HACC Necip Fazıl Kısakürek Sayı:
44 - Nisan / Haziran 2004
MÂNÂ
Bellibaşlı mübarek bir zamanda, bellibaşlı mukaddes bir mekân ve onunla bağlantılı yerleri, bellibaşlı ölçüler dairesinde ziyaret vazifesi...
Bütün ömür içinde bir kere, müslüman, bülûğa ermiş, sıhhatte, cebr altında bulunmayan ve masrafını karşılayabilecek imkâna sahip, erkek ve kadın, her ferde farz…
Zaman ve imkânını takdirde kul serbeste… Fakat imkân hâsıl olunca geciktirme ayrıca günah…
Gönüle ısmarlanmış bir iş gibi, bugün yarın, bu yıl, gelecek yıl derken, birden fırsatın kaçırılıvermesi muhtemel bir nezaket belirtici bir ibadet… Bu türlü ibadetlerin başı…
“Hacc yollarında meş’ale-i kârıban gibi… Erbâb-ı aşk içinde nümayansın ey gönül” mısralarını dokuyan şair Nedim’in, tecellisini resmettiği gönül tablosu ve bir an evvel yapılması gerekli, vadesiz farz…
Müslümanları, 7 iklim 4 bucak, dünyanın her tarafından, mukaddes nokta etrafında toplamaya ve dolanmaya, birbirini görmeye ve incelemeye, yekpareliklerini bütünleştirmeye ve perçinlemeye davet edici büyük emir…
Kıble bahsinde mânâ ve hikmetlerini dile getirmeye çalıştığımız gibi, Âdem Peygamber’in çatılaştırdığı, İbrahim Peygamber’in geliştirdiği ve Peygamberler Peygamberi’nin bir daha kaybedilmemecesine tamamladığı ve âbideleştirdiği arş’a kadar yükseltici nur sütunu…
Her müslümanın, kendisi için gözden saklı bir istikamette yatan şekli görmeye ve ona hürmet göstermeye çağrıldığı esrar bucağı…
En derin ifadesini, İmam-ı Rabbânî Hazretleri’nde bulucu, madde kesâfetini öz maddesinden eriten ve ruh letâfetini billûrlaştıran, maddeyle ruh arası serhat çizgisi… Ve bu çizgi üzerinde, ömürde bir kerecik olsun Allah’a yönelmek borcu… Hacc…
BİÇİM
İki türlü… Senenin bellibaşlı günlerinde ve vazife ölçülerine bağlı olan hacc; ne zaman olsa bazı vazife farklarıyla umre… Haccın da kendi içinde bölümleri var: Kirân Haccı, Temettü Haccı, İfrad Haccı…
ŞART (Mükellefte)
Yol selâmeti…
Geride kalacakların geçim ve korunma emniyeti…
Zarurî eşyasını satıp gidecek kadar imkânlarını tazyik etmekten âzadelik… Borçlanıp gidebilir, fakat Allah’ın rahmeti zahmetle karşılanmaz.
Kadın, yanında kocası veya nikâh düşmez bir mahremi olmadan gidemez. Esasında her uzun yolculuk için de böyle…
Yine kadın iddet müddeti (kocasından ayrı düşüp doldurmaya memur olduğu zaman) içinde haccedemez.
Ve yukarıda bahsettiğimiz, bülûğ, beden ve akıl sağlığı, hürriyet ve maddî ve malî imkân şartları…
MANZARA
Mekke… “Keremli” sıfatıyla anılan ve en eski dillerde “göz yaşı vadisi” mânâsına bir isim taşıyan peygamberlik mekezi..
Bu şehrin etrafında, altın tuğlalı bir duvarla çevrilmeye lâyık, oraya hacc ibadeti için gelen insanların, üzerinde soyunup kefen üniformasına bürünmesini ihtar edici bir daire… “Mikat” dairesi… Mukaddes sahanın sınır çevresi…
Ve işte bu dairenin merkezinde veya o merkezin çizdiği daire içinde “muazzam” sıfatlı Kâbe… “Allah’ın evi”… Etrafında çepçevre bir halka… “Harem” veya “Mescid-i Haram”… Mekke’nin ortasında ve etrafı dağlık ve kayalık düz bir zemin üzerinde…
ŞART (Teklif)
Mikat sınırlarında ihrama girmek…
Arafat’ta güneş batıncaya kadar durak…
Müzdelife’de durak…
Hacc nev’ine göre kurban…
Şeytan taşlamak…
Saç kesmek ve azaltmak…
Ziyaret tavafı… Farz ve vacibiyle 7 devir…
Sa’y… İki tepe arası gidiş geliş… 7 kere…
Veda tavafı…
Haccın üç ana maddeden ibaret (İhram, Arafat ve Tavaf) farzlarından ötesi, vâcipleri gösterir ve bunlara sünnetler de katılınca terkip halinde haccın yapımı meydana çıkar.
SÜNNETLER
Mekke’ye girer girmez kudüm (ayak basma) tavafı…
İki rekât namaz…
İhram havlularının beyaz olması…
Güzel koku sürünmek (önceden)…
Çokça ve sıkça “telbiye”… Telbiye “işte huzuruna geldik!” nidasıyla çınlayıcı ve hacc boyunca yer ve göğü çınlatıcı nidâ… “Lebbeyk”… (Aynen yazamadığımız öbür dualar gibi sorulup öğrenilmesi ve ezberlenmesi…) Her söylenişte ard arda üç kere…
Salavât… Dua…
Mekke’ye girerken yeni gusül…
Mekke’ye mezarlık tarafından girmek…
Kâbe’yi görünce dileğe göre serbest dua… Kâbe önünde tekbir ve tehlil…
Sa’y içinde “Mil-i Ahdar” isimli iki işaret arasında koşmak ve onun dışında yavaş yürümek…
Çokça tavaf… Farz ve vacip 7 tavaftan fazlası…
Bayram arefesinden 1 gün evvel güneş doğduktan sonra Munâ’ya çıkmak… 8 Zilhicce… O gece Munâ’da kalmak…
Arefe günü (9 Zilhicce) yine güneş doğduktan sonra Arafat…
Arafat ve Müzdelife’de öğle ve ikindi ile akşam ve yatsı namazlarını cemetmek… İkindiyi öne (Arafat’ta( ve akşamı sonraya (Müzdelife’de almak…
Arefe akşamı, güneş battıktan sonra ağır bir yürüyüşle Müzdelife’ye inmek ve Bayram gecesini orada geçirmek…
Bayram sabahı, Müzdelife’den yine Munâ… Bütün eşya ve ağırlıklarıyla o gün Munâ’da kalmak…
Bayramın birinci günü ilk taşlamayı sabah ile öğle arası, ikinci ve öbür taşlamaları öbür günlerde öğle ve akşam arası yapmak…
Arafat ve Munâ’da hutbeler… Hacc usulü üzerinde aydınlatma hutbeleri…
Bayramın ikinci gününden sonra Mekke’ye inilirken “Muhassep” adlı düzlükte bir müddetçik mola vermek… Dua…
Ziyaret tavaf arkasından Zemzem suyundan bol bol içmek ve başından aşağı dökünmek…
Zemzemi ayakta ve Kâbe’ye karşı içmek…
Kâbe duvarına göğsünü ve yüzünü yapıştırmak ve astarına tutunup niyazda bulunmak… Bütün bu işleri (mekanik) bir ezbercilikle değil, haşyet içinde kavrularak ve rikkat içinde eriyerek yapmak…
Kimseyi incitmemek ve incitmelere karşılık vermemek…
YASAKLAR
Hacının öz nefsine ve dışarısıyla muamelesine ait olarak iki kısım yasak…
Öz nefsine ait olanlar: Zevcesiyle cinsî temas, traş olmak, tırnak kesmek, koku sürünmek, dikişli elbise giyinmek, başını örtmek gibi ihram kaidelerine zıt şeyler…
Dışarısıyla muamelesine ait olanlar: Avlanmak, avcıya yol göstermek, hayvan öldürmek, ağaç kesmek… (Mekke haremine ait bu hürmetler hacc dışında da yerindedir.)
ÖLÇÜ
Ebülhayr (El Aktâ) bir gün havada uçarak keramet gösteren birine hitap etti:
–Yere in ve sadece yürü!
Ve bu insana sordu:
–Nereye gidiyorsun?
–Hacca…
–Yere in ve hacca yürüyerek git!
Tefsirci: Keramet satıcıları mağrurdur. Keramet satan da köpek sesi olmasa bile kendisi köpektir. Yani gaye ve hakikat, keramet değildir. Ondan ileri bir şey… Keramet, bazılarına ve bazı makamlarda hoş gelir. Fakat irfan sahibi sofi kerametten uludur. Onun kendisi, kerametlerin kerametidir. (Veliler Ordusundan 333, Necip Fazıl)
|