZ'ın içinde son dönüşü yapmalı ve yaşanmaya değer hayattan esintiler devşirmeli ve ömrü öyle noktalayabilmelidir insan...
"İyi son"... Azın içinde yakalanan iyi son, ebediyete "iyi" bir kapı açacaktır bizlere...
*
Güzelliklerin aslı gitti, idraki kaldı sadece... O güzellikler hazzedilmeli... Hiç olmazsa zevken idrak ederek yaşanmalı... Güzelliklerin iz düşümü... Ve son çeyrek... Ve kalan azın içinde yaşanan hayatta:
"Biz, bütün olumsuz şartların, onu söndürmek için üstüne aktığı tek ve son kıvılcım noktasıyız, onu nasıl yakar, tutuşturur, alevlerle sarabiliriz?
Allah'ını ve Allah'ın Sevgilisi'ni seven herkes bu son tek kıvılcım noktasının üzerine titresin, onu Nuh'un Gemisi'ndeki son insanın son meni nutfesi gibi muhafaza etsin, onu gayet büyük bir ihtiyat ve itina ile üflesin, genişletsin ve Allah'ın lütfedeceği mucizeyi beklesin!
Bekleyiniz!
Çoğu gitti, azı kaldı...
|