Millet, neredesin? Necip Fazıl Kısakürek Sayı:
73 - Temmuz / Eylül 2012
Bakkal telefon etti:
–Öğleden sonra dükkânı kapatacağım; bir şeye ihtiyacınız varsa göndereyim!
–Niçin kapıyormuşsunuz?
–Öyle emir geldi!
–Ne emri, kimden?
–Malûm kimselerden!
–Polisten mi?
–Hayır, anarşist dediklerinden…
–Aklını mı kaçırdın sen? Emri anarşistlerden mi alıyorsun? Karakola haber versene!.. Yoksa sen de onlardan mısın?
–Ne münasebet efendim!.. Yanımdaki kasap, manav hep kapadı. Bir ben mi açık kalayım? Sonra ne olur halim?
Hale bakın ki, ilk mektep mezunu bu dangul-dungul adam, aşağı tabaka milletin en sâf ve hâlis numunesi olarak, artık emir ve irade selâhiyetini zabıtada bulamaz hale gelmiş, daha doğrusu getirilmiştir.
Herkes birbirine bakmakta ve hep beraber aktifliğe geçemeyince hep beraber pasifliğe sığınmaktadır.
Tarihimizde bir yeniçeri isyanında çarşı içinde bir yorgancı sopasına bir tülbent takarak “neredesiniz müslümanlar?” diye bağırmış ve saray askerinin tepeleyemediği zorbaları halk yumruğu ile ezmişti.
Nerede böyle hamiyetli devlet kurtarıcıları ve nerede böylelerinin peşine düşecekler?..
Başımıza gelen felâketlerin en büyüklerinden biri, tamamiyle ruhî bakımdan sosyal dayanışmanın kaybedilmiş olmasıdır. Bunu kaybettirenler de, aralarında sabık Bakanlar, Başbakanlar bulunmak üzere komünist vatan hainleridir!.. Bunların fidelikleri, yarım asırdır gafil halkta uyandırdıkları gevşeme, birbirinden kopma, birbiriyle yabancılaşma…
–Ben yoksam başkaları var ya!.. Zoruma ne?
Tesellisi şeytanî iğvaların en korkuncudur.
Herkes:
–Benim olmadığım yerde kimse yoktur!..
Ölçüsüne yapışmadıkça ve bu ölçünün halkı yetiştirilmedikçe halimiz dumandır.
“Millet neredesin?” diye haykırılınca her ferdi “buradayım!” diyecek olan millettir ki, millettir. (Rapor 8,Mayıs 1980)
|