KARAKOYUNLU-MEMLÜK İLİŞKİLERİNİN ÇAĞDAŞ TÜRKİYE TARİHİ'NDE ARAŞTIRILMASINA DAİR Dr. Tofiq Necefli Sayı:
64 - Nisan / Haziran 2010
(Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Tarih Enstitüsü)
ÖZET
Karakoyunlu Beyliği, 14. yüzyılın son çeyreğinde Doğu Anadolu'da siyasî güç merkezine çevrilerek bölgede meydana gelen olaylarda aktif rol oynamaya başlamıştı. Bu dönemlerde Timur'un ön Asya'ya askerî seferleri Doğu Anadolu'daki durumu etkilemiş ve Karakoyunlu-Memlük ilişkilerinin gelişmesine neden olmuştur. Azerbaycan'ın işgal edilmesinden (1386) sonra Azerbaycan ve Doğu Anadolu'da Timurlu Devleti'ne karşı mücadele veren güçlerin Mısır Memlük Devleti ile ilişkiler kurduğu görülmektedir. Burada Timur'a karşı mücadele veren güçlerden biri de Karakoyunlu Beyliği idi. 1410'da Kara Yusuf (1489-1420) tarafından kurulan Karakoyunlu Devleti'nin Memlüklerle olan ilişkileri, bölgedeki siyasî gelişmelerin etkisiyle İskender (1420-1438) ve Cihanşah (1438-1467) dönemlerinde de devam etmiştir.
Türkiye tarihçilerinin Memlük kaynaklarından her yönlü yararlanması iki devlet arasındaki ilişkileri daha çok aydınlatmaya imkân vermiştir. Bu makalede genel olarak Karakoyunlu-Memlük ilişkilerinin Çağdaş Türkiye tarihinde tatkik seviyesine aydınlık getirilmiş ve onların kısa tahlilleri verilmiştir.
Anahtar kelimeler: Karakoyunlu, Memlüklü, Kara Yusuf, İskender, Cihanşah, Sultan Farac, Şeyh Mahmudi, Barsbay, Çakmak.
GİRİŞ
Azerbaycan Karakoyunlu Devleti (1410-1467) ile Mısır Memlük Sultanlığı arasındaki siyasî ilişkilerin başlanma süreci, aslında 14. yüzyılın sonlarından itibaren ele alinabilir. Bu da Karakoyunluların Van Gölü civarında kurulu olan Beylik dönemine kadar gitmektedir. Temel kaynaklarda, bu ilişkilerin Kara Yusuf (1389-1420) döneminde olmakla, daha Azerbaycan'da hâkimiyete gelmeden önce kurulduğu belirtilmektedir.
Timur'un başlattığı işgaller sonucunda Karakoyunlu-Memlük ilişkilerinin ortaya çıkması sanki zorunlu hale gelmişti. Bölgedeki tek düşmana karşı askerî-siyasî koalisyonun kurulması Karakoyunlu Kara Muhammed'in Memlük Sultanı ile yakınlaşmasına sebep olmuştur. Faruk Sümer bununla ilgili, “1385 yılında Kara Muhammed Musul ve Mardin arasındaki bölgenin sahibi olan amcası Mısır Hoca'yı Kahire'ye göndererek Sultan Bergök'ten iki düşmanın hücumuna maruz kaldığı için ona sığınmayı ve oradan Suriye'ye geçmek için izin istemişti” yazmaktadır. Memlük tarihçisi İbn Hacer de Kara Muhammed'in Mısır Sultanı'ndan himaye ricasının kabul edildiğini bildiriyor. F. Sümer, bu ricanın aslında yakınlaşan Timur tehlikesi ile ilgili olduğuna işaret etmektedir [10, 48].
Kara Muhammed ile Mardin hâkimi Melik Zahir İsa 1389 yılının Nisan ayında Kahire'ye elçi göndermiş, isyana kalkmış Halep Valisi Yel-Buğra Nasır'a karşı savaşmak için Memlük Sultanı Bergök'ten izin istemiştir. Ama Mısır sultanı onların bu teklifini diplomatik usulla redetmiştir [10, 53; 17, 30].
1388'de Timur'un Semerkant'a dönmesinden yararlanan Kara Muhammed Azerbaycan'da hâkimiyeti ele geçirmek için mucadeleye başladı [9, 165]. O, aynı yıl Mayıs ayının 24'ünde Tebriz'e sefer ederek Celayirli emirlerini mağlûp etdi ve şehri ele geçirdi. Memlük tarihçilerinin bilgilerinden faydalanan F. Sümer, aynı yılın Aralık ayında Kahire'ye gelen Kara Muhammed'in gönderdiği elçinin, Tebriz'in Karakoyunlular tarafından tutulduğu, Memlük Sultanı'nın adına hutbe okunduğu ve para bastırıldığını bildirdiğini yazmaktadır [10, 52].
