Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2335 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

TEK BYR SU DAMLASI
Mustafa ?ayyr

  Sayı: 67 - Temmuz / Eylül 2009

Tek bir su damlası... Hayatımız için değerli olan bir damla kaynak. Yaşam standardı, ölüm faturası... Ne bir damlanın varlığı bizi sevindirir ne de yokluğu yerindirir. Ne ki, tek bir damla su...

Önce üzerimizi kapkara bulutlar kaplar. Bulutların arasından güneşin sarı ışıklarını görebilsek de o an için son ışıldamalarıdır. Nöbet sırası bulutlardadır çünkü. Önce içtima eder gibi peş peşe sıraya dizilirler. Daha sonra ise askerî marşlar kadar derinden marşlarını söylemeye hazırdırlar. Yıldırım, gök gürültüsü ve şimşek sahneye çıkar. Önce ince seslerle çalışma yaptıktan sonra hepsi ardın sıra opera sanatçısı gibi var güçleri ile şarkısını söylerler. Spot lâmbasını yanıp yanıp söndüren yıldırım, tüm asaleti ile arkadaşlarına eşlik etmektedir. Etmektedir ama bir yandan da güneşten intikam almaktadır. Dilsizdir. Konuşamaz ama güneşe olan kızgınlığını şarkı söyleyen bir diğer arkadaşına yani gök gürültüsüne tuttuğu ışık ile göstermeyi başarmıştır. Çünkü güneş gökyüzünde var olduğu sürece bu üçlü grup asla sahneye çıkamaz. Sonra, sonra güneşe inat, onun günlerce ısıttığı yeryüzüne akmaya başlarlar. Damla damla... Her biri bir su damlasından oluşan büyük bir yağmurdur assolist. O harika sesi ile yeryüzünde şakırdamaya başlar. Öyle ki, hayranları onun sesinden etkilenip camlara çıkarlar. Kendisine has kokusunu içine çekerek şarkısını dinlerler. Artık görevleri sona ermiştir. Güneşin günlerce uğraşıp kendisine hayran ettiği insanoğlu, birkaç saat içinde yağmura tutkun oluvermiştir. Bunun ardından da gitme vakitleri gelmiştir. Geldikleri gibi sessiz ve asil bir sanatçı edası ile ağır ağır gözden kaybolurlar...

Önünü kapatan bulutlar yüzünden yeryüzünde olup biteni göremeyen güneş, bulutların çekilmesi ile hayretler içinde aşağıya bakar. Sıcak havadan faydalanmak isteyen halk, artık ortalıkta yoktur. Görebildiği sadece arabalar ve birkaç tane de insandır. Derken burnuna bir koku ilişir. Bu kokuya oldum olası karşıdır. Çünkü dünyayı ısıtmak için var gücü ile savaşan güneşin tüm emekleri bu koku yüzünden kaybolmaktadır. Şimdi her şeye sıfırdan başlamak zorundadır. Kendisini yerküreye yoğunlaştırır ve hiç olmadığı kadar ısınmaya başlar. Halk üşümektedir. Yukarıdan gördüğü kişiler de ıslanmıştır zaten. Bu kişileri ısıtmak için orada olduğunu bilen güneş kendisini ısıtır, ısıtır, daha da ısıtır. Üşüyen halk artık ısınmıştır. Evine kaçan diğerleri ise, yazlık kıyafetlerine bürünüp sıcaklığın tadını çıkarmaya devam ederler. Bu mutluluğu yok eden bir ses gelir kulağına. Bu ses öyle bir sestir ki, aşağının gürültüsünü yok etmiş minik bir ses. Önce keskin gözleri ile bu sesin nereden geldiğini araştırır. Her yere, her koğuğa göz atar ve sonunda sesin sahibini bulur. Halka açık bir parktaki bir çeşmedir sesin sahibi. Gücü yetmeyen birisinin tam sıkamaması ile oluşan bir su damlası. Önce duymazdan gelir. Nedir ki? Minicik bir damla. Ne yapacaktır ona? Bunları düşünse de gözünü o çeşmeden ayıramaz. Korktuğu da başına gelir zaten. Minik bir serçe, güneşin yakıcılığından iyice bunalmıştır ve o çeşmeden akan bir su damlası ile serinlemeye başlar. Önce şaşırır güneş. Serçenin bu yaptığına bir türlü anlam veremez. Güneş, onlar için oradadır. Az önce ıslanan her şeyi ısıtmak için yükselmiştir en tepeye. Ama bu serçe bir damla suya tercih etmiştir güneşi. Haklı olarak içerlenen güneş, bu rakibini ortadan kaldırmak zorundadır. Ama nasıl? Düşünür. Uzunca bir süre düşünür. Sonunda bulmuştur. O şehrin büyük bir barajı vardır ve tüm şehre su oradan gelmektedir. Amacı, o barajı kurutmaktır. Bunun ha deyince olmayacağını bilse de başarmak zorundadır. Hattâ içinden, "halkım beni seviyor ve bu düşmandan kurtulmamda yardımcı olacaktır" diye de geçirmekten kendisini alı koyamaz. Güneş kendisini ısıtır, karşılığında halk suya hücum eder. Bunu gören güneş sevincine daha da ateşlenir, hayranları ise evlerinde toplu şekillerde suya savaş açarlar. Öyle büyük bir savaştır ki bu, evlerdeki mücadele dışarıya taşar ve tüm parklardaki çeşmelerin bile önünde kuyruk oluşur. Her sırası gelen kişi, çeşmeyi sonuna kadar açar, ya ellerini yıkar ya da başını. Tabi bu, büyük bir plândır. Ellerini yıkamak için gereken suyun kat kat fazlası açılmaktadır. Amaçları düşman kalesini fethetmektir. Amaçlarına da ulaşırlar hani. Heybetli düşmanın bayrağı iyice yerle bir olmuştur. Barajın suyu tamamen bitmiştir. Güneş sevinmektedir bu mutlu habere. Artık hayranlarını üşüten hiçbir su damlası kalmamıştır yeryüzünde. Hayranları ise...


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
TEK BYR SU DAMLASI... - Sayı 67
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Günümüzde kitaba nazaran paraya rağbeti; mide gurultusunu beyin sancısı zannederek, Tanzimat’tan bu yana, hiçbir şeyin çilesini çekmeden, her şeyi, Avrupa’dan monte eden(alan) yazarlarımıza borçluyuz.
Borcumuzu ödemesek de olur.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14593351
 Bugün : 3892
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631101
 Bugün : 747
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim