Asıl sınav Mukadder Esen Sayı:
75 - Ocak / Mart 2013
Ölüm marşı çalar, pervasızca… Sana verdiği acıyı umursamadan… Biraz sonra kapıdan elinde, sanki kendileri hiç öğrenci olmamış soru makinelerinin hazırladığı soruları çözmemizi “gözetleyecek” öğretmen girer. Şöyle bir bakarsın kalemine, silgine. 4 senedir amansızca çalıştığının tek şahitlerine. Kitapçıklar, optikler… Dağıtılır formalite kâğıt parçaları…
Diğer bütün yaşıtların gibi senin de önündeki kitapçığa gömülüp, 4 senelik emeğinin sonucu olarak bir şeyler başarabilmeni, rüştünü ispatlamanı bekler az ötede Yasinler, Ammeler, Tebarekeler okuyan annen, baban… Soruları çözmek yerine, tutarsın hayal gücünün ilmek attığı düşünce balonunun ipini. Sınav nedir ki? 4 sene delice çalışıp, bütün test kitaplarını içerek, 3 saat içerisinde onları geri kusmak mı? Mehmet, okulu asarken; sen kitabına gömülmüş, Pisagor amcanın kapısını aşındırıyordun. Ayşe, gezip tozarken; sen “büyük” bilgiler barındıran test kitaplarının içinde her gün biraz daha küfleniyordun. Neden? “amaç” “hedef” ya da siz ne derseniz işte ama bence “sınav” bu değil. Ne yani 9. sınıfta gördüğün konulardan, tam 4 sene sonra sınava tabi tutul. Kim bilir 9. sınıfta amacın neydi? Kim bilir… Sınav, hayatın boyunca yaşadığın hadiselerin doğurduğu sonuçları doğru ve aynı zamanda “kendince” yorumlayabilmektir bence.
Her an yeni bir sınavın içindeyiz. Ahlâk, sevgi, saygı… Önemli olan, bunların bilgilerini ezberlemek… Kim hayatını oluşturabilmek için; sayfalar dolusu bilgiyi ezberlemek ister ki? Babasının küçük oğluna söylediği kadar basittir aslında şu “sınav”;
Asıl sınav bu hayattır oğul…
Evet, “sınav” bu kadar basittir aslında. Sizce sınav için; bu kadar kasmaya gerek var mı? Sözüm yeni nesil'e; sıkmayın kendinizi bu kadar. Siz kendinize düşen görevleri yapıp, günü gününe tekrarlarınızı aksatmayın, gerisi zaten gelir. Tabi gençliğinizde “büyük” bilgiler arasında küflenmeden, Pisagor amcadan bıkmadan, okulu asmayı da ihmal etmeyin…
|