Zamanında Timur'a karşı ittifak yapan Memlük Sultanı Bergök'ün ve Kayseri-Sivas hükümdarı Gazi Burhanettin'in 1398'de ölümü Doğu Anadolu'da siyasi durumu çok etkilemişti. Oluşmuş elverişli durumdan yararlanan Timur, 1399'da bölgeye sefer başlattı. 1400'de Timur'un Sivas istikametinde ilerlemesi Karakoyunlu Kara Yusuf ile Celâyirli Hükümdarı Sultan Ahmet'i Memlük Sultanı Farac'a sığınmaya mecbur etti. Onlar Halep istikametinde hareket ederek Memlük Sultanı Farac'a elçi göndererek, yardım talebinde bulundular. Ama Halep civarında şehir valisi Demirtaş onların ilerlemesine izin vermedi ve Hama Valisi Tokmak'la birlikte onlara engel olmaya çalıştı. Bu zaman taraflar arasında meydana gelen savaşta Halep Valisi Demirtaş mağlup edildi. Hama Valisi Tokmak ve Birecik Valisi Nasrettin esir alındı. Kara Yusuf ve Sultan Ahmet Farac'a mektup göndererek meydana gelen olayda Halep Valisinin günahkar olduğunu, onların savaşmaya mecbur kaldığını bildirdiler. Bu olaydan sonra Memlük Sultanı'na sığınmanın mümkün olmayacağını anlayan her iki hükümdar, Osmanlı Sultanı'nın himayesine girmeye karar vermişler [10, 61-62; 1, 231].
Timur'un Bağdad ve Suriye'yi 1401'de işgal etmesi, 1402'de ise, Ankara Savaşı'nda Osmanlı Sultanı'nı ağır mağlubiyete uğratması, Kara Yusuf'u Timur'a karşı bölgede yegane güç olan Mısır Sultanı ile ilişkilerinin tekrar kurulmasına getirib çıkarmıştır. Kara Yusuf'la Sultan Farac arasındaki olumlu gelişmeler iki tarafın da çıkarlarına uygundu.
Suriye bölgesindeki Hille yakınlarında 1403'un Yazında Timurlu ordusuna mağlup olan Kara Yusuf, aynı yılın Eylül'ünde Şam'a geldi ve şehrin Valisi Şeyh Mahmudî tarafından saygıyla karşılandı. Şam Valisi durumu Kahire'ye bildirdi ve Karakoyunlu Hükümdarı'na saygı gösterildi. Bir süre sonra Timur'dan kaçan Celayirli Sultan Ahmet de Şam'a sığınmaya mecbur oldu. Mısır Sultanı'nın Kara Yusuf'u Kahire'ye göndermek talebi Şam Valisi'nin ricasından sonra askıya alındı. Ama, çok geçmeden Memlük Sultanı Timur'un Mısır'a yürüyüşünden korkarak onların hapsedilmesi için emir verdi. Bu emri dikkate alan Şam Valisi 10 Ocak 1404'te Kara Yusuf'u Şam kalesinin Burc ul'Hammam, Sultan Ahmet'i ise, Burc us'Silsile kısmında hapsettirdi [10, 66; 7, 33]. Timur'a karşı kurulan Karakoyunlu-Memlük ilişkilerinin iyi başlamasına bakmayarak, daha sonra ilişkilerin iyimser devam etmediğini görmekteyiz. Çünkü Timur elçisi Mesut Hoca'yı Kahire'ye göndererek Mısır Sultanı'ndan “Hac kervanlarını soyan ve Müslüman memleketlerini talan eden Kara Yusuf'un idam edilmesini, Celayirli Ahmet ise, ona göndermesini” talep etmşti [12, 348; 10, 66]. Timur'un talebini dikkate alan Memlük Sultanı Şubat ayında onların idamı için hüküm vermiş ama, Şam Valisi bu fermanı hayata geçirmemiştir [13, 58; 10, 66; 14, 181]. F. Sümer'in belirtiğine göre Timur beklenen tehlikenin karşısını almak için ona tâbi olmak istemeyen Kara Yusuf ve Sultan Ahmet'in idamını Memlük Sultanı'ndan talep etmişti [10, 66].
1404 yılının Aralık ayında Memlük emirlerinden Yaşbey Sultan Farac'a karşı isyan başlattı. Şam Valisi Şeyh Mahmudi ve Halep Valisi Çakamda da bu isyanda yer aldılar. Böylece, Şeyh Mahmudi isyancılara yardım ederek, 1405 yılının Ocak ayında Kara Yusuf'un ve Sultan Ahmet'in kuvvetlerinden faydalanmak için onları hapisten azat ettı. Sultan Ahmet isyana katılmadı ve Şam şehrini terk etti. Kara Yusuf ise, 500 kişilik taraftarı ile isyancılara yardım etti. Aynı yılın Haziran ortalarında Kara Yusuf'un da yer aldığı ilk savaşta Sultan Farac mağlup edildi. Ama, bir süre sonra bazı emirlerin ihaneti sonucu Kahire yakınlarında maglûp olan isyancılar Şam'a çekilmek zorunda kalmışlardır [10, 68; 16, 36-37]. Daha sonra Şam Valisi Şeyh Mahmudi ile anlaşamayan Kara Yusuf, şehri terk ederek kendi ülkesine dönmüştür [8, 27; 7, 44].
Türkiye Araştırmalarında Karakoyunlu-Memlük İlişkileri
1410'da merkezi Tebriz olan Azerbaycan Karakoyunlu Devleti'nin kurulması ile Karakoyunlu-Memlük ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştır. Bundan sonra taraflar arasındaki ilişkiler devletlerarası ilişkiler şeklinde devam etmiştir. Ama, Kara Yusuf'un devletin sınırlarını Güney-Batı istikametinde genişletmek istemesi, Azerbaycan Karakoyunlu Devleti'ni Memlük Devleti'nin rakibine çevirmiştir. Bu durumda Memlük Sultanı Karakoyunlu tehlikesinin karşısını almak için Akkoyunlu Beyliği ile işbirliğine gitmiştir. Memlük Sultanı, Karakoyunlu Devleti'ne karşı Doğu Anadolu'da büyük güç haline gelmiş ve Azerbaycan'da hakimiyet kurmak isteyen Akkoyunlu Beyliği'ne bu konuda teklif götürmüştü. Timur'un ölümünden sonra bölgede önemli bir müttefiğini kaybeden Akkoyunlu Kara Osman da, Memlüklerin bu teklifini olumlu bularak kabul etmiştir.
Kara Yusuf, durumu doğru deyerlendirerek Memlük Devleti ile siyasi ilişkileri gerginleştirmemek için bütün diplomatik vasıtalardan faydalanmaya çalışmıştır. O, bu amaçla 1411'de Elbistan'da olan Mısır Sultanı Farac'ın yanına elçi göndermişti. Devrin kaynaklarında elçinin hangi amaçla gönderildiği hakkında bilgi çok sınırlıdır [6, 14]. Bildirmek gerekir ki, aynı yıl Karakoyunlularla Akkoyunlular arasında Diyarbakır'da ve Mardin bölgesinde savaşlar başvermişti. Bununla ilgili F. Sümer, Kara Yusuf Ergani Kalesi önünde Kara Yülük Osmanı mağlûp ederek, onu savaş meydanından kaçmaya mecbur ettiğini yazmaktadır [10, 90]. İşte, Mısır Sultanı'nın yanına Kara Yusuf'un elçisi tam bu arefede gönderilmişti. Kurulacak bu ilişkilerin başlıca amacı Karakoyunlu hükümdarının Akkoyunlulara karşı Mısır Sultanı'ndan yardım almak isteyi olmuştur. Bu durumdan Sultan Farac da Suriye'de ona karşı çıkmış isyanı bastırmak için Karakoyunluların yardımından yararlanmaya çalışmıştır.
Trablus Valisi Nevruz'la Şam Valisi Şeyh Mahmudi, 1411'in sonlarına doğru Memlük Sultanı Farac'ı hakimiyetden indirmek için mücadeleye başladı [4, 516]. Bu zaman Şam Valisi Şeyh Mahmudi Sultan Farac'a karşı mucadelede Kara Yusuf'tan yardım almak için Ahmet Cengi'yi onun yanına gönderdi. Bu sırada Trablus Valisi Nevruz da kendi adamı Pehlivan'ı hediyelerle birlikte Kara Yusuf'un yanına yollamıştır [7, 98]. Bu gelişmelerle ilgili R. M. Yınanç'ın açıklamaları, Şeyh'in Memlük Devleti'ne karşı başlattığı mücadelede zafer kazanması için Karakoyunlu Hükümdarı'nın desteğini, Şam'a doğru hareket eden Sultan Farac ise, isyanı bastırmak için Dulkadir, Karaman ve Akkoyunlu Beyleri'nin yardımını almaya yöneltmiştir şeklindedir [16, 40]. Ama Sultan'ın bu teşebbüsü sonuçsuz kalmıştır. Çünkü, 25 Nisan 1412'de Sultan Farac'la isyancılar arasında Lacun adlı yerde çıkan savaşta Sultan mağlup olarak Şam'a kaçtı. O, Şam'da tahttan indirilerek, Halife El-Mustein Billah'ın fetvasıyla öldürülmüştür [7, 104]. Aynı yıl içınde Şam Valisi Şeyh Mahmudi ise, taht uğrunda mücadelelerde rakiplerine galip gelerek Memlüklü hakimiyetine sahib olmuştur.
Görüldüğü gibi, Kara Yusuf Memlük tahtı uğrunda verilen mücadelede Mısır Sultanı'nın yardım isteyini geri çevirerek onun rakibini savunmuştur. Çünkü Kara Yusuf'un sınırlarını Güney-Batı yönünde genişletmek isteği Memlük Sultanı tarafından kabul görülmemişti. Bunun için, Kara Yusuf eski mütteffiği olan Seyh Mahmudi'nin Memlük tahtına oturma isteyini olumlu karşılamıştır. Ama, Şeyh Mahmudi'nin Mısır tahtına geçişi durumu olumsuz etkilemiştir. Kara Yusuf'la olan eski dostluk ilişkileri arkaplana alınmış, siyasi çıkarılar ve bazı menfaat hesapları önplana çıkmıştır. Anlaşılan bölgenin entrikalarla dolu siyasi durumu iki hükümdarı da şartlara ayak uydurmaya mecbur etmiştir.
K. Y. Kopraman'ın belirtiğine göre, 1415'in Yaz'ında Mısır Sultanı Şeyh Mahmudî bu dönem Şam Valisi olan Ganibey'in isyanını bastırarak Halep'e geldi. Bu zaman Akkoyunlu Kara Osman, oğlu Ebu Said'i tebrık için ora göndermişti. Kasım 1415'te ise, Sultan Mahmudi Ebu Said'i hediyelerle geri göndermiştir [7, 192]. K. Y. Kopraman Memlük tarihçilerinden Makrizî'nin verdiyi bilgiye dayanarak Sultan Şeyh Mahmudi Halep'te iken Kara Yusuf'un elçisinın de oraya geldiğini yazmaktadır [7, 192]. Bu kaynakta Karakoyunlu elçisinin hangi amaçla gönderildiği hakkında geniş bilgi verilmiyor. Anlaşılan o ki, olayları yakından takip eden Kara Yusuf, Akkoyunlularla ilişkilerinin gerginliğini dikkate alarak, Kara Osman'ın Sultan Şeyh Mahmudi ile yakınlık etmesine imkan vermemek için Halep'e kendi adamını göndermiştir.
Olayların sonraki ilerleyişi, Kara Yusuf'un bu adımı atmakta hata yapmadığını göstermektedir. Bu dönem Doğu Anadolu'da Karakoyunlularla Akkoyunlular arasında rekabet daha da keskinleşmişti. 1416'nın Yazı'nda Akkoyunlu ordusu Erzincan'a saldırmış ve şehrin hakimi Pir Ömer yardım için Kara Yusuf'a başvurmak zorunda kalmiştı. İskender'in Pir Ömer'e yardıma gelmesi ile Kara Osman bu bölgeden kaçmak zorunda kalmıştır [8, 24; 10, 96-97]. K. Y. Kopraman'ın yazdığına bakılırsa, Karakoyunlularla Akkoyunlular arasında mücadelenin yeniden arttığı bir devirde, 27 Kasım 1416 yılında Kara Yusuf, Kahire'ye Deniz adında bir elçisini göndermiştir. Ama kaynaklarda Karakoyunlu elçisinin hangi amaçla gönderildiği hakkında hiçbir bilgi verilmemektedir [7, 193]. Anlaşılan, Karakoyunlu elçisinin Mısır'a gönderilme nedeni, Erzincan'a düzenlenen seferden sonra Akkoyunlularla ilişkilerin zora girmesinden kaynaklanmıştır. Bu da her zaman bölgede meydana gelen siyasi olayların Karakoyunlu-Memluk ilişkilerini de etkilediğini göstermektedir. Öyle ki, Akkoyunlu Kara Osman'ın Karakoyunlular aleyhine faaliyetlerini çoğaltması ve iç karışıklıklardan faydalanarak Malatya, Dar?nd? ve Behisni şehirlerini ele geçirdi. Aynı zamanda Kürt emırlerinin Gerger ve Kahta kalelerini nezaret altına alması da Sultan Şeyh Mahmudi'nin 1417'nin Yazı'nda Malatya bölgesine sefer etmesine sebep oldu [10, 97; 7, 192]. Bu seferde Kara Yusuf da Memlük Sultanı'nın yanında yer alarak, onun müttefiki gibi Akkoyunlu Kara Osman'a karşı mücadele etmiştir.
Kara Yusuf Akkoyunlulara karşı yürüyüşü öncesinde, 11 ağustos 1417'de Memlük sarayına Hamidettin'in başkanlığı altında bir elçi heyeti gönderdi. K.Y.Kopraman Memlük tarihçisi Makrizî'nin verdiği bilgiye dayanarak, Kahire'ye Hamidettin'le birlikte Kara Yusuf'un oğlu Muhammed Şah ve Erzincan hakimi Pir Ömer'in de mektup ve hediyelerle geldiğini belirtmektedir. Kara Yusuf gönderdiği mektubunda Akkoyunlulara karşı hücuma hazırlandığını bildirmişti [7, 194]. Buna karşılık Akkoyunlu Kara Osman da, oğlu Hamza'yı mektup ve hediyelerle Mısır Sultanı'na gönderse de, Şeyh Mahmudi Akkoyunlu elçisine olumlu cevap vermemiştir [7, 194].
Memlük tarihçilerinin verdiyi bilgiye göre, Eylül 1417'de, Sultan Şeyh Mahmudi Halep'te bulunurken yanına Kara Yusuf'un gelmiş ve Karakoyunluların Akkoyunluları maglûp ettiği haberini getirmiştir. Sultan Şeyh Mahmudi bu haberden memnun olmasa da, saygı gereği elçiyi kıymetli hediyelerle geri göndermişti [10, 97; 7, 195]. K. Y. Kopraman'ın fikrince, Memlük Hükümdarı Suriye seferi sırasında Elbistan'dayken de yanında olan Karakoyunlu elçisini kendi elçisi ile birlikte Kara Yusuf'a mektup ve kıymetli hediyeler göndermişti [7, 195].
Kara Yusuf'un Akkoyunlular üzerinde bir sonraki zaferinden sonra taraflar arasında barış imzalandı. Anlaşmaya göre, Kara Osman Mardin'in Kuzey-Batı'sında yerleşen Saur kalesini Karakoyunlular’a vermiş ve karşılığında bir milyon dirhem para, 100 at ve 100 deve almıştı [10, 97; 17, 43]. Böylece, Karakoyunlu Kara Yusuf'la Akkoyunlu Kara Osman arasında imzalanan barışdan memnun kalan Mısır Sultanı, ülkesinin Kuzey sınırlarında güvenliği sağlama alarak Kahire'ye dönmüştür.
Ama bir süre sonra Karakoyunlu-Memlük ilişkilerinde soğukluk yaşandı. Bunun nedeni ise, Temmuz 1418'de Timurlu Sultanı Şahruh ile Memluk Sultanı Şeyh Mahmudi'nin tahrikleri sonucu Kara Osman'ın barış anlaşmasını bozarak Mardin üzerine yürümesi olmuştur. Buna rağmen, Kara Yusuf Akkoyunlular’a karşı koyarak onları Diyarbakır yakınlarında mağlup etmiştir. Yenilgiden sonra takip edilen Kara Osman Halep Valisi'ne sığınsa da yürüyüşü devam ettiren Kara Yusuf, Fırat'ı geçerek Eylül'ün 20'sinde Mercidabık'da Kara Osman'ı tekrar mağlûbiyete uğrattı. Bunun üzerine Akkoyunlu hükümdarı Halep'e kaçmak zorunda kaldı. Kara Yusuf savaştan sonra Memlük sınırları içinde olan Antep bölgesini ele geçirdi. Bu durum Kahire'de büyük telaşa sebep oldu. Sultan Şeyh Mahmudi, Kara Yusuf'un Suriye uzerine de yürüyeceğine ihtimal vererek, Hac seferini iptal edip, Karakoyunlular’a karşı savaş hazırlarına başladı. Hatta, Şeyhülislam ve dört mezhep kadısından da savaş fetvası alınmıştı. Bunu duyan Kara Yusuf, Halep Valisi Yaşbey'e ve Mısır Sultanı'nın kendisine mektuplar göndermekle özür dileyerek, amacının sadece Kara Osmanı cezalandırmak olduğunu bildirmiştir [10, 101].
Bu dönem olayları Karakoyunlu-Memlük ilişkilerinin hiç de sağlam bir zeminde olmadığını göstermektedir. Doğu Anadolu'ya sahip olma uğrunda mücadele veren ve gittikçe şiddetlenen Karakoyunlu-Akkoyunlu rekabeti bu sağlam olmayan ilişkileri etkileyen en önemli neden olmuştur. Memlük Sultanı da oluşmuş bu durumdan kendi menfaatine uygun şekilde yararlanmaya çalışmıştır.
Kara Yusuf'un Akkoyunlu Kara Osman üzerinde arka arkaya zaferler kazanması, onun Memlük Sultanı ile gelişen ilişkilerini de doğrudan etkilemiştir. Ayrıca, bu dönemde Karakoyunlu Hükümdarı'nın Kahire ile ilişkilerinde daha fazla dikta eden taraf gibi hareket ettiği görülmektedir. Öyle ki, eskiden Kara Yusuf'un Mısır Sultanı'na gönderdiği mektuplarında iki ülke ilişkilerini gerginleştirmemek amacı var idise, sonraki mektuplarda Karakoyunlu Hükümdarı'nın bazı istek ve talepler ileri sürdüğü açık bir şekilde hissedilmektedir. Örneğin, Mart 1420'de Kara Yusuf, Mısır Sultanı'na tehditkâr mektup göndererek, Şam'da hapisteyken kendisinden alınmış kıymetli daşı ondan talep etmiştir [13, 58; 10, 104; 7, 198].
Şüphesiz, Kara Yusuf'un elde ettiği siyasi ve askeri başarıları ve buna ek olarak Kahireye gönderdiği tehditkar mektuplar, artık Memlük sarayında ciddi rahatsızlığa yol açmıştı. Karakoyunluların Suriye'ye sefere hazırlandığı yönünde Mısır sarayına ulaşan bilgilerden sonra, Şeyh Mahmudi de, ciddi tedbirler almaya başlamıştır. Bu konuyla ilgili F. Sümer, Mart 1420'de Mısır Sultanı Kara Yusuf'a karşı savaşmak için komutanlarına emir verdiğini, hatta ata binemeyecek kadar hasta olmasına rağmen bu kararından dönmediğini de belirtmektedir [10, 101; 5, 458].
Böylece, Timurlu Sultanı Şahruh'un Azerbaycan'a doğru harekete geçtiği bir dönemde Memlük Hükümdarı Şeyh Mahmudi de Karakoyunlu Devleti'ne karşı savaşa kalktı. Bu karar, 14 Ağustos 1420'de Memlük Emirleri, Halife ve dört mezhep şeyhlerinin toplandığı kurulda çıkan fetva ile meşrulaştırılmıştır [10,103]. F. Sümer Memlük tarihçisi Makrizi'nin verdiği bilgiye dayanarak, Memlük Sultanı'nın Karakoyunlular üzerine askeri yürüyüşe hazırlanma sebebi Kara Yusuf'un oraya gönderdiği tehditkar mektupdu demektedir. Kara Yusuf, bu mektubunda 1404'te Şam'da hapisteyken ondan rüşvet olarak alınan değerli taşın geri verilmesini istemişti. Muhtemelen, bu mektupta Şeyhi sinirlendirecek bazı ifadeler de vardı. [10, 104]. Yine F. Sümer'in fikrince, Memlük Sultanı Şeyh Mahmudi'nin Karakoyunlular üzerine sefere karar vermesinin başlıca nedeni, kuşkusuz Kara Yusuf'un Suriye'ye edeceği hücum haberi olmuştur [10, 104].
K. Y. Kopraman, “23 Ağustos 1420'de Memlük ordusu Karakoyunlu Kara Yusuf'a karşı Suriye istikametinde ilerlemeye başladı; Bu sırada Hasan Keyf Hükümdarı Süleyman Kara Yusuf'un ölüm haberini Kahire'ye iletti; Kara Yusuf'un ölümü üzerine Memlükler savaştan vazgeçmiş oldular” şeklinde yazmaktadır [7, 198]. F. Sümer'in bu konuyla ilgili fikri ise, “Timurlu Sultanı Şahruh'la savaşa giren Kara Yusuf'un Ucan'da aniden ölümü sadece Çağataylıları değil, aynı zamanda Akkoyunlu ve Memlükleri de sevindirmiştir” şeklindedir [11, 12].
İskender ve Cihanşah Devri Karakoyunlu-Memlüklü İlişkileri
Kara Yusuf'un ölümünden sonra Karakoyunlu Devleti ile Memlük Devleti arasındaki ilişkiler yumşamaya başlamıştır. Bunun nedeni ise, Timurlu Sultanı Şahruh'un aralıksız hücumlarına maruz kalan ve iç çekişmeler burulğanına düşen Karakoyunlu Devleti'nin artık Memlük Sultanı için ciddi tehlike olmaması idi. Diğer taraftan Sultan Şahruh'un Azerbaycan'a yaptığı seferleri sonucunda Kara Osman, Akkoyunlu sınırlarını hayli genişletmişti. Böylece, Doğu Anadolu'dan geçen transit ticaret yolları ve önemli stratejik kaleler Akkoyunlular’ın kontrolu altına geçmişti. Bu nedenle, Akkoyunlu Beyliği Memlük Devleti için ciddi tehlike haline gelmişti. İşte bu durum, Mısır Sultanı'nın tekrar Karakoyunlu Devleti ile ilişkilerinin ıyıleştirmesine neden olmuştur. Bu defa Mısır Memlük Devleti, Akkoyunlular ve Timurlulara karşı mücadelede Karakoyunluların yeni hükümdarı İskender'e yardım etmeye çalışmıştır.
Timurlu Sultanı Şahruh'un 15. yüzyılın 20. yıllarında art arda yaptığı Azerbaycan seferlerinde onun yanında yer alan Akkoyunlu Kara Osman'ın da Doğu Anadolu'da bir hayli güçlenmesine zemin oluşturmuştu. Bu da Memlükler için tehlike anlamına gelmekte idi. Bu yüzden Memlük-Akkoyunlu ilişkilerinde gerginlik, bunun tam tersi olarak ise, Memlük- Karakoyunlu ilişkilerinde yumşama başlamıştır. Öyle ki, 1429'da Karakoyunlu Hükümdarı İskender S?lmas Savaşı'nda Sultan Şahruh'a mağlup olunca, Doğu Anadolu'ya ordan da Mısır Sultanı Barsbay'ın yanına kaçmış ve saygıyla karşılanmıştı [6, 24]. 1435'te de Karakoyunlu İskender Tebriz yakınlarındaki savaşta üçüncü defa Sultan Şahruh'a maglûp olup, yine Doğu Anadolu'ya çekilmişti. Bu defa Timurlu Sultanı'nın talebi üzere İskender'in önünü kesmeye çalışan Kara Osman, Erzurum yakınlarında meydana gelen savaşta öldürüldü. İskender, Kara Osman'ın kafasını keserek Memlük Sultanı Malik Eşref Barsbay'a göndermişti. Bu konuyla ilgili, Memlük tarihçilerinin bilgilerine dayanan F. Sümer, Kara Osman'la birlikte iki oğlunun da öldürüldüğünü ve kesik kafaların 4 Ekim 1435'te Kahire'ye gönderildiğini bildirmektedir [10, 136]. Kara Osman'ın ölümüne çok sevinen Sultan Barsbay, bunun karşılığında İskender'e 10 bin dinar değerinde İskenderiye kumaşından armağanlar göndermış ve yakında ona yardım etmek için sefere çıkacağını vaad etmıştir [10, 140; 3, 270].
Sultan Şahruh'un Azerbaycan'ı terk etmesinden sonra Azerbaycan'a dönen İskender taht mücadelesinde kardeşi Cihanşah'a yenilerek Nahçıvan'daki Elince kalesine sığındı ve müttefiği Sultan Barsbay'dan yardım talebinde bulundu. Cihanşah tarafından etrafı kuşatılan İskender'in tek ümidi Memlük Sultanı Barsbay'ın göndereceği yardım idi. Memlük Sultanı, aynı zamanda saltanat rakibi Canbey Sufi'nin tahriki ile Mısır Devleti'ne bazı sorunlar çıkaran Dulkadiroğlu Mehmet beyi ve Akkoyunlu şehzadelerini himaye ettiği için Sultan Şahruh'a da karşı idi. Bütün bu nedenlerden dolayı gerçekten Karakoyunlu İskender'e yardım etmek için tanınmış emirlerinden Tanrıvermiş ve Şam ile Halep Valisi olan Korkmaz'ı büyük bir kuvvetle Cihanşah uzerine gönderdi [13, 92; 10, 140; 5, 469]. Bu konuda Ebubekri Tihrani şöyle yazmaktadır: “Emirzadelerden Cihangir Mirze Sultan Eşref'in lütuf göstereceği ümidi ile oraya gitti. Sultan Eşref tarafından büyük saygıyla karşılandı ve krallara lâyık saygı gördü. Onu amacına ulaştırmak için Şam ve Mısırdan 50.000 atlı ile Diyarbakır'a gönderdi. Onların başına meşhur emirlerden ordu komutanı Tanrıvermiş ve Mısır'ın büyük Emiri, Şam ve Halep Valisi Korkmaz'ı tayin ederek, Sultan Hamza'yı tahttan indirip, hakimiyeti Cihangir Mirza'ya versinler diye onları Diyarbakır'a yollamıştı. Sonra ise, Kara Yusuf'un oğlu İskender'i Elince'de Cihanşah Mirza'nın kuşatmasından kurtarmalılardı...” [13, 92]. Memlük ordusu Emir Korkmaz'ın kumandanlığı altında Erzincan'a kadar ilerledi, ama bu sırada Mısır Sultanı Barsbay'ın ölüm haberini duyarak seferi durdurup geri dönmüşlerdi. Bir süre sonra İskender de oğlu Şah Kubat tarafından öldürülmüştür [13, 93-94; 10, 140; 5, 469; 14, 183]. Böylece, uzun süre Karakoyunlu tahtı uğrunda devam eden kardeşler mücadelesi Cihanşah'ın zaferiyle son bulmuştur (1438). İki tarafta da hakimiyetin el değişmesine rağmen, Karakoyunlu-Memlük ilişkileri bölgenin talepleri gereğince devam etmiştir.
