Meydan Şiiri Necip Fazıl Kısakürek Sayı:
69 - Temmuz / Eylül 2011
Tek istikamet, Kâbe;
Ve tek örnek, sahabe…
Böyle yükseldi sütun,
Böyle kuruldu kubbe.
Derken nuru kararttı.
Yobazda kara cübbe.
Tuzağa düştü arslan;
Sorguç takıldı kelbe.
Vatan yüzelli yıldır,
Mânâda bir harabe.
Artık iman ve ahlâk,
Türbedarsız bir türbe.
Ne hâtıra maziden,
Ne isim, ne kitabe…
Düşmek, yükselmek oldu;
Uçurumda mertebe…
Ağla ey koca tarih
Bu acıklı nasibe!
Nerdesin ulvî fikir,
Çilekeş murakabe?
Sahte devrimler boyu
Tarihî muhasebe?
Bağlıdır bu felâket,
Tek tipe, tek sebebe.
Bir tip, mücerret model;
Batı ajanı kahbe!
Sürüyü teslim eden,
Avrupalı celebe…
Hale bak, şu hale bak;
Eve, yurda, mektebe!
Baba oğlundan mahcup,
Hocasından talebe…
Bizde profesör derler,
Kitap yüklü merkebe.
Lisan diye, hırlayış;
Kültür diye, alfabe…
Pazar müflis, kent deli,
Köy boş, karakol izbe…
Bir çatışma, boğuşma;
Şeytan uğrunda cezbe.
Karışmış gazetede
Necaset mürekkebe.
Ne bulduk, parti parti.
Eyledik de tecrübe?
Bir kısmı Ebu Cehil,
Bir kısmı İbn-i Sebe.
Gerçeğe aykırılık;
Uygunsuzluk mezhebe…
İslâm, gidip gelen top,
Bir hizipten bir hizbe.
Hak yolunda bir lider;
Memur, hakkı tahribe.
Düne kadar dıştandı,
Şimdi de içten darbe.
Diyanet işleri ki,
Uymaz, farza, vâcibe.
İlminde gaiplerin
Haşyet duymaz gaibe.
Yeni bir mâmul eşya;
Fetvaları şâibe.
Bu muydu Büyük Doğu,
Kırk yıllık muhasebe?
Deli olsa yanaşmaz
İşlerini tasvibe!
Ya sanayi masalı;
Derya rolünde habbe?
Saksı içinde çınar;
Görülmemiş acibe…
Nefes almadan vermek…
Sor bu işi tabibe!
İş arayan bir millet;
Diyar diyar göçebe…
Şerefli Ortak Pazar;
Ona aş, sana küsbe!
İçyüzü bu dâvânın,
Köle olmak salibe…
Dünkü sultan bugün kul,
Ta meşrıktan mağrıbe.
Rüşvetle maaşa zam,
Enflâsyonla debdebe.
Yüz lira ona iner,
Daha inmeden cebe.
Gidere tâbi gelir;
Dibi sökülmüş heybe.
“Doğa”da buldukları,
Zelzele ve seylâbe.
Biçare demokrasi,
Karanlıkta körebe.
Parti, bölücü âlet,
Batıdan bize hibe.
Gel de ey gerçek parti,
Partiyi batır dibe!
Her türlü sahteliği
Yıkmak sana vecibe!
Bu işi ne temizler,
Hangi ok, hangi harbe?
Hangi yel, hangi ateş,
Hangi söz, hangi hutbe?
Bir nesil bekliyoruz,
Büyük nizama gebe.
Nedir o nizam, nedir?
Boyun eğmektir Rabbe!
Milliyet ruha bağlı;
Kıymet sadece kalbe.
Fatih’te erimiştir,
Cengiz Han ve Kurt Cebe.
Dâvet gücü İslâm’da
Komünisti edebe.
Her şey, her şey İslâm’da;
Ferde ve kavme rütbe.
Bizde kutsî emanet;
Biz de yarın galebe!
Gün geldi, saat çaldı;
İşte yol, koş takibe!
Yetmez mi esaretin;
Ey Türkoğlu, davran be! (1975)
|