15. yüzyılın ortalarında Karakoyunlu-Memlük ilişkilerinde yeniden gerginlik ortaya çıktı. Timurlu Sultanı Şahruh'un 1447'deki ölümünden sonra, Cihanşah bölgede daha rahat hareket etmeye başlamıştı. Akkoyunlu Cihangir Mirza ile Cihanşah arasında ilişkilerin bozulmasıyla Erzincan Akkoyunlular tarafından ele geçirilmişti. 1450'de Erzincan'ı Akkoyunlulardan geri alan Cihanşah'ın Diyarbakır istikametinde Cihangir Mirza'yı takip ederek Malatya'ya kadar ilerlemesi Memlük Sultanı'nı da rahatsız etmekte idi [17, 56]. M.H.Yınanç'ın belirtiğine göre, Mısır Sultanı Çakmak, Cihanşah'tan durumu öğrenmek için Ağustos 1450'de kendi elçisini onun yanina göndermişti. Ekim'de Kahire'ye geri dönen elçi, Cihanşah'ın Mısırlılara karşı hiçbir kötü niyetinin olmadığını ve asıl amacının Cihangir'i takip etmek olduğunu bildirmiştir. [16, 276]. Bu yüzden, Ekim 1450'de Memlük Sultanı, Dulkadırlı Süleyman Bey'den Cihangir'in Memlük ülkesine sığınmak isteğinin kabul olunmamasını talep etmişti. Ama bu sıralar Memlüklerin diğer sınır valileri gibi Süleyman Bey de, Cihanşah'a karşı mücadelede Akkoyunlu şehzadelerinden Uzun Hasan'a yardım etmekte idi. Durum böyle iken Cihanşah, Aralık 1451'de Dulkadırlıların Akkoyunlulara yardımını engellemek için, Harput yoluyla Fırat çayını geçip Malatya'ya doğru ilerlemeye başladı. Bu haberin Kahire'ye ulaşmasıyla Sultan Çakmak Suriye'nin bütün valilerine Kayınpederi olan Dulkadırlı Süleyman Bey'e acilen yardım edilmesini emretti [17, 57]. Karakoyunlu Hükümdarı da iki devlet arasında oluşmuş siyasî gerginliği bitirmek ve Memlük Sultanı'yla mevcut ilişkileri korumak için Süleyman Bey'e karşı seferi durdurmak zorunda kalmıştir. Nıtekim tarihçi R. Yınanç da konuyla ilgili “Cihanşah amacının yalnız Cihangir Mirza'yı takip etmek olduğunu bildirerek Mısır Sultanı Çakmak'ın rahatsızlığına son verdi” şeklinde bilgi vermektedir [17, 57].
Şubat 1451'de Akkoyunlu Cihangir Mirza oğlunu Kahire'ye göndererek, Sultan'a teşekkürünü ve sadakatını bildirdi. Memlüklülerle Akkoyunluların yakınlaşmasından haberdar alan Cihanşah da, diplomatik ataka geçerek aynı yılın Mart ayında kendi adamını oraya göndermiştir. Farsça yazılmış bu mektupta Cihanşah Sultana saygı ve itaatini bildirerek, Erzincan ve Mardin'i ele geçirdiğini, Diyarbakır'a hücum etme amacının ise, Sultan'ın itaatinden çıkmış olan Cihangir'i cezalandırmak, memleketini ve halkını kötü idare ettiği için onu hâkimiyetten uzaklaştırıp yerine amcası Şeyh Hasan'ı geçirmek olduğunu bildirmiştir [16, 176-177]. Karakoyunlu elçileri kendileriyle Cihanşah'ın kardeşi İsfahanın 10 yaşındaki oğlunu da Kahire’ye götürmüştü. Onlar şehzadeyi Sultana takdim ederek onun himayesi altında büyümesini Cihanşah'ın arzu ettiğini bildirmişlerdi. 27 Mart'ta Cihanşah'ın elçileri Kahire'den dönerken Memlük Sultanı da saygı gereği kendi adamını onlarla birlikte Tebriz'e göndermişti [16, 177].
15. yüzyılın 50-60. yıllarında Karakoyunlu Cihanşah'la Akkoyunlu Uzun Hasan arasında başlayan mücadelede Doğu Anadolu'nun Akkoyunlular’ın eline geçmesi, Karakoyunlu-Memlük ilişkilerine de kendi etkisini göstermiştir. Akkoyunlu Beyliği'nin bölgede gittikçe artan nüfuzu Karakoyunlu Devleti'nin o tarafa daha çok meyletmesini gerektirmiştir. Bu durum aynı zamanda Karakoyunlu-Memlük siyasi ilişkilerini de adeta arkaplana atmıştır. Cihanşah'ın hâkimiyetinin son yıllarında eğlenceye alude olması, aynı zamanda kendisine isyan etmiş oğlu Pirbudak'la olan mücadelesi (1465-66) ve Uzun Hasan'a yenik düşerek öldürülmesi (10 kasim 1467), Karakoyunlu Devleti'nin sonunu getirdiği gibi, Karakoyunlu-Memlüklü ilişkilerine de son koymuştur.
SONUÇ
Timur'un Ön Asya'ya askeri seferleri Doğu Anadolu'daki durumu etkilemiş ve Karakoyunlu-Memlük ilişkilerinin gelişmesine neden olmuştur. Azerbaycan'ın işgal edilmesinden sonra Azerbaycan ve Doğu Anadolu'da Timurlu Devleti'ne karşı mücadele veren güçlerin Mısır Memlük Devleti ile ilişkiler kurduğu görülmektedir. Burada Timur'a karşı mücadele veren güçlerden biri de Karakoyunlu Beyliği olmuştur. 1410'da Kara Yusuf tarafından kurulan Karakoyunlu Devleti'nin Memlüklerle olan ilişkileri, bölgedeki siyasî gelişmelerin etkisiyle İskender ve Cihanşah dönemlerinde de devam etmiştir.
Sonuç olarak, Azerbaycan Karakoyunlu Devleti'nin Mısır Memlük Devleti ile karşılıklı var olan ilişkilerinin Çağdaş Türkiye Tarihi araştırmalarındaki öğrenilmesi, konu bakımından bir başa tatkik edilmese de, Türk Tarihçileri'nin Karakoyunlu ve Memlük Devleti ile ilgili araştırmalarında bu konuya özel olarak dikkat gösterdikleri söylenebilir. Ayrıca, Türk Tarihçileri'nin Memlük kaynaklarından heryönlü yararlanması, bu iki devlet arasındaki ilişkileri daha çok aydınlatmaya imkan vermiştir.
KAYNAKÇA
1. Àkà, İ., “Timur Devri Ànàdîlusu”, Îsmànlı, c. 1, Yeni Türkiye Yy, Ànk, 1999, ñ. 229-234.
2. Komisyon, Àzerbàycàn Tàrihi, (Yedi ciltte), c. 3, Åëì, Bàkü, 1999, 584 ñ.
3.Cöhçe, S., Îtlukbeli sàvàşınà kàdàr Àkkîyunlulàr, Türkmen Àkkîyunlu İmperàtîrluğu, Siyàsàl, sîsyàl ve kültürel tàrihine ilişkin màkàleler àntîlîjisi, Ànk, 2003, ss. 265-278.
4. Dîğuştàn günümüze Böyük İslâm tàrihi, c. VI., İlmi müşàvir ve redàktör H.D.Yıldız, Çàğ Yy, İst, 1992, 615 ñ.
5. Dîğuştàn günümüze Böyük İslâm Tàrihi, c. VIII.. İlmi müşàvir ve redàktör Dr. Hàkkı Dursun Yıldız. Çàğ Yy, İst, 1992, 637 ñ.
6. Esedîv, M.E., Àzerbàycàn ÕIII- ÕV. yüzilliyin birinci yàrısındà (Bedreddin Màhmud Àyninin «İkd el-cumàm fi-tàrih ehl ez-zàmàn» eseri üzere), Doktora tezinin Àvtîreferatı (özeti), Bakü, 1996.
7. Kîpràmàn, K. Y., Mısır Memlükleri Tàrihi (Sultàn àl-Màlik àl-Muàyyàd Şeyh àl-Màhmudi devri (1412-1421)), Kàynàk eserler dizisi, Ànk, 1989, 258 ñ.
8. Metsîpski, Fîmà, Teymurlengin ve Onun Haleflerinin Tàrihi, Àzerbaycan SSR EÀ neşriyàtı,Bàkü, 1957, 102 ñ.
9. Piriyev, V.Z., Àzerbàycàn Hülàküler Devletinin Tenezzülü Devrinde (1316-1360. yıllar), Elm, Bàkü, 1978, 161ñ.
10. Sümer, F., Kàrà Kîyunlulàr (Başlangıçdan Cihan-Şaha kadar), c. 1, Türk Tàrih Kurumu Bàsımevi, Ànk, 1984, 169 ñ.
11. , “Àkkîyunlulàr”, Türk Dünyàsı Àràştırmàlàrı, sàyı 40, İst., 1988, ss.1-38.
12. Şàmi Nizàmüddin, Zàfernàme, Fàrscàdàn çeviren Necàti Lukàl, Yeni Türkiye Yy, Ànk, 1987, 403 ñ.
13. Tihràni Ebubekr, Kitàbi-Diyàrbekriyye, Fàrscàdàn çeviren Rehile Şükürîvà, Elm, Bàkü, 1998, 336 ñ.
14. Uzunçàrşılı, İ.H., Ànàdîlu Beylikleri ve Àkkîyunlu, Kàràkîyunlu Devletleri, TTK Bàsımevi, Ànk, 1969, 297 ñ.
15. Yınànç, M.H., “Àkkîyunlulàr”, İslâm Àns., c. II., ÌÅ Áàñûìåâè, İst., 1988, ss.151-170.
16. , “Cihàn-Şàh”, İslâm Àns., c. III., ÌÅ Áàñûìåâè, İst., 1988, ss. 173-189.
17. Yınànç, R., Dulkàdır Beyliği, TTK Bàsımevi, Ànk, 1989, 184 ñ